Fakat soluk aldırma cihazınızı henüz terk etmeyin.
Geçmişte astım belirtileri yaşamış milyonlarca insan, solunum sorunları ortaya çıkarsa diye yanlarında soluk aldırma cihazları taşıyorlar, fakat yeni bir çalışma, birçoklarının aslında buna ihtiyacı olmayabileceğini gösteriyor.
Yapılan yeni bir çalışmada, son beş yıl içinde astım teşhisi konan yetişkinlerin üçte birinin, hastalığın hiçbir işaretini göstermediği bulundu. Bu durum, ya aslen yanlış tanı konulduğunu, ya da astımın o zamandan beridir düzeldiğini öne sürüyor.
Araştırmacılar, bulguların, doktorlara, doğru şekilde teşhis koymanın zor olduğu bilinen astımı nasıl belirleyecekleri ve tedavi edecekleri konusunda daha fazla şey öğretebilmesini umuyor.
Çalışma ayrıca, atım belirtileri yaşayan herkesin, hayatlarının tamamı boyunca ilaç almaları gerekmediğini de gösteriyor.
Fakat, Kanada’daki Ottawa Üniversitesi’nden göğüs hastalıkları uzmanı Shawn Aaron’un önderlik ettiği takım, solunum kolaylaştırma cihazınızı peşinen atmanın tehlikelerine karşı uyarıyor; astım tedavinizdeki herhangi bir değişim, doktorunuza danışılarak yapılmalıdır.
Aaron şöyle açıklıyor: “Bu hastaların ne kadarına aslında astım teşhisi konulduğunu ve ne kadarının artık etkin olmayan astım sahibi olduğunu söylemek imkânsız,”
“Bizim bildiğimiz şey, hepsinin, ihtiyaç duymadıkları ilaç tedavisini almayı bırakabildikleri; bu ilaç tedavisi pahalı ve yan etkilere sahip olabilir.”
Araştırmacılar, Kanada’da rastgele seçilmiş 613 astım hastasını inceledi. Bunların hepsi yetişkin yaştaydı ve kendilerine son beş yıl içindeki bir zamanda astım teşhisi konmuştu.
Bu grupta, 410 kişinin (yüzde 67) astım teşhisi onaylanırken, 203 kişi (yüzde 33) artık bu durumun herhangi bir belirtisini göstermiyordu.
Bu 203 kişinin sadece üçte biri günlük olarak astım ilacı alıyordu, bu yüzden bazı durumlarda, belirtilerinde bir iyileşme olduğunu zaten fark etmiş olabilirlerdi. Bu arada, astım sahibi oldukları onaylanan 410 kişinin yarısı, günlük olarak ilaç tedavisi kullanıyordu.
Artık herhangi bir astım işareti göstermeyen yüzde 33’lük dilim arasında, tedaviler çalışma boyunca azaltıldı ve ardından, bir nüksetme vakasını gözlemleyen takip testleriyle birlikte, mümkün olduğunda tamamen durduruldu.
Çalışma için bu astımsız grup belirlendiğinde, bazılarına, alerji ve mide ekşimesi gibi küçük durumların teşhisi konulmuştu, fakat hastaların yüzde 27’sinin hiçbir sorunları olmadığı bulundu.
Araştırmacılar ayrıca, gönüllülerin tıbbi kayıtlarını da araştırdı ve vakaların yüzde 49’unda, tıbbi ilkelerin gerektirdiği resmî hava akımı testinin (spirometri testi olarak adlandırılır) yapılmamış olduğunu buldu.
Bir spirometri testinde, hastalara 1 saniye boyunca nefes almaları, ve bir astım nefes kolaylaştırıcısı soluduktan sonra işlemi tekrarlamaları söyleniyor. Eğer ikinci sefer civarında bir iyileşme olmazsa, bu durum, ilaç tedavisinin yardımcı olabileceği bir hava akımı engeli bulunduğunun işareti sayılıyor.
Spirometri testlerini atlamak, yanlış teşhis vakalarında bir pay sahibi gibi görünüyor, çünkü test yapılmayan hastaların sonradan astım olmadıklarının ortaya çıkması daha muhtemel.
Teşhisi geçersiz olan insanların sadece yüzde 43.8’i teşhis sırasında spirometri testine tabi tutulmuşken, teşhisleri yeniden değerlendirme sırasında onaylanan insanların yüzdesi ise 55.8.
Çalışmada, akılda tutulması gereken sınırlamalar var: çalışma sadece Kanada’lı astım hastalarını kapsadı ve bunun, hastalığın diğer ülkelerde ne kadar yaygın olduğunu temsil etmesi şart değil.
Bununla birlikte, örnek boyutu önemli olacak kadar büyük durumda ve araştırmacıların, hem astımlı insanlara hem de onu teşhis edenlere tavsiyesi var.
Aaron, ResearchGate’ten Michelle Kupper’a şöyle söylüyor: “Doktorlar her zaman, astım olduğundan şüphelendikleri insanlarda spirometri ve uygun akciğer işlevi testlerini uygulamalıdırlar,”
“Doktorlar ayrıca, astım tedavisi ilkelerini takip etmeye ve üç ay boyunca kontrol edilen hastalardaki astım tedavilerini yeniden değerlendirmeye ve giderek azalmaya çalışmalıdırlar.”
Ve eğer geçmişte size astım teşhisi konduysa, takım, doktora gitmeyi ve belirtilerinizin (nefes kısalığı gibi) iyileşip iyileşmediğini yeniden değerlendirmeyi tavsiye ediyor, özellikle ilk zamanlarda bir spirometri testi yaptırmadıysanız.
Fakat astımın ölümcül olabileceğini aklınızda bulundurun, bu yüzden doktorunuza danışmadan, ilacınızı asla ayarlamamalısınız.
“Doktorları ve halkı, teşhisin ilk olarak doğru yapılması konusunda eğitmeliyiz,” diyor Aaron.
Araştırma, Journal of the American Medical Association bülteninde yayınlandı.