Çin’in tekerlekli keşif aracı Yutu, Ay’daki Gökkuşağı Koyu’na inerek mineral araştırmalarına başladı. Chang’e 3 ile Ay’a giden Çin, böylece uzayın Batı tekelinde olmadığını ve Ay topraklarında kendisinin de söz sahibi olduğunu gösterdi.
Ay’da deniz yok, ama eski asteroit çarpmalarının izini taşıyan bazalt ovaları var ve bu ovalar Dünya’dan bakıldığında engin birer denizi andırıyor. Çin’in Chang’e 3 sondası tarafından taşınan keşif aracı Yutu (Çin mitolojisinde Ay’da yaşayan bir tavşan), Ay’daki bu bölgelerden biri olan Gökkuşağı Koyu arazisine iniş yaparak Ay kabuğunda mineral arama çalışmalarına başladı.
Uzay araştırmalarında sessiz sedasız ilerleme kaydeden Çin, gönderdiği keşif aracı Yutu ile Rusya ve ABD’den sonra Ay’a yumuşak iniş yapmayı başaran üçüncü ülke oldu. Yutu’yu taşıyan Chang’e 3 aracı, 14 Aralık 2013 Cumartesi günü Türkiye saati ile 15:11’de Ay’a indi. 2 Aralık’ta fırlatıldıktan sonra iki haftada Ay’a ulaşan Chang’e 3, otuz yedi yıl sonra gezegenimizin uydusuna inen ilk araç olarak kayıtlara geçti.
On iki dakika süren iniş sırasında Chang’e 3, Ay yüzeyine ait elli dokuz adet fotoğraf çekti. Çin Ay Programı’nın baş tasarımcısı Wu Weiren, on iki dakikalık iniş aşamasının tüm seferin en zor anı olduğunu ve bu sırada yapılacak bir hatanın aracın Ay’a çakılmasıyla sonuçlanabileceğini belirtiyor. Chang’e 1 ve 2 Ay yörüngesine girmiş ama iniş yapmamıştı. Bu anlamda Chang’e 3, Ay’a ilk yumuşak iniş denemesi olarak Çinli bilim insanlarını heyecanlandırdı.
Chang’e 3 Ay göğünü tarayarak yıldızlarla diğer gökcisimlerini gözlemleyecek ve Ay’da dolaşan Yutu’yu kontrol edecek. Ay’da atmosfer olmadığı için, Ay’a gönderilen teleskop ve kameralar gelişmiş bir yazılım kullanmadan da yıldızların net fotoğraflarını çekebiliyor. Çinli gökbilimciler bu şekilde bir yandan Ay’dan Dünya’nın resimlerini çekerken diğer yandan da yıldız gözlemleri yapmayı planlıyor. Altı tekerlekli Yutu ise dört adet kamera ve deney aygıtları takılı robot kola ek olarak, aracın karnından yere bakan özel bir radar taşıyor. Radarın yeraltına nüfuz eden sinyalleri toprak altındaki katmanların mineral haritasının çıkarılmasında kullanılacak. Ay’da yalnızca pasif gözlemlerle yetinmeyecek olan Yutu, aynı zamanda mekanik bacaklarıyla Ay toprağını (regolit) 30 metreye kadar kazarak mineral örnekleri alacak.
Çin 40 yıl sonra neden Ay’a gitti?
ABD 1969 yılında Ay’a insan gönderdi ve Amerikalı astronotlar 1972’ye kadar Ay cipleriyle uydumuzun gri yüzeyinde dolaştı. Bütün bunlar düşünüldüğünde, Çin’in gönderdiği küçük tekerlekli araştırma aracı göze önemsiz bir detay gibi görünebilir, ama görünüşe aldanmamak gerek.
Öncelikle Yutu ABD’nin 2003’te Mars’a gönderdiği Spirit ve Opportunity araçlarına benzer bir teknoloji kullanıyor. Bu da Çin’in uzay teknolojileri alanında ABD’nin pek de gerisinde olmadığını gösteriyor. Çinlilerin ihtiyacı olan en önemli şey tecrübe edinmek ve Yutu ile buna odaklanmış bulunuyorlar.
İkinci olarak, ABD’nin 1972’den beri Ay yüzeyinde araştırma yapmadığını hatırlamak gerekiyor. Bu bağlamda NASA’nın görkemli günleri geride kalmış görünüyor: Global ekonomik krizin bir neticesi olarak hem bütçe kesintisi yaşayan hem de sürekli iptal edilen araştırma projeleriyle vizyon sıkıntısı çeken NASA yönetimi, Ay yolculuğu konusunda sürekli gecikiyor. Çin birkaç yıl daha sürecek bu duraklamayı kendi atılımlarıyla değerlendirmek istiyor. Nitekim Amerikalı TV spikerleri biraz da bu durumun tetiklediği milliyetçi duygularla Çin’in “küçük” araştırma aracıyla dalga geçiyorlar (Fox News TV kanalının ‘Does‘China’s moon landing matter?’ başlıklı talk show’u bu tutuma güzel bir örnek). Oysa Çin, Amerikalıların hayalini kurduğu ama uzun yıllar boyunca ulaşamayacakları bir hedefe göz dikmiş durumda: Ay madenlerinden yararlanmak amacıyla Ay’da üs kurmak. Atmosfer, su, hayat ve kayda değer ağır metal olmayan Ay’daki doğal kaynaklardan (?) istifade etmek ilk bakışta kulağa şaşırtıcı gelebilir. Oysa Ay, Dünya ekonomisinin geleceği için önemli kaynaklara sahip. Bunlar arasında alüminyum, kalsiyum, silikon ve Ay kayalarının gözeneklerine sıkışmış olarak oksijen bulunuyor. Bu elementler Ay’da üs kurmak için gereken kaynaklar.
Ay’da üs kurmaya ne gerek var?
Bunun nedeni yine Ay’la ilgisi yokmuş gibi görünen bir konu: Asteroit madenciliği. Bilim insanları uzun zamandır asteroitlerden maden çıkarmayı ciddi bir seçenek olarak değerlendiriyorlar, çünkü Dünya’nın madenleri ile doğal kaynakları hızla tükeniyor. Bir örnek verecek olursak, BBC’nin hazırladığı Stock Check infografiğine göre, ilaç ve akü üretiminde kullanılan antimon elementi Dünya’da 8 yıl içinde tükenecek. Gümüşün 20, bakırın 30 ve titanyumun 45 yıllık ömrü kaldı. Yapılan hesaplamalar, devrimsel nanoteknoloji yaygınlaşana kadar bu madenleri asteroitlerden çıkarmanın çok daha ucuza geleceğini gösteriyor. Ağır sanayideki bu açığı doldurmak için kurulan Planetary Resources şirketi, Dünya’da tükenen madenleri önümüzdeki 20 yılda Asteroit Kuşağı’ndaki asteroitlerden çıkarmaya başlayacak. Şirketin vizyoner destekçileri arasında ünlü film yönetmeni James Cameron ve Google CEO’su Larry Page de yer alıyor. Planetary Resources şirketi maliyetleri düşürmek amacıyla önce asteroitleri Dünya–Ay sistemine getirecek. Ardından asteroitlerin yanlışlıkla Dünya’ya çarpmasını önlemek için bunları Ay yörüngesine park edecek. Sonuçta, Ay yörüngesindeki madencilik operasyonlarını yürütmek üzere Ay’da bir üs kurmak gerekecek. Ay’da bulunan mineraller öncelikle bu üssü inşa etmekte ve lojistik olarak desteklemekte kullanılacak. İkinci olarak Ay’da Helyum 3 var: Helyum 3, geleceğin radyasyona yol açmayan temiz füzyon reaktörlerinde kullanılması düşünülen bir nükleer yakıt. Ancak, Helyum 3 izotopu, Dünya’da eser miktarda bulunuyor ve bu nedenle Helyum 3 için başka yerlere bakmak gerekiyor. Teorik olarak Ay kayalarından Helyum 3 çıkarmak mümkün. Ay’daki Helyum 3 kaynaklarıyla ilgilendiğini defalarca dile getiren Çin, Yutu keşif aracını biraz da bu yüzden gönderdi. Yutu Çin’in Ay’da maden aramak ve maden çıkarmak için gereken teknolojileri geliştirmesini sağlayacak. ”