100 Yıllık İlaç Otizm Belirtilerini Tedavi Etmede Umut Verici Sonuçlar Gösteriyor

1

Bu büyük bir olay olabilir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan küçük fakat umut vadeden bir klinik deney, suramin adı verilen 100 yıllık bir ilacın, çocuklardaki otizm tayf bozukluğu (ASD) belirtilerini ölçülebilir derecede düzelttiğini gösterdi.

ASD belirtilerini muhtemel olarak tedavi edebilen bir ilaca sahip olmaya ilk kez bu kadar fazla yaklaştık. Ayrıca ebeveynler, bu tedaviyi istemek için henüz doktorlarına başvuramasa da (buna daha sonra değineceğiz), testin sonuçları, otizm hakkında düşünme şeklimizde çok büyük bir dönüm noktası olabilir.

Dünya çapında yaklaşık 160 çocuktan birinin ASD olduğu tahmin ediliyor ancak belirtilerin şiddeti geniş oranda değişiklik gösteriyor. Bilim insanları, otizme sebep olabilen genetik ve çevresel etmenlerin kesişme noktasını daha açık hale getirmek için çalışıyorlar.

California Üniversitesi San Diego Tıp Okulu’ndan Robert Naviaux, otizm belirtilerinin metabolik bir işlev bozukluğu tarafından yönlendirilip, beyin, bağıksak ve bağışıklık sistemi arasındaki iletişimde hücresel seviyede bir bozulmaya sebep olabildiğini düşünüyor.

Kendisi bu işlev bozukluğunu ‘hücre tehlike tepkisi’ hipotezine dayandırıyor. Bu hipotez, yaralanma veya strese karşı verilen normal hücresel tepkinin bazen “çıkmaza girebildiğini” ve kronik hastalığa yol açan anormal davranışa sebep olabileceğini belirtiyor.

Naviaux şöyle söylüyor: “Bu durum çocuk gelişiminin ilk zamanlarında meydana geldiğinde, otizme ve diğer kronik çocukluk bozukluklarına sebep oluyor.”

Bu anormal hücre tehlike tepkisi, pürinerjik sinyalleşme üzerinden sürdürülüyor olabilir; yani, adenozin ve ATP gibi molekülleri kapsayan hücre iletişim süreci üzerinden.

Naviaux ve takımı, bu hipotezi sınamak için ‘antipürijenik’ olduğu bilinen suramin ilacına yöneldiler; bu molekül, pürinerjik sinyalleşmeyi engelleyebiliyor.

Suramin 1916 yılından beri vardı ve parazitsel Afrika tripanozmozunun (uyuma hastalığı) tedavisinde kullanılıyordu.

Umut vadeden ilk sonuçlar, fareler üzerinde yapılan ön klinik çalışmalardan geldi. Araştırmacılar, ilacın tek dozuyla otizm benzeri belirtileri başarıyla tersine çevirdiler. Bu çalışmalar, insanlarda yapılan ilk denemenin yolunu açmıştı ve şimdi sonuçlar geldi.

Bu pilot çalışma, çift körlü ve plasebo (etkisiz ve sahte ilaç) kontrollüydü ve 5-14 yaşları arasındaki ASD teşhisi konmuş 10 çocuğu kapsıyordu. Çocukların her biri, birer doz suramin veya bir plasebo almıştı.

İlacı alan beş çocuğun tamamı, sadece yedi gün içinde sürekli bir iyileşme göstermişken, plasebo grubu hiç değişim göstermemişti.

Çocuklar yaş, IQ ve otizm şiddeti bakımından eşleştirilmişti, yani ilacı alan her katılımcı, plasebo alan çok benzer bir katılımcı ile karşılaştırılabilecekti.

Bireyler arasında çok büyük fark olsa bile, otizm tayfındaki insanlar bir dizi çekirdek özelliği paylaşıyorlar; bunlar sosyal etkileşim ve iletişimde zorluklar ile tekrarlı, sınırlı davranışlar ve ilgileri kapsıyor.

Araştırmacılar, bu çekirdek özellikleri tedavi öncesinde, sırasında ve sonrasında ölçmek için standartlaştırılmış değerlendirmeler kullandılar. Ek olarak, (çocuklarının ilaç alıp almadığını bilmeyen) ebeveynler de davranış, dil, gelişimsel hedefler ve sosyal etkileşimlerde gelişmeler olduğunu söylediler.

Bunların arasında, konuşmayan dört katılımcıdan ikisinde gerçekleşen ve cidden şaşırtıcı değişimler de vardı.

Naviaux şöyle söylüyor: “Suramin alan 6 ve 14 yaşındaki iki çocuk, tek suramin aşılamasından yaklaşık bir hafta sonra hayatlarının ilk cümlesini söyledi.”

“Bu durum, plasebo verilen çocukların hiçbirinde gerçekleşmedi.”

Maalesef, bu iyileşmeler yalnızca geçiciydi; ilaç, çocukların vücudunu altı haftalık bir dönem boyunca aşamalı olarak terk ettikçe, belirtilerin şiddeti geri döndü ve katılımcı aileler bunun hakkında uyarılmıştı.

Fakat belirtilerin çarpıcı şekilde iyileşmesinden ayrı olarak, araştırmacılar için en önemli olan şey, olumlu sonuçların metabolik işlev bozukluğunun otizme katkıda bulunduğu ve bu işlev bozukluğunun tedavi edilebilir olduğu hipotezini desteklemesiydi.

“Çalışmanın sonuçlarını ve tasarımını özetleştirdikten sonra, ya sonuçların küçük çalışma boyutu yüzünden yanlış olduğu ya da bunların önemli bir gelişme olduğu hükmüyle kalakaldık,” diyor Naviaux.

“Sonuçlar daha büyük çalışmalarda tekrarlanmadan, hangisi olduğunu bilemeyeceğiz.”

Açık konuşmak gerekirse, bu aşamada suramin ticari olarak satılan bir ilaç değil ve ABD’de herhangi bir iyileştirici kullanım için bile onaylanmış değil.

Araştırmacılar, bu ilk sonuçlar ne kadar umut verici görünüyor olabilse de, insanların bunu evde denememesini özellikle vurguluyorlar:

“Suramin otizm tedavisi için onaylanmış bir ilaç değil. Pek çok damar içi ilaç gibi suramin de eğitimli olmayan kişilerce yanlış şekilde ve yanlış doz ve zamanlama ile ilaç seviyeleri dikkatli olarak ölçülmeden ve zehirlilik bakımından gözlenmeden uygulandığında, zarara sebep olabilir.

Otizmde düşük dozlu suraminin güvenli şekilde nasıl kullanılacağını öğrenmek ve şu an tahmin edilemeyen ilaç-ilaç etkileşimlerini ve olağanüstü yan etkileri belirlemek için birkaç yerde birkaç yıl boyunca dikkatli klinik çalışmaların yapılması gerekiyor. Suraminin yetkisiz şekilde kullanılmasına karşı kuvvetli şekilde uyarıyoruz.”

Örnek boyutunun ne kadar küçük olduğunu da vurgulamak gerekiyor, bu yüzden şimdi, muhtemel olarak bu ilk bulguları onaylamak ve muhtemel tehlikeler ile yan etkileri araştırmak ve suraminin uzun vadeli olarak kullanılıp kullanılamayacağını belirlemek için geniş ölçekli denemelerin yapılmasına ihtiyaç var.

Naviaux şöyle söylüyor: “FDA’nın otizm için suramini onaylamak konusunda karar vermek üzere ihtiyaç duyacağı bütün verileri toplamak amacıyla, gelecekteki beş yıl boyunca beş adet ilave çalışma yapma planımız var.”

Kendisi ayrıca, eğer suraminin ASD belirtileri için doğru tedavi olmadığı ortaya çıksa bile, bu ön sonuçların yeni antipürijenik ilaçların geliştirilmesine olan ilgiyi teşvik edebileceğini belirtiyor.

Daha büyük denemelerin bizi nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyoruz; umarız bu, pek çok umut vadeden sonucun yalnızca ilkidir.

Deneme, Annals of Clinical and Translational Neurology bülteninde yayınlandı.

 

 

 

 

ScienceAlert

1 Yorum

  1. Bağışıklık sistemi; “mikrop” diye tanımlanan,vücudumuzda
    enfeksiyona yol açan virüs, bakteri, mantar ve parazit gibi mikroorganizmaların zarar verici etkilerine karşı kişiyi koruyan,
    savunma sistemimizdir. Bağışıklık sistemi hücreler ve organlar-dokulardan oluşur. Bu hücreler;nötrofil, monosit, lenfosit, dendritik hücre olarak adlandırılır. Organ-dokular; lenf bezleri, timus bezi, kemik iliği, dalak,
    lenf sistemi, bağırsak-solunum sistemi-ve derideki lenfoid yapılar olarak sayılabilir. Bağışıklık sistemini oluşturan bu hücre ve
    organlar birlikte muhteşem bir iş birliği içinde çalışmaktadırlar.
    Bağışıklık sisteminin merkezi bağırsaklardır. Otizm de otoimmunel bir hastalıktır,sorun beyinde değil,bağırsaklardadır yani bağışıklık sistemindedir.Arı ürünleri;başta Propolis,Polen,Arı Sütü ve Arı ekmeği (Perga) içerdikleri yüksek antioksidan, multi vitamin,protein,aminoasit,
    iz element oranları ile bağışıklık sistemini güçlendiren doğal harika besinlerdir.Arı ürünleri yani Apiterapinin yanında doğal İmmunoterapi yöntemi ile bağırsak florasındaki mikroorganizmal denge sağlanarak
    bağışıklık sisteminin yeniden yapılandırılması,güçlendirilmesi Otizm in kesin,kalıcı,güvenilir tedavisini mümkün kımaktadır.Halbuki günümüzde Modern Tıp ta hala Otistik kişilerin beynine bakılarak,yapılan uygulamalar ve kimyasal bazlı sentetik ilaçlar,tedavi bir yana sayısız yanetkileri nedeniyle,telafisi zor zararlar vermektedirler
    Erzurum Ziraat Mezunu 34 yıllık Apiterapist ve İmmunoterapistim,Tüm Rahatsızlıkların;Apiterapi ve İmmunoterapi yöntemleri ile kesin,kalıcı,güvenilir tedavisi için ;05050658499 ve 05324063215 nolu telefonlarımdan
    ve Whatsapp tan ulaşabilirsiniz..Saygılarımla.Kadir Onay

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz