Cinsiyet Eşitliği Arttığında, Bilimsel ve Teknik Alanlardaki Kadın Sayısı Azalıyor

0
Artist Tjaasa Gusfors poses next to her Jesus Christ ice statue outside the 'Tomaskyrkan' church in Vasteras, west of Stockholm, January 30, 2011. The ice block weighs 3 tonnes and was transported from Jukkasjarvi in northern Sweden to Vasteras. REUTERS/Scanpix/Peter Arwidi (SWEDEN - Tags: RELIGION SOCIETY) NO COMMERCIAL OR BOOK SALES. THIS IMAGE HAS BEEN SUPPLIED BY A THIRD PARTY. IT IS DISTRIBUTED, EXACTLY AS RECEIVED BY REUTERS, AS A SERVICE TO CLIENTS. SWEDEN OUT. NO COMMERCIAL OR EDITORIAL SALES IN SWEDEN - GM1E71V003Z01

Yapılan yeni bir çalışmada, tuhaf bir ikilem araştırılıyor: Kadınların desteklendiği ülkelerde, kadınların matematik ve fen ile ilgili meslekleri seçme ihtimali azalıyor.

Sanatçı Tjaasa Gusfors, 2011 yılında Stokholm’ün yakınındaki İsa heykelinin yanında poz veriyor. 

Rakamlar her ne kadar yükseliyor olsa da, Birleşik Devletler’deki AP Bilgisayar Bilimi sınavına giren tüm öğrencilerin sadece yüzde 27’si kızlardan oluşuyor. Cinsiyet aralığı, buradan itibaren daha da kötü hale geliyor: Amerika’daki bilgisayar bilimi diplomalarının sadece yüzde 18’i kadınlara gidiyor. Bu olay, üniversitelerdeki pek çok erkek öğrencinin kendilerini gururla “erkek feministler” şeklinde tanımladığı ve kızlara ise, istedikleri her şey olabileceklerinin öğretildiği Birleşik Devletler’de gerçekleşiyor.

Bu arada Cezayir’de, üniversitelerin fen, teknoloji, mühendislik ve matematik (veya bilindiği şekliyle BTMM) alanlarından mezun olanların yüzde 41’i kadın. Burada, kadınlara yaygın şekilde istihdam ayrımcılığı uygulanıyor ve kadınlar sık sık, kendilerine kötü davranan kocalarından özür dilemeye zorlanıyorlar.

Birkaç yıl önce yayınlanan bir rapora göre; yalnızca Ürdün, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki erkekler, matematik problemleri üzerinde çalışırken kızlara kıyasla önemli miktarda rahatsızlık duyuyordu. Ankete katılan diğer tüm ülkelerde, kızların matematik problemi çözerken kendilerini çaresiz durumda hissetmeleri daha muhtemeldi.

Peki, geleneksel olarak daha fazla cinsiyet eşitsizliğinin olduğu ülkelerde, cinsiyet bakımından kendilerinden daha ileride olan ülkelere kıyasla, fen ve teknoloji alanında genelde daha fazla kadının bulunması ne ile açıklanabilir?

Ülkelerin, kadın BTTM mezunlarının sayısına ve Küresel Cinsiyet Aralığı’na (y ekseni) dayalı olarak dağılım şekli. (Küresel Cinsiyet Aralığı, kadınlar için fırsat miktarını gösteren bir ölçüttür.) (Psychological Science)

Leeds Beckett Üniversitesi’nde çalışan psikolog Gijsbert Stoet ile Missouri Üniversitesi’nde çalışan psikolog David Geary tarafından yazılan ve Psychological Science bülteninde yayınlanan bir teze göre bu durum, daha yüksek cinsiyet eşitsizliğinin bulunduğu ülkelerde yaşayan kadınların, ekonomik özgürlüğe giden en belirgin ve en muhtemel yolu aramasıyla ilgili olabilir. Bu yol da sıklıkla BTTM mesleklerine çıkıyor.

Mesele, kızların BTTM mesleklerine eğilimli olması gibi görünmüyor. Stoet ve Geary, 67 ülke ve bölgedeki test sonuçlarına bakarak, kızların çoğu ülkede fen alanında erkekler kadar iyi olduğunu veya onlardan daha iyi olduğunu; ve neredeyse bütün ülkelerde, üniversite seviyesindeki fen ve matematik derslerine kaydoldukları zaman bu derslerde kabiliyet gösterdiklerini bulmuşlar.

Fakat neredeyse bütün ülkelerde (Romanya ve Lübnan hariç hepsinde), göreceli yetenekler söz konusu olduğunda erkeklerin en iyi olduğu alan fen, kızların en iyi olduğu alan ise dil dersiydi. (Yani, ortalama bir kız, fen dersinde ortalama bir erkek kadar iyi olsa bile, yine de o kızın dil dersinde çok daha iyi olması muhtemeldi.) Bütün ülkelerde, kızların yüzde 24’ünün en sevdikleri alan fen, yüzde 25’inin yetenekli olduğu alan matematik ve yüzde 51’inin öne çıktığı alan da dildi. Erkekler için yüzdelik oranlar; fen için yüzde 38, matematik için 42 ve dil için 20’ydi. Ayrıca, Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Cinsiyet Aralığı Endeksi ile ölçüldüğü üzere, bir ülkede ne kadar cinsiyet eşitliği varsa, en sevdikleri alanın fen olduğunu söyleyen erkekler ve kızlar arasındaki boşluk da o kadar fazlaydı. (Cinsiyet bakımından en eşit olan ülkeler, isimlerini duyduğunuz İsveç, Finlandiya ve İzlanda gibi tipik karlı ütopyalar. Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri ise, Küresel Cinsiyet Aralığı Endeksi’ne göre eşitliğin en az olduğu ülkeler arasında.)

Geary, dil alanındaki boşluğun, en azından kısmen, kızların temel dil becelerindeki üstünlükleriyle ve genelde okumaya karşı ilgilerinin daha fazla olmasıyla ilgili olduğunu; kızların daha fazla okuduğunu ve bu yüzden daha fazla alıştırma yaptığını söylüyor.

Dahası, fen, mühendislik veya matematik gibi alanlarda en fazla üniversite mezunu kadının bulunduğu ülkeler, aynı zamanda cinsiyet eşitliğinin en az olduğu ülkeler arasındaydı. Yazarlar bunun sebebinin, kadınları destekleyen ülkelerin, onları ayrıca en fazla keyif alacakları ve en iyi oldukları iş hayatını seçmek üzere dolaylı şekilde desteklemesi olduğunu zannediyor.

“En yüksek cinsiyet eşitliğine sahip olan ülkeler, yüksek seviyeli sosyal güvenlik ile birlikte refah devleti olma eğilimi gösteriyorlar” diye yazıyor araştırmacılar. Bu arada, cinsiyet eşitliğinin daha az olduğu ülkeler de, örneğin işsiz kalan insanlar için daha düşük sosyal destek verme eğilimi gösteriyorlar. Bu sebeple araştırmacılar, bu ülkelerdeki kızların, BTTM mesleklerini seçmeye daha eğilimli olabileceklerini, çünkü bunların, ressamlık veya yazarlık gibi mesleklere göre daha güvenilir bir ekonomik gelecek sunduğunu öne sürüyorlar.

Çalışmanın yazarları, her ülkenin “genel yaşam memnuniyeti” (ekonomik fırsat ve sıkıntı ölçütü) değerine baktıkları zaman, cinsiyet bakımından eşit olan ülkelerde yaşamdan daha fazla memnuniyet duyulduğunu bulmuşlar. Yaşam memnuniyeti sıralaması, cinsiyet eşitliği ve kadınların BTTM‘ye katılması arasındaki farklılığın yüzde 35’ini açıklıyormuş. Bu ilişki, ekonomik olarak daha gelişmiş yerlerdeki cinsiyetlerin, çalışma alanı bakımından aslında daha fazla ayrıldığını gösteren önceki araştırmayı hatırlatıyor.

Bu araştırmanın sonucu; ne özellikle feminist, ne de özellikle üzücü bir şey. Çünkü bu durum; cinsiyet eşitliğinin, bilimin peşinden gitmek isteyen kızların hevesini kırdığı anlamına gelmiyor. Eğer ilgi duymuyorlarsa, cinsiyet eşitliğinin ilgi duymamalarına olanak sağladığı anlamına geliyor.

Bulgular muhtemelen tartışmalı gibi görünecek çünkü erkeklerin ve kadınların doğuştan gelen farklı yeteneklere sahip olduğu fikri, bazılarınca BTTM alanlarında daha fazla kadın olmasını sağlamaya çalışmamızı unutmamız gerektiğini iddia etmek için sık sık bahane olarak kullanılıyor. Fakat, çalışmaya katılmamış olan Wisconsin Üniversitesi’nin cinsiyet çalışmaları profesörü Janet Shibley Hyde, burada meydana gelen şeyin farklı olduğunu söylüyor.

“Bazıları, BTTM cinsiyet aralığının, kızların fenden anlamaması sebebiyle değil, onların sözel yeteneklerine dayalı olarak diğer alternatiflerinin olması sebebiyle meydana geldiğini söylüyor. Zengin uluslarda, bu kişilerin bu alternatiflerin peşinden gitme özgürlükleri var ve daha az ücret aldıkları için fazla endişelenmiyorlar.”

Bunun yerine, eğer bu araştırma dizisi tekrarlanırsa, Batılı kadınların BTTM alanlarına daha fazla girdiğini görmek isteyen insanlar için faydalı çıkarımlar içerebilir. Yine de bu çalışmada, fen veya matematikte sivrilmiş olan kızların oranı, BTTM diplomasıyla mezun olan kadınların sayısından daha büyüktü. Bu durum, en özgürlükçü toplumlarda bile, en iyi oldukları alanlar bile olsa, kadınları fen ve bilimden uzaklaştıran bir şeylerin olduğu anlamına geliyor. BTTM‘de kadınları destekleyen insanlar, evvela gayretlerini BTTM yıldızı olmak isteyenlere yoğunlaştırabilirler.

Kaldı ki, ekonomik olarak güvende olduğunu ve erkeklerle eşit koşullarda olduğunu düşünen bazı kadınlar, çalışma ekonomistlerinin önerisi ne olursa olsun, her zaman kendi tutkularının peşinden gideceklerdir. Üstelik tutku duydukları bu şeyler, her zaman bilimle ilgili olmayabilir.

 

 

 

 

The Atlantic

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz