Kaçıp İzlanda’ya yerleşen bir köleymiş.
Hans Jonatan 1784 yılında Karayipler’de doğmuş, 1802’de İzlanda’ya göç etmiş ve 1827 yılında ölmüştü. Hans’ın kalıntıları uzun süre önce kaybolmuş olsa da, bilim insanları onun neslinden gelen 182 kişiyi kullanarak genomunun bir kısmını oluşturmayı başardı.
Bu olağanüstü genetik ters mühendislik başarısı (yani birisinin fiziksel kalıntıları yerine sadece torunları kullanılarak o kişinin genotipinin yeniden oluşturulması), Hans’ın annesinin Benin, Nijerya ve Kamerun bölgesinde bulunan bir yerden geldiğini gösteriyor.
İzlanda’daki insan nüfusu, çok yakın zamana kadar çoğunlukla oradaki insanlardan oluşuyordu. Bu yüzden Hans’ın ataları ve geçmişi, kendi komşularınınkinden çok farklı olmuş olmalıydı. Söz konusu çalışma, yeterli şecere ve genotip bilgisiyle birlikte bunun gibi tarihsel bir genom dizilimini yeniden inşa etmenin mümkün olduğunu gösteriyor.
Uluslararası araştırmacılardan oluşan takım, tezde şöyle yazıyor: “Bildiğimiz kadarıyla bu çalışma, 200 yıldan fazla süre önce doğan tek bir atanın genomunun büyük bir kısmını yeniden oluşturmak amacıyla, günümüzde yaşayan bireylerin genotip verileri ile bu kişilerin soysal ilişkileri hakkındaki bilgilerin ilk kez kullanılışını gösteriyor.”
Öncelikle oldukça detaylı bir araştırma gerekiyor. Ancak Hans’ın İzlanda’ya ayak basan ve soyu Afrika’ya dayanan ilk insan olması ve ülkede yaşayanlar için böylesine kapsamlı bir genom veritabanının bulunması bu konuda epey yardımcı olmuş.
Hans’ın torunlarından 788 tanesinin kimliğini saptayan bilim insanları, bu kişilerin 182 tanesinde tek nükleotitli çokbiçimlilik (SNP) yongaları kullanarak DNA çeşitliliklerini, yani genlerimizce hazırlanan biyolojik planlardaki ufak değişimleri belirlediler.
Araştırmacılar torunların 20 tanesinde, DNA’daki bütün talimatların şemalandırıldığı tam genom sıralaması gerçekleştirdi ve 674 tane kromozom parçasını muhtemel olarak Hans’ın Afrika’ya uzanan soyuyla ilişkilendirdi.
Takım, ileri genetik çözümleme ve soyağacı karşılaştırmaları kullanarak bir kez daha doğrulama yaptı ve Hans’ın anne tarafındaki genomunun yüzde 38’ini yeniden oluşturmayı başardı. Yani bu, annesi Emilia Regina tarafından aktarılan genetik plan.
Araştırmacılar, Hans’tan miras kalan genleri dünya çapındaki veritabanlarıyla karşılaştırarak, 1760 ile 1790 yılları arasında Emilia veya ebeveynlerinin, Afrika’nın batı kıyısından Amerika’ya ve Karayipler’e muhtemelen köle olarak nakledildiğini belirlediler.
Hans’ın yaklaşık 200 yıl önce dünyadan ayrıldığını düşünürsek, fena bir dedektiflik işi sayılmaz. Ayrıca, internetteki aile soyağacı sitelerinde yaptığınız aramalardan elde edeceğiniz sonuçlardan kesinlikle daha iyi.
Kendini Çalan Adam isimli biyografide kayda geçen Hans Jonatan’ın hikayesi, bu yeni çalışma olmasa bile dikkate değer.
Danimarka’nın Karayipler’deki sömürgelerinden biri olan St. Croix’taki bir şeker kamışı tarlasında kölelik yapmak için doğan Hans, daha sonra Danimarka’ya götürüldü ve Danimarka donanması için savaşmak üzere askere alındı.
Danimarka’nın egemenliği altındaki Batı Hint Adaları’na geri dönmesi emri verildi ve bu noktada İzlanda’ya kaçtı.
Hans’ın DNA’sının İzlanda’da çok ender bulunması, elbette araştırmacıların işini kolaylaştırdı ancak bu gelişme, söz konusu kişilerin kalıntılarına doğrudan erişim imkanı olmasa bile bu gibi genetik çalışmalarla insanların atalarının nasıl takip edileceğini göstermesi bakımından büyüleyici.
Araştırmacılar tezlerini şöyle bitiriyor: “Geniş şecere kayıtları, genotip verileri ve ıraksak atalar ile birlikte, neredeyse 200 yıl önce ölmüş olan bir atanın genomunun yeniden inşa edilmesi nispeten kolay bir şey.”
Araştırma Nature Genetics bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert