Ülkemizde 5G’nin eli kulağında. Bu önemli teknoloji hayatımıza girmeden önce dünyanın önde gelen altyapı sağlayıcılarından biri olan Nokia’nın Avrupa Bölgesi Kıdemli Başkan Yardımcısı Dr. Rolf Werner sorularımızı cevapladı.
2024 Mobil Dünya Kongresi’nde konuşulan en önemli iki konudan biri 5G, diğeri de yapay zekâ oldu. 5G neden bu kadar önemli?
5G her şeyden önce endüstriyel uygulamaları mümkün kılmak için düşünüldü. Yani her şey nesnelerin internetini mobil dünyaya, mobil ağlara nasıl getirebileceğimizle ilgiliydi. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra giderek daha fazla şey öğreniyoruz. 5G, 4G LTE ağına yerleştirilmesi ve baz istasyonlarının donanımlarının 5G donanımları ile değiştirilmesi anlamında aslında biraz yanlış kullanılıyor. Yani ister baz istasyonu ister ana taşıyıcı olsun bunlar için 5G’nin yanlış kullanımları diyebiliriz. Bu nedenle de örnek olarak oyuncular, etkinlikler, nesnelerin interneti, fabrikalar ve benzeri yerler için olanakları uygulamak çok ama çok zorlaşıyor. Biz 5G’yi bağımsız olarak düşünüyoruz ki bu da gerçek 5G’dir. 5G’de akla gelebilecek tüm yeni uygulamalar için öncelikle ciddi bir yatırıma ihtiyaç var. Tepeden tırnağa bir yatırım gerekli ama çoğu operatör bunu yapmadı. Avrupa’da 110-115 5G ağı varken sizde sadece 12-15 gerçek 5G ağı var. Bu da sanırım Avrupa’daki rakamların %10-15’ine tekabül ediyor, daha fazla değil. İşte bu yüzden bazı insanlar 5G’nin beklenen performansı gösteremediğini söylüyor. Doğru, ancak 5G gelişti ve daha fazla downlink ve daha fazla uplink getirmek için ne gerekiyorsa yapıldı. Portföyümüzün altyapı tarafında bulunan ek 5G teknolojisi de bu konuda çok yardımcı olacaktır. Slicing ile ilgili uygulamaları düşünecek olursak kendi uygulamalarınız için ağın özel bir bölümünü kullanabiliyorsunuz. Örnek olarak stadyumda yapılan bir etkinlikte, WhatsApp’tan kısa bir video göndermek istediğinizde sorun yaşayabiliyorsunuz. Binlerce bağlantının bir arada olduğu yerde veri trafiği çok yoğun olacaktır. Uzaktan dron kontrolünde slicing kullanımını gördük. Örneğin veri trafiğinin çok yoğun olduğu bir havaalanı ya da fuar gibi büyük bir ortamı güvenlik amacıyla denetleyen dronları uzaktan sorunsuzca yönetebileceğinizi düşünün. Tüm bunlar mümkün; ya da dronlarla taşımacılık ve pek çok şey yapabilirsiniz. İşin kamu tarafında ise bu slice’lara sahip olmanın kesinlikle gerekli olduğu savunma sanayii gibi alanları örnek olarak verebiliriz. Kısacası pek çok şeyi gerçekleştirmek mümkün. Biz buna Nokia olarak “Network as a code” diyoruz. Burada ağın, ağ üzerindeki API’lerle birlikte, daha sonra kendi uygulamalarını ağa yerleştirebilecek geliştiricilere açık olduğu bir ortamdan bahsediyoruz. Bunu 5G’nin ileriye dönük bir uygulaması olarak da düşünebiliriz. Ağın çok sayıda geliştiriciye açılması, uygulama çeşitliliğini de artıracak ve 5G’nin 6G’ye geçiş sürecinde önemli olacaktır. Kim daha önce bir hackathon deneyimi yaşamıştır ki? Genellikle 24 ya da 36 saat içinde, başlamadan bir gün önce asla hayal edemeyeceğiniz çözümler üretilir. Bu da ancak ve ancak geliştiricilere altyapı sağladığınızda mümkün oluyor. Dolayısıyla bu, bence ileriye dönük olarak son derece önemli bir şey, genişlemeye açık bir ağa sahip olmak ve daha sonra birileri belirli bir slice isterse bu olanağı sunarak bundan para kazanmak.
5G açısından Avrupa’nın mevcut durumunu ve Türkiye’nin durumunu nasıl özetleyebilirsiniz?
Türkiye bu konuda öncü bir ülke olmadığı için aslında büyük bir avantaja sahip çünkü lisansların 2026’ya kadar verilebileceğini umuyoruz. Yani 2026’ya kadar çıkarsa, tabii ki bir dereceye kadar geç olacak ama bu aynı zamanda çok güzel bir şey çünkü başka bir yerde yapılan hatalardan ders çıkarabilirsiniz. Elbette ağınızı 4G’den 5G’ye geçirme söz konusu olduğunda, bunu Nokia ile yapmak istersiniz. Zira gerçekleştirdiğimiz tüm geçişlerden ders aldık. Birçok yerde ciddi harcamalar, yatırımlar yaptık. Bu kesinlikle yararlanabileceğiniz bir tecrübe. Dünyanın farklı yerlerinde çalışan 110 canlı 5G ağımız var. 329 5G müşterimiz var. Eminim ki bunu burada da gerçekleştirebiliriz çünkü Türkiye’deki tüm operatörlere tedarik sağlıyoruz, bu nedenle teknoloji ve ihtiyaç duyulan en son donanım söz konusu olduğunda çok fazla deneyim getirebiliriz. Özellikle enerji verimliliği konusunda büyük ilerleme kaydettik. Yalnızca bu da değil. Küresel ölçekte son dokuz çeyrekte üst üste pazar payımızı artırdık. Bu pek tabii ürünlerimizin gittikçe daha iyi ve rekabetçi olmasından kaynaklanıyor. Size bir örnek vereyim. Çok derin uyku modu dediğimiz bir şey var, birkaç yıl önce böyle bir şey yoktu. Bu bizim tarafımızdan yapılan oldukça yeni bir inovasyon. Yapay zekâ ve trafik yönetimi, BTS’nin gece boyunca belirli zamanlarda sitenizin herhangi bir trafiğe sahip olmadığını size bildirir. Siz de bunu kapatarak enerji tasarrufu yapabilirsiniz. Bu da kesinlikle Türkiye’nin avantajına çünkü 5G’ye biraz geç olsa da katılmış oluyorsunuz ama aynı zamanda en yeni donanımı da elde etmiş oluyorsunuz. Bu aslında harika bir durum çünkü 5G’den 6G’ye geçişin yolu da buradan geçiyor. Bilmenizi isterim ki Mobil Dünya Kongresi’nde Turkcell ve Türk Telekom ile henüz 5G olmamasına rağmen 6G için bir mutabakat imzaladım. Herkesin aklında 5G var ama 6G’ye adım atan siz olacaksınız.
Şu anda 5G hakkında konuşuyoruz ama aynı zamanda az önce 6G’den bahsettiniz. Biz 5G’ye yeni geçiyoruz ama 6G gelmek üzere. Yani tüm bu emekler, masraflar boşuna mı olacak?
Evet, bu konuda biraz kafa karışıklığı var. Aynen dediğiniz şekilde benzer bir konu olan konum tabanlı hizmetler hakkında konuşmuştuk, belki siz de hatırlıyorsunuz. Yaklaşık 20 yıl önce olabilir. Kimse ne olacağını hayal bile edemezdi. Google adında bir şirket dünyanın dört bir yanına arabalar götürecek ve basitçe diyecek ki, “İyi bir konum tabanlı hizmet için dünyanın tüm sokaklarını çekmem gerekiyor.” Siz veya ben, birinin bunu yapabileceğini hayal edebilir miydik? Kesinlikle hayır! Ama onlar bunu yaptı. Şimdi o zamanlar konum tabanlı hizmetler olarak adlandırılan şeyi kullanıyoruz ve dedik ki “Bunu nasıl uygulamaya geçirebiliriz?” Cep telefonumla nerede olduğumu bilsem harika olurdu. Tek bilmek istediğim buydu. Ama bugün asla seyahat etmeyeceğim bir yerin fotoğraf veya videosuna ulaşabilirim. Her şeyden önce şunu düşünmek lazım. Benim hayal gücümde belki mümkün olan bir şey var ama bunu dile getirmediğiniz sürece gerçekleşmeyecektir. Bir gün hemen hemen her şeyin dijitalleşeceğini düşünüyorum. Bugün 5G’de gerçek uygulamalar üzerinde çalışıyorsunuz ancak 6G geldiğinde bütün bu emek ve yatırımlar boşa gitmeyecek. Bunu bir devrim olarak değil de evrim olarak düşünmeliyiz. Aynı 3G, 4G, 5G’de yaptığımıza benzer bir şekilde 6G’yi de devreye sokacağız ve bu büyük bir avantaj olacak. 6G’de cihazlara daha az ihtiyaç duyacağız. Her şey daha çok algılamayla ilgili olacak. Nesneleri ve insanları algılamak gibi düşünün. Örneğin trafik yönetimi daha kolay olacak. Bir yerdeki insan kalabalığı ve sıcaklık ölçümü hakkında bilgi edinmek daha kolay olacak. Yani çok daha fazla bilgi ve veri akışını mümkün olacak.
Kapısını açık bıraktığımızda bizi uygulama üzerinden uyaran bir buzdolabı gibi mi?
Güzel bir bakış açısı fakat orada bir sensör söz konusu. Umuyorum ki gelecekte kullanacağımız ağların çok fazla sensöre ihtiyacı olmayacak, her şeye bir sensör yerleştirmek hiç de kolay değil. Pek çok işlev daha çok otomatik olacaktır. Fakat bunun için teknolojiye ihtiyacımız var ve bu teknolojiler üzerinde halihazırda çalışılıyor.
2G’den 3G’ye, 3G’den 4G’ye… Bir jenerasyondan diğerine geçiş ne kadar zor? Her seferinde aynı mı? Örneğin her geçişte altyapıyı tamamen değiştirmek gerekiyor mu ya da bir şekilde entegrasyon sağlamak mümkün mü?
Çok güzel bir soru. Tabii ki bir tedarikçi ve bir satıcı olarak bu geçişi yapması gereken olan operatörler, yani değerli müşterilerimiz için son derece yakından ilgilendiğimiz bir konu. Evet, alt yapıyı biz teslim ediyoruz ama aynı zamanda çözümler de sunuyoruz. Hangisi daha mantıklı? Pek çok müşterimiz zaten çok güçlü ağlara sahip. Dediğim gibi, Batı Avrupa’daki 5G ağlarının %10-%15’i LTE altyapısı üzerinde 4G’ye dayanıyor. 6G’yi düşündüğünüzde hatta Türkiye’deki müşterilerimizi düşündüğünüzde, bugün 4G olan mevcut şebekelerini yenilerken hazırlık yaptıklarını bilmek çok önemli. Halihazırda 5G’ye hazır olmak için yenileme çalışmaları yapıyorlar. Bunu ne zaman yapabilirsiniz? Özbekistan’da sadece bir tane, sıfırdan yatırım yapan çok ama çok harika bir müşterimiz var. Özbekistan’daki beşinci mobil taşıyıcı olacak. Her şey uçtan uca 5G ve %100 Nokia olacak. Bu harika çünkü sıfırdan projede bunu yapabiliyorsunuz. Türkiye’de radyo tarafında en yeni donanıma sahipsiniz. BTS’nin geri kalanında aklınıza gelebilecek en iyi şeylere sahipsiniz. İhtiyacınız olan donanımın yepyeni olduğunu ve en iyi Nokia yazılımlarına sahip olduğunu düşünün. Gerçekten harika.
Peki eski donanıma ne oluyor?
Nokia’da tam olarak geri dönüşüm olarak adlandıramayacağımız ama benzer sayılabilecek bir programımız var. Eski donanımları yenileyebiliyor ve gelecekte de kullanıma hazır hale getirebiliyoruz. Bu gerçekten mümkün. Bu bizim yeşil bir girişimimiz. Yani eğer birisi Nokia donanımını yeni bir donanımla değiştiriyorsa, biz de onu geri dönüştürebilir, yenileyebiliriz. Rakiplerimizden değiştirirken tabii ki bu mümkün olmuyor. Bu yaklaşım yeşil girişimimizin bir parçası. Bu soru elbette ilk kez sorulmuyor ve bu çok ama çok önemli çünkü birçok parçayı yeniden kullanabiliyorsunuz. Çipleri düşünün. Kablolamaya sahip olduğunuz kasaları düşünün. Yani yeniden kullanabileceğiniz pek çok şey var.
Aslına bakarsanız bu alanda çok ciddi bir kafa karışıklığı yaratma gücüne sahipsiniz. Yalnızca “7G” demeniz yeterli.
Buna kesinlikte cüret edemem. Bir keresinde Helsinki, Espoo’da bulunan genel merkezimizde bizi ziyaret eden bir CEO vardı. 6G hakkında konuşuyorduk ve bu CEO bize dedi ki, “6G hakkında konuşmayı bırakın. Önce 5G’den para kazanmalıyım” ve haklıydı da; ama ileriye dönük inovasyonlar hakkında da konuşmalıyız. Bu çok büyük önem arz ediyor. Yine de henüz 7G demeye cüret edemem.
Türkiye’deki tüm operatörlerle görüştüğünüzü söylediniz. Bu da demek oluyor ki onlar zaten donanımlarını yükseltiyor ya da henüz sadece ilk anlaşmalar ve görüşmeler yapılıyor…
Hayır, hayır. Bakın, bizim Türk Telekom ile çok iyi ilişkilerimiz var. Türk Telekom’da büyük bir paya sahibiz. Turkcell, Vodafone ve benzerleriyle çok ilginç görüşmeler içindeyiz. Her üç operatör için de 5G’nin gelişiminde kesinlikle yer aldığımızı söyleyebilirim. Dolayısıyla Türkiye’deki konumumuzu daha da geliştireceğimizi düşünüyoruz. İşin Türkiye tarafında hala çok sayıda Çin menşeli tedarikçi var. Avrupa’da güvenlik nedeniyle yasaklanıyorlar. Bir NATO ülkesi olmasına rağmen Türkiye’de henüz böyle bir durum söz konusu değil. Bundan sonra ne olacağını kim bilebilir ama bu gözlemlediğimiz bir şey. Bu konuda daha fazla yorum yapamam.
Muhtemelen daha uygun fiyatlı çözümler bunlar?
Daha ucuz olmaları mümkün, evet. Fakat kesinlikle çok ama çok rekabetçiler. Bizim bakış açımız, dünyanın her yerinde rekabet ettiğimiz şekilde burada da rekabet edebileceğimiz yönünde. Türkiye’de sunabileceğimiz harika ekipmanlarımızın olduğunu düşünüyoruz. Gerçekten de olağanüstü ürünlerimiz var. Müşterilerimizin çoğu çok mutlu. Dediğim gibi, son dokuz çeyrekte üst üste küresel düzeyde %22 ila %29 arasında pazar payı kazanıyoruz. Yani rakiplerimize kıyasla pazar payını artırıyoruz.
Pazar payının konusu açılmışken, Türkiye’deki pazar payınız nedir?
Türkiye’de 3. sıradayız. Yani biraz daha güçlü iki rakibimiz var ama sabit şebekede (IP, optik, sabit hatlarla ilgili her şey) bir numarayız. Tabii daha ziyade mobil hakkında konuşuyorum ama sabit şebekede dediğim gibi bir numarayız, mobil şebekede ise üç numarayız yani daha çok meydan okuyucu konumdayız. En büyük müşterimiz Türk Telekom. Burada pazar payımızı artıracağımıza gerçekten inanıyoruz.
2026 dediniz, o zaman şu an için beklemedesiniz?
2026 yılında 5G lisanslanacak. Biz 2025 yılı olarak düşünüyorduk ama en son gelen bilgiye göre 2026 yılında gerçekleşecek. Şu anda 5G düzenlemeleri ile ilgili devam eden tartışmalar var. Ancak biz 5G’nin 2026’da lisanslanacağını düşünüyoruz. Türkiye ve Polonya hariç Avrupa’daki bütün ülkeler 5G’ye geçmiş durumda. Avrupa’da toplam 110 5G ağı var ve aktif olarak kullanılıyor.
Bize Nokia altyapısından bahseder misiniz? Altyapı, yapay zekâ… enerji verimliliği hakkında konuştunuz, başka neler var?
Yapay zekânın elbette çeşitli yönleri var. Nvidia ile çok verimli bir ortaklığımız var. Öğrenebilen ve tabii ki ağ optimizasyonu için yapay zekâyı uygulayabilen bir ağ düşünün. Demek istediğim; arızaların onarılması, geceleri trafik yönetiminin sağlanması ve aynı zamanda bir şehirde daha fazlasına ihtiyaç duyduğunuz yerlere uygun hale getirmek için yazılım yönetimi gibi şeyler ki bu son söylediğim çok önemli. Bu yüzden biz ileride bu uygulamaları kullanabilecek müşterilerimizin müşterileri için de kullanılabilecek uygulamalar hakkında düşünüyoruz. Elbette altyapımızın omurgasında sürükleyici teknolojiler bulunuyor. Bu, uçtan uca bir çözüm ve yapay zekanın olduğu pek çok yerde uygulayabilirsiniz. Bu aynı zamanda bir algoritmayı, yani süreçleri çok daha optimize bir şekilde yürütmenize yardımcı olacak şekilde uygulayabileceğiniz anlamına da geliyor. Bu, insanların “tamam da Chat GTP nedir” diye sormasına benziyor. Aslında çok basit. Chat GPT’nin yaptığı tek şey şu: 4 kelimeniz var ve beş kelimelik bir cümle oluşturacaksınız. Chat GPT de beşinci kelimeyi yerleştirerek cümlenizi oluşturur. Bu sadece olasılıkları birleştirme meselesidir. Bütün senaryoların %98’inde hangi kelimenin cümleyi tamamlayacağını bulmak, tek yaptığı bu. İnsanlar bunun çok zeki bir şey olduğunu söylüyor. Aslında öyle değil, bu sadece matematik işi. Bu aynı zamanda altyapıda, ağımızı yönetme şeklimizde, müşterilerimizin yeni olasılıkları uygulamak zorunda oldukları zamanlarda uyguladığımız yoldur. Bunun da bir şekilde ağa geri dönmesi gerekiyor. Yani yaptığımız şey aslında bu.
Eminiz bu soruyu cevaplamaktan bıkmışsınızdır fakat yine de sormak zorundayım: Telefon işinden çıkma konusunda bir pişmanlığınız var mı? Tekrar cep telefonu üretmeniz söz konusu olabilir mi?
Aslında hepimiz eski güzel Nokia telefonlarımızı özlüyoruz fakat tekrar cep telefonu üretme gibi bir planımız yok. Bu iş artık Nokia’nın artık kâğıt endüstrisinde olmadığı ve Nokia’nın artık lastik ayakkabı üretmediği kadar net olarak bitti. Kesinlikle artık yürütmediğimiz bir iş. İlginç olan şu ki, hâlâ Nokia telefonları piyasada bulabiliyorsunuz. Tabii ki bunlar akıllı telefonlar değil. Nokia tarafından lisanslanmışlar ama hepsi bu kadar. Herhangi bir telefon üretmiyoruz. Bu soruyu sürekli alıyorum. “Bana bir telefon getirebilir misiniz?” veya “Telefonumu şarj edebilir misiniz?” gibi sorular bunlar. Bir keresinde böyle bir soru aldığımda dolabımdaki on yıllık eski Nokia telefonumu çıkardım ve bataryası hâlâ %50 durumdaydı. Bu bir kalite meselesi. Ben bunu biraz Volkswagen Beetle ile karşılaştırıyorum. Bilirsiniz, çoğu kişi Volkswagen Beetle ile tıpkı ilk telefonumuzla yaşadığımız gibi harika deneyimler yaşadı. Küçük bir çocukken bu arabanın içinde oturduğunuzu ve güzel bir deneyim yaşadığınızı hayal edin. Bu konu biraz şöyle aslında, büyük bir hatıra var hayatınızda ve bu da sizi bugüne getiren parçalardan biri olmuş zaman içinde. Dolayısıyla herkesin Nokia ile ilgili harika anıları var ve biz de geçen yıl yeni renkler ve yeni bir logo ile markamızı yeniden lanse ettik. Nokia’nın yeni ufuklarına bakıyoruz ki bu çok önemli. CEO’muzun da söylediği gibi, biz artık telefoncu değiliz. Bunu dünyadaki herkese anlatıyoruz. Ürünlerimizin kalitesinden gelen büyük itibarımızda Nokia telefonlarının katkısı elbette ki yadsınamaz.
Dr. Werner, sorularımızın hepsi bu kadar, teşekkür ederiz. Son olarak Popular Science Türkiye okurlarıyla paylaşmak istediğiniz bir konu var mı?
Bir hayalim var. Bakın şimdi burada iki cihazla oturuyorum. Yukarıda, otel odamda bir bilgisayarım daha var. Zaten çipliyim, yani elimin içinde (bu noktada Dr. Werner baş parmağı ile işaret parmağı arasındaki bölümü gösteriyor) küçük bir çip var. Tamam. Bu da pek hoş değil. Aradığım şey ileride herhangi bir cihaza ihtiyaç duymamak. Yani bir ağı, nefes aldığım gibi kullanabileceğim bir altyapıda yaşamak istiyorum. Bu bir vizyon. Ama sonuçta ben ne yapıyorum? Kendimi organize ediyorum. Beynimin bir uzantısı gibi bir şeye ihtiyacım var. Bu cihazları bu şekilde kullanıyorum. Ama beyninizin, ellerinizin, bir cihaza ihtiyaç duymadan şu anda yaptığınız her şeyi yapabildiğinizi düşünün. İleride -nasıl görüneceğini bilmiyorum ama- böyle olacağını düşünüyorum. Tabii bu benim kişisel vizyonum.