Evren’in en hızlı yıldızı, Samanyolu’nun merkezi itibari ile saatte 1 milyon 600 bin kilometre hızla hareket ediyor. Utah Üniversitesi araştırmacıları, hiper hızlı LAMOST-HVS1 yıldızını inceleyerek galaksileri bir arada tutan karanlık madde ve kara delikler hakkında bilgi topluyor. Hiper hızlı yıldızlar, Evren’deki eksik kütleyi tamamlayan görünmez karanlık madde ve galaksilerin merkezindeki süper kütleli kara deliklere yönelik önemli ipuçları sağlıyor.
NASA sapan etkisi olarak da adlandırılan bu olguyu Mars, Jüpiter ve Satürn gibi gezegenlere uzay sondaları göndermekte kullanıyor. Venüs ve Dünya’nın çevresinde birkaç tur atan araştırma uyduları, saatte 70 bin kilometre hıza ulaşıyor. Hiper hızlı yıldızlar genellikle önceden çift ya da üçlü yıldız sistemi oluşturan ancak, Samanyolu Galaksisi’nin merkezindeki kara deliğe çok yaklaştığı için eşinden kopan serseri güneşler olarak tanımlanıyor. Kara deliğin çevresinde dar bir yörüngede yüksek hızlarda dönen yıldızlardan biri kara deliğe düşüyor, diğeri ise merkezkaç kuvvetinin etkisiyle uzayın derinliklerine savruluyor.
Serseri kurşun
Astronomlar uzayda inanılmaz hızlarda yol alan bu tür 20 yıldız keşfettiler. Yazıya konu olan LAMOST-HVS1 yıldızı ise içlerinde Dünya’ya en yakın olanı. LAMOSTHVS1 diğerleri arasında parlaklık açısından ikinci sırada geliyor ve bugüne kadar bulunan en büyük hiper hızlı yıldızlar arasında yer alıyor. Süpernova olarak patlayan yıldızların kalıntısı olan nötron yıldızları da benzer bir etkiyle uzaya serseri kurşun gibi savruluyor: Süpernova örneğinde, büyük kütlesi ve geniş çapıyla kendi etrafında yavaş dönen bir yıldız patlayarak dış katmanlarını uzaya saçıyor. Bu süreçte milyonlarca kilometre çapındaki yıldız hızla küçülüyor ve yıldızın açısal momentumu sadece 20 km genişliğindeki küçük nötron yıldızı kalıntısına aktarılıyor. Bu da nötron yıldızının kendi etrafında saniyede yüzlerce kez dönen bir atarcaya (pulsar) dönüşmesine yol açıyor. Sapan etkisi aynı zamanda, nötron yıldızlarının yüksek hızlarda uzaya savrulmasına neden oluyor.
Her ne kadar bilgisayar modelleri süpernova artığı nötron yıldızlarının maksimum hızını saniyede 1000 km olarak verse de pratikte Evren’de çok az sayıda nötron yıldızının bu hızlara ulaşması bekleniyor. Hiper hızlı yıldızlar ise süper kütleli kara delikler tarafından galaksiler arası uzaya sapan taşı gibi fırlatılıyor. Nötron yıldızlarından çok daha büyük ve parlak olan hiper hızlı yıldızlar, Dünya’dan kolayca görülebiliyor ve astronomlara kara deliklerle ilgili dolaylı bilgi sağlıyor.
Ya karanlık madde?
Fizik ve astronomi alanında çalışmalarını sürdüren Doç. Dr. Zheng Zheng, hiper hızlı yıldızların karanlık maddeyle ilişkisini şöyle açıklıyor: “Hiper hızlı yıldızlar bize galaksimiz hakkında çok şey anlatıyor. Özellikle de galaksinin merkezi ve galaksiyi kuşatan karanlık madde halesi hakkında. Karanlık madde halesini göremiyoruz ama halenin kütleçekimi yıldızları etkiliyor. Yıldızın rotası ve hızı, galaksimizin farklı bölgelerinden etkileniyor ve biz de bunları inceleyerek bilgi ediniyoruz.”
Zheng ve meslektaşları yeni hiper hızlı yıldızı Çin’deki Xinglong Gözlem İstasyonu’nda bulunan Geniş Gök Alanı Çoklu Gökcismi Fiber Tayfölçüm Teleskopu’nu kullanarak keşfettiler. 4 metrelik açıklığıyla 4000 fiber optik kablo içeren LAMOST, aynı anda binlerce yıldızdan gelen ışığın tayf analizini yapabiliyor. LAMOST böylece yıldızların hızı, sıcaklığı, parlaklığı ve büyüklüğünü ölçüyor.
LAMOST’un temel amacı Samanyolu’ndaki yıldızların dağılımını inceleyerek galaksinin yapısının detaylarını ortaya koymak. Örneğin LAMOST-HVS1, Güneş Sistemi’ne göre saatte 2 milyon 200 bin km hızda hareket ediyor. Ancak, bu yıldız Samanyolu’nun çevresinde saatte 1 milyon 600 bin km hızla yol alıyor. Her ne kadar bugüne kadar keşfedilen en yakın hiper hızlı yıldız olsa da LAMOST-HVS1 aslında Dünya’dan 42 bin ışık yılı uzakta yer alıyor. Hiper hızlı yıldızların en büyük avantajı, serseri nötron yıldızlarının tersine nereden geldiklerinin belli olması. Böylece bu yıldızları kara delikler, galaksiler ve karanlık maddeyle ilişkilendirmek mümkün oluyor.
Utah Üniversitesi’nden Ben Bromley hiper hızlı yıldızların astronomlar için neden önemli olduğunu esprili bir şekilde anlatıyor: “Çayırda otlayan bir inek sürüsüne bakarken içlerinden biri aniden saatte 100 km hızla koşmaya başlasaydı bunun önemli olduğunu düşünürdünüz. Ama hiper hızlı yıldızlarla ilgili en büyük gizemlerden biri nereden geldikleridir. Bunun sorumlusunun galaksimizin merkezindeki süper kütleli kara delik olduğunu düşünüyoruz.”
Yeni keşfedilen hiper hızlı yıldız Güneş’ten 4 kat sıcak (yüzey sıcaklığı 24 bin derece) ve 3400 kat daha parlak. Ancak bu kadar büyük, sıcak ve parlak bir yıldız çekirdeğindeki nükleer yakıtı kısa sürede tüketeceği için aynı zamanda çok genç olmak zorunda. Nitekim Güneş 4,6 milyar yıl önce oluştu, fakat LAMOST-HVS1 sadece 32 milyon yıl yaşında ve kısa ömrünü süpernova olarak tamamlayacak.
Samanyolu’nun gerçek çapı
İçinde yaşadığımız Samanyolu Galaksisi’nin görünen çapı, yani yıldız ışığına bakarak ölçülen çapı yaklaşık 100 bin ışık yılı. Oysa astrofizikçiler görünmez karanlık madde halesini işin içine kattıkları zaman, Samanyolu’nun çapını 1 milyon ışık yılı olarak hesaplıyorlar. Samanyolu’na en yakın galaksi olan Andromeda ile Dünya arasında 2 milyon 200 bin ışık yılı mesafe olduğu düşünülürse bu önemli bir fark. Aynı zamanda karanlık maddenin galaksileri kuşatarak onlara nasıl şekil verdiğinin de önemli bir göstergesi. Astronomlar bütün galaksilerin birer karanlık madde halesiyle kuşatıldığını düşünüyor. Normal madde evrenin yüzde 5’ini, karanlık madde yüzde 27’sini ve karanlık enerji de yüzde 68’ni meydana getiriyor. Evren aslında karanlık maddeden oluşan görünmez bir tür örümcek ağıyla kaplı bulunuyor. Işık yayan parlak yıldızlarıyla galaksiler bu ağın üzerinde boncuk gibi diziliyor.
Galaksilerin motoru kara delikler
Bundan 10 milyar yıl önce karanlık madde ağının ipliklerinin düğümlediği bölgelerde, yani karanlık madde yoğunluğunun arttığı noktalarda binlerce galaksi oluşturacak kadar büyük kütleli gaz ve toz bulutları toplanmaya başladı. Bunlar zamanla çökerek süper galaksi kümelerini oluşturdu. Evren’de karanlık madde olmasaydı insan vücudunu, süper kütleli kara delikleri, gezegen ve yıldızları meydana getiren normal madde (hidrojen ve helyum) asla galaksiler halinde toplanmayacaktı. Evren’de galaksiler, yıldızlar, gezegenler ve nihayet hayatın oluşmasını karanlık maddeye borçluyuz.
Peki galaksinin merkezindeki süper kütleli kara deliğin hiper hızlı bir yıldızı Dünya’ya savurma şansı var mı? Örneğin hiper hızlı serseri bir nötron yıldızı aniden Güneş Sistemi’ne girip güçlü yerçekimi ile Dünya’yı içine çekerek yok edebilir mi? Zheng bunun dikkate alınamayacak kadar düşük bir ihtimal olduğunu söylüyor. Öncelikle astrofizikçiler, kara deliklerin yıldızları nadiren uzaya savurduğunu hatırlatıyor. Her 100 bin yılda yalnızca bir yıldız sapan taşı gibi uzaya fırlıyor. İkincisi, serseri yıldızlar genellikle Samanyolu diskinin üstünden veya altından belirli bir açıyla uzayın derinliklerine savrularak galaksiden kopuyorlar.
Güneş sistemine hiper hızlı bir yıldız girseydi, bu yıldızın gezegenleri yutma olasılığı düşük olurdu. Yüksek hızlı yıldız, ortalama bir güneş sisteminin gezegen diski 10 milyar km çapında olduğu için gezegenlerin pek yakınından geçmez ya da gezegenleri kendine çekmeye vakit bulamazdı. Bu tür serseri yıldızların en büyük tehlikesi, gezegenleri yörüngesinden çıkarmak ve Güneş’e veya uzayın derinliklerine savrulmalarına yol açmak olurdu. Her ne kadar serseri yıldızlar Dünya için bir tehlike oluşturmasa da astronomların galaksinin gelişim sürecini daha iyi anlamasını sağlıyor.