Bu yardımsever bakteri ölümcül mikrobiyal işgalcileri savuşturuyor.
Güveler otoburdur ve en son isteyecekleri şey karınlarında minik bakterilerin çoğalmasıdır. Yine de tek istisnaları E. mundtii adındaki bir bakteri… Aslında, kendileri geliştikçe bağırsaklarının içinde kontrolsüz bir şekilde çoğalmalarına izin veriyorlar. Uzun bir zamandır bu durumun nedeni bilinmiyordu fakat, Hücre Kimyasal Biyolojisi (Cell Chemical Biology) dergisinde yayınlanan yakın zamanlı bir araştırma, bu bakterinin diğer işgalci – ve genelde ölümcül – bakterileri zehirli bir madde salgılayarak öldürdüğü, böylece kendisinin güvenin bağırsaklarındaki yerini garanti altına aldığını gösterdi.
Bilim insanları bir süredir bu türün belirli bir güve tipinin, pamuk yaprağı kurdu S. Littoralis’in larva bağırsaklarında yüksek sayılardaki varlığını biliyordu. 2012 tarihli bir çalışma, bu tek bakterinin kendi başına güvenin bağırsağındaki mikrobakteriyel düzenin yüzde kırkını oluşturduğunu gösterdi. Bundan anlamlı bir bilgi çıkarmaya çalışırken, genç S. Littoralis larvalarının bağırsaklarında bol miktarda Enterococcus – E. mundtii’nin de dahil olduğu aile – olduğunu buldular. Fakat daha yaşlı larvaların bağırsaklarında sadece E. mundtii’nin baskınlığı görülüyordu.
Peki bu kayda değer değişikliğe ne sebep oluyordu? Araştırmacılar genç larvalardan bir grup Enterococcus bakterisini aldılar ve birbirleriyle nasıl bir etkileşime girdiklerini izlediler. E. mundtii’nin salgıladığı zehirli bir peptit ile sadece diğerlerinden uzun yaşamadığını ayrıca yaşamaları halinde de büyük ihtimalle güveyi öldürecek büyük miktarda diğer zararlı, işgalci bakterileri de öldürdüğünü buldular.
Bunun sadece hayatta kalıp yetişkinliğe kadar yaşamanın son derece etkili bir yolu olması yanında, bir mikrobun kendisini (ve konak canlıyı) öldürebilecek diğer mikroplardan koruyan doğal mekanizmasını da gösteriyor. Peki bu insanlara nasıl yardımcı olacak? Araştırmacılar bu ‘güvenli’ bakteri türünün işgalci, zehirli bakterileri savuşturması ve öldürmesi fikrinin yeni tip antibiyotiklerin yaratılmasında yardımcı olabileceği; dahası, faydalı bakterileri bırakırken, L. monocytogenes gibi bilinen yiyecek temelli patojenleri ve E. faecalis ve Streptococcus gibi zehirli bakterileri öldürdüğünden özellikle faydalı olabileceği kanısındalar.
İnsanlardaki bakteriyel enfeksiyonlar ile savaşmak için yeni yöntemlere şiddetle ihtiyaç var. Daha geçtiğimiz ocak ayında, Nevada’da bir kadın piyasada bulunan ve bilinen tüm antibiyotiklere dayanıklı bir süper böcek yüzünden öldü. Bu gibi örnekler yakın gelecekte de antibiyotik direncinin bizimle olacağının bir hatırlatıcısı. Bir zamanlar kendilerini öldüren antibiyotiklere karşı hayatta kalmak için hızlıca evrim geçiren ölümcül bakterilerin ilaçlara karşı artan dirençleriyle savaşmak hiç bitmeyecek bir mücadele. Fakat diğer bir bakteriyi kullanarak zararlıları savuşturmak gibi yeni metotlar bulabilirsek bu enfeksiyonu yavaşlatabiliriz.
Şimdilik araştırmacılar bu simbiyotik savunma mekanizmasının diğer böceklerde de var olduğunu görmek ve şayet var ise tam olarak nasıl işlediğini anlamak için can atıyorlar. Diğer hayvanlara kıyasla böceklerin enfeksiyonlara daha dirençli olduğu göz önünde bulundurulursa araştırmacılar bu mekanizmanın var olmasının büyük bir olasılık olduğunu belirtiyor. Belki de biraz daha araştırma ile bu kayda değer mekanizmaların bir kısmını kendimize aktarabiliriz.
Çeviren: Evren Akgül