İki bacak iyi, dört bacak kötüdür.
Bize nagıtlar, filetolar ve omletler sunmazdan önce tavuklar, vahşi kuşlar olarak Güneydoğu Asya’nın cangıllarından yola çıkmıştı. İnsanlar, tavukları yaklaşık 6000 yıl önce besleyip yetiştirmeye başladı ve o zamandan beri Gallus gallus domesticus, atalarından farklı olarak bazı önemli genetik değişimler geçirdi.
Yeni bir çalışma, antik tavuk kemiklerinin DNA’sını inceleyerek, modern tavuk yetiştiriciliğini mümkün kılan bazı gen değişimlerinin, dini ritüeller sayesinde (veya yüzünden) Orta Çağ Avrupa’sında ortaya çıktığını buldu.
Tavuklar, M.S. 800 civarında Avrupa’da yaygınlaşmaya başladı. Bu sürede Katoliklik de yayılıyordu ve insanlar, Hıristiyanlığın oruç zamanlarında dört bacaklı hayvan eti yemeyi yasakladığı söylentisini yayıyordu. Belki de bu sebeple belirtilen zaman aralığında tavuğun şöhreti artmıştı. Araştırmacılar, bu sürece birkaç genetik değişimin de yardımcı olmuş olabileceğini düşünüyor.
M.S. 800 civarından başlayarak, Avrupa tavuklarında TSHR geninin yeni bir versiyonu ortaya çıktı ve hızla yayıldı. Bu versiyon, kuşların yalnızca vahşi akrabaları gibi belirli bir çiftleşme döneminde değil, yıl boyunca yumurtlamasını mümkün kıldı. Aynı zamanda daha erken yaşta yumurtlamalarını sağladı ve görünen o ki tavukların insanlara karşı geliştirdiği korku ve diğer tavuklara karşı geliştirdiği saldırganlığı da azalttı ki bu davranışlar tavuk yetiştiriciliği için son derece elverişliydi.
Yetiştiriciler, beslemek üzere en hoş ve en üretken tavukları seçmeye devam ederken TSHR versiyonu da yayılmaya devam etti. Yazar Liisa Loog, “Bu versiyon günümüz ticari soylarının neredeyse tümünde var.” diyor. “Tavukların %99’u buna sahip.” Yani eğer son zamanlarda marketten tavuk aldıysanız veya fast food restoranlarından birinde tavuk yediyseniz Orta Çağ’a teşekkür edebilirsiniz çünkü bu gen versiyonuyla gelen düşürülmüş saldırganlık olmasaydı, muhtemelen o tavuk, yetiştirildiği fabrikadan önünüze gelemeyecekti.
Loog, “Geçmişteki bu değişim olmasaydı, bugün sahip olduğumuz büyük tavuk çiftliklerine sahip olabilir miydik kuşkuluyum.” diyor.
Peki Katoliklik, tavuk genlerini şekillendirmekte gerçekten bir rol oynadı mı? Geçmişte neler olup bittiğine bakan herhangi bir çalışmada olduğu gibi tam olarak ne olduğunu ortaya çıkarmak zordur –özellikle de iki şey arasındaki bağlantının, nedenselliği ispatlamadığı düşünülürse. Durumu izah eden başka bir açıklama var: O dönemlerde kentselleşme de yükseliyordu, yani birbirlerini ölümüne gagalamadan dar alanlarda yaşayabilen hayvanlar, diğerlerine nazaran tercih edilmiş olabilir.
“Bunlardan hangisinin daha önemli olduğunu söylemek zor,” diyor yazar Anders Eriksson bir basın açıklamasında, “ama büyük bir olasılıkla, bu unsurların tümünün karışımı, Avrupa’daki tavukların seçici baskınlığını ve sonuçta evrimlerini etkiledi.”
Papazlar da pek maharetliymiş…!
tavuk deyip geçmeyeceksin :)