Yeni bir Yale araştırmasına göre, 10 Amerikalıdan 7’si küresel ısınmanın gerçek olduğunu ve gerçekleştiğine inanırken her 10 kişiden 6’sı ise bu olayın hava durumunu etkilediğine inanıyor. Ancak sadece 3 kişiden 1’i etkilerini kişisel olarak hissettiklerini söylüyor. Bu tutarsızlık, Heidi Cullen’i düşündürüyor. Kar amacı gütmeyen İklim Merkezi’nin (Climate Central) baş bilim kadını Cullen, “Önemli bir konuyu ondan etkilenmediğimiz sürece önemsemiyoruz” diyor. Dokuz yıldır hem bir araştırma merkezi hem de bir basın merkezi olarak çalışan İklim Merkezi, iklim değişikliğini insanların yaşamlarının bir parçası haline getirmeye çalışan sıradışı bir kurum.
Kuruluşun en son projesi olan World Weather Attribution, şiddetli hava olaylarıyla küresel ısınma arasındaki doğrudan bağlantıları inceliyor. Cullen ve ekibi, bu tür olayları belirleyen araçlar gelişirken sonuçların çok geç ortaya çıktıklarını fark ettikten sonra bu programı hazırladılar. Cullen, ayrıca, şiddetli hava şartlarını işleyen basının, güncel olmayan bilgileri kullanmasından endişe ediyordu; Basın, iklim değişikliğine özel bir olayın neden olmadığını söylüyordu. “Şimdi yeni teknikler var” diyen Cullen, hızlı bir şekilde tarafsız cevaplar vermeye karar verdi. İklim Merkezi’nden ve dünyanın dört bir yanındaki diğer kuruluşlardan araştırmacılar, raporlarına kanıt sağlamak amacıyla iklim modellerini, yeryüzündeki gözlemleri ve bir dizi hakemli araştırma sonucunu bir araya getiriyor. Son zamanlarda Cullen’in ekibi, küresel ısınmanın ABD’de 2017 Şubat ayının diğer yıllara nazaran üç kat daha sıcak geçmesine neden olduğunu gösterdi.
Bilimi sıradan insanların yaşamına sokmak Cullen’in bir huyu. Ancak bu her zaman böyle değildi. 2002’de, Colorado Boulder’daki Ulusal Atmosfer Araştırmaları Merkezi’nde kuraklık tahminleri yaparken, Weather Channel’ın bir yapımcısı aradı. Canlı yayın için bir iklim uzmanı arıyorlardı. “An Inconvenient Truth”tan dört yıl önceydi ve birçok Amerikalı daha yeni küresel ısınmayla tanışıyordu. “Gerçekten önemli bir an gibi görünüyordu,” diyor Cullen. Bavulunu hazırladı ve Atlanta’ya gitti.
Cullen, Weather Channel’a baştan sona bir acemi olarak geldi. Bilimsel bilginin kısaca nasıl aktarılacağı konusunda, makyaj ve televizyon karakterlerinin diğer unsurları hakkında hiçbir fikri yoktu. O, yapımcılara kısa bölümler için senaryolar hazırlayacak ve onlar da aşırı karmaşık, jargon yüklü yazılarla kafalarını sallayacaklardı. “Koridorda yürürdüm ve ‘She Blinded Me with Science’ sözlerini söylemeye başlarlardı” diye anımsıyor Cullen. Sonunda, Cullen kendi haftalık şovu olan bir profesyonel oldu.
2008’de Princeton ekolojisti Stephen Pacala, İklim Merkezi’ne katılma konusunda onunla temasa geçti. İlk projesi, meteorologların yerel hava durumu ve küresel ısınma arasındaki noktaları birleştirmesini sağlayan bir programdı. Cullen, World Weather Attribution programı için başkalarının araştırmalarına ait rapor sonuçlarında olduğu gibi ilerideki raporlarda kullanılması için olabildiğince araştırma yapıyor.
Çok uzun bir süredir küresel ısınmanın korkunç gerçekleriyle içli dışı olmuş biri için Cullen, şaşırtıcı derecede iyimser görünüyor. O, bu durumu iki şeye bağlıyor. Birincisi, iyimser olmak için kanıtlanmış bir yöntem olan yavru köpekler; ülkenin en eski rehber köpek eğitim programı olan Seeing Eye için köpek eğitiyor. Şu anki görevi, Earl adında bir labrador ve golden kırmasının eğitimi. Diğerini ise şuna bağlıyor: “Olaylara uzun vadeli perspektifle bakıyorsunuz.” Bu, onun mevcut yönetimin bilim üzerine doğrudan saldırılarından kurtulmasına yardımcı oluyor. “Dört yıl uzun bir süre değil” diye ekliyor Cullen.
Hillary Rosner