Hâlâ hayatta olmanızı açıklayabilen iki sebep varsa ve bu sebeplerden biri, son buzul çağını bir buz tabakasıyla örtülmüş bir mağarada geçirmiş olmanız; diğeri de son birkaç on bin yılda kıtalar arasında ‘hızlı’ bir yolculuk yapmış olmanızsa, çetin bir ceviz olduğunuzu bilirsiniz.
Fakat bunlar, yeni keşfedilen Haplocampa wagnelli türüne ait en muhtemel iki hikaye. Söz konusu canlı, geçen yıl Kanada’daki Vancouver Adası’nda yer alan bir kalker mağarasında bulundu.
Hayvanın pek görülecek bir tarafı yok; yaklaşık 5 milimetre uzunluğunda, orta boyutlu antenlere, altı tane bacağa sahip ve neredeyse yarı şeffafmış gibi tamamen beyaz.
Bu eleman küçük bir böcek gibi görünse de, teknik olarak başka bir altı ayaklı canlı grubuna, çatal kuyruklular takımına ait.
Ayrıca aşina olmayan insanlar için, bahçedeki herhangi bir taşın altında bulunan, herhangi ufak bir çatal kuyruklu gibi bile görünebilir.
This #NewSpecies of #dipluran from the island of #Vancouver (Canada) has either spent the Last Glacial Maximum period in caves deep below a sheet of ice or has travelled transcontinentally.
See: https://t.co/nFUEsDH8UB @Eurekalert@UAHes #Diplura #Biodiversity #Taxonomy #Zoology pic.twitter.com/YteGUEGOr2
— Subterranean Biology (@subtbiol) February 5, 2019
Fakat araştırmacılar, bu canlıları ilginç bir yerde bulmuşlar; bu çatal kuyruklu, şimdiye kadar en kuzeyde bulunan kolonilerden birini temsil ediyor.
Araştırmacılardan biri olan ve İspanya’daki Alcalá Üniversitesi’nde çalışan Alberto Sendra, Canadian Press haber ajansıyla yaptığı bir söyleşide, “Bu çok şaşırtıcı bir tür, çünkü oldukça uzun bir zamandır, mağalardaki toprağın altında yaşıyor gibi görünüyor” diyor.
“Bu durum, onların buzul dönemde hayatta kalabildiğini gösteriyor. Ayrıca bu epey olağanüstü bir şey, çünkü bu kadar kuzeyde yer alan toprakaltı bölgelerde yaşadığı bilinen hiçbir tür yok.”
Çatal kuyrukluların mağalarda yaşayan pek çok üyesi, çok uzun vücutlara ve uzantılara sahip; bunlara, antenler ve kuyruklar da dahil. Ancak H. wagnelli de bir mağarada bulunmuş olmasına karşın, yalnızca biraz daha uzun olan bir anteni ve daha kalın bir vücudu var.
Bu durum, tamamen mağaralarda yaşamak üzere uyum sağlamamış olan bir vücut şekline işaret ediyor. Fakat bu ilginç ebatlar, araştırmacıların dünya çapında da benzer canlılar bulmasına yardımcı olmuş.
Takım, Haplocampa‘nın dört tane daha akrabası olduğuna dikkat çekiyor; bunlardan ikisi Japonya’da, biri Sibirya’da ve diğeri de Kuzey Amerika’da yaşıyormuş.
Araştırmacılar yeni tezlerinde şöyle açıklamışlar: “Bu dört cinsin hepsi, Asya’nın doğusunda ve Kuzey Amerika’da, kuzey Pasifik Okyanusu’nun her iki tarafında bulunabilir. Bu durum, Bering Kara Köprüsü boyunca gerçekleşen dağılım olaylarını akla getiriyor.”
Söz konusu kara köprüsü, yaklaşık 11.000 yıl önce yükselen denizlerin altında kalmış ve araştırmacıları da heyecanlandıran şey buymuş. Son Buzul Maksimum dönemi, yaklaşık 26.500 yıl önceydi. Araştırmacıların H. wagnelli‘yi gizlenirken bulduğu nokta, yüzlerce yıldır buzla kaplı olabilirdi.
Sendra şöyle ekliyor: “Orada nasıl hayatta kalabildiler? Bu durum, gelecekte kimsenin bakmadığı diğer yerlerde başka türlerin aranması olasılığı sunuyor.”
O halde, ya H. wagnelli, Son Buzul Maksimum dönemini üzerinde bir buzul katmanıyla geçirdi; ya da bu türün ataları, yakın zaman önce devasa bir kara köprüsünden geçti ve köprü ortadan kayboldu.
Bu hikayelerin hangisinin, böceğin tuhaf konumunu açıkladığını henüz bilmiyoruz. Fakat emin olduğumuz bir şey varsa, o da bu mütevazi canlının söyleyecek daha çok sırrının olduğu.
Araştırma, Subterranean Biology bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert