CHRISTOPHER ROWLAND
Pfizer bünyesinde çalışan bir araştırma takımı, 2015 yılında şaşırtıcı bir buluş gerçekleştirmiş: Şirketin eklem ilhitabına yönelik meşhur terapisi ve aynı zamanda güçlü bir antienfelemetuvar ilacı olan Enbrel’in, Alzheimer hastalığı tehlikesini yüzde 64 oranında azalttığı ortaya çıkmış.
Söz konusu sonuçlar, yüz binlerce sigorta tazminatı talebi üzerinde yapılan bir analizden elde edilmiş. İlacın, masraflı bir klinik tedavinin gerektiği insanlarda gerçekten de böyle bir etkisinin olduğunu doğrulayan Pfizer, birkaç yıl süren şirket içi tartışmadan sonra, kendisinin de onayladığı üzere daha fazla araştırma yapılmamasına karar vermiş ve bu verileri halka açmamayı tercih etmiş.
The Washington Post gazetesinin ele geçirdiği şirket içi bir belgeye göre; şirketin iltihap ve imünoloji bölümünde çalışan araştırmacılar, bahsi geçen verilerin içerisinde bulunan bu sinyalin gerçek olup olmadığının görülmesi amacıyla, binlerce hasta üzerinde 80 milyon dolar tutacağını tahmin ettikleri klinik bir deney yapması için Pfizer’a baskı yapmış.
2018 yılının Şubat ayında, şirket içindeki bir Pfizer heyetinin incelemesi için hazırlanmış bir PowerPoint slayt gösterisinde yer alan belgede şöyle yazıyor: “Enbrel, Alzheimer hastalığını güvenli bir şekilde önleyebilir, tedavi edebilir ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatabilir.”
The Post gazetesine konuşan şirket; şirket içinde yapılan ve üç yıl süren incelemeler esnasında, Enbrel’in Alzheimer’ı önleme konusunda umut vermediğine, çünkü ilacın doğrudan beyin dokusuna ulaşmadığına karar verildiğini söylüyor.
Klinik denemenin başarı olasılığının düşük olduğuna inanılmış. Şirketin dışında yayınlanmak üzere hazırlanan istatistiksel bulguların bir özeti de, “katı bilimsel standartları” karşılamamış.
Şirket sözcüsü Ed Harnaga, ilerlemeye karşı belirleyici olan etmenin bilim olduğunu söylüyor.
Aynı şekilde Pfizer, sonuçlar hakkındaki kuşkuları sebebiyle verilerin yayınlanmasına karşı çıkıyor. Şirket, bu bilgilerin yayınlanmasının, dışarıdaki bilim insanlarını yanlış bir yola götürebileceğini söylüyor.
Pfizer’ın daha önce ortaya çıkmamış olan bu ihtiyatlı davranışları, dünyanın en büyük ilaç şirketlerinin birinin içerisinde, Alzheimer tedavisine dair arayışların boşa çıkmasına yönelik ender bulunur bir pencere olma niteliği taşıyor.
Araştırmalara milyarlar harcanmasına rağmen Alzheimer, etkili bir önlem veya tedavisi bulunmayan, inatçı ve yaygın bir hastalık olmaya devam ediyor.
Şirket dışındaki bazı bilim insanları, Enbrel’ın Alzheimer önleme konusundaki potansiyeli üzerinde çalışmanın bilimsel bir çıkmaz olduğunu değerlendiren Pfizer’a katılmıyor. Bunun yerine; ilacın, bu hastalıkla mücadele ve algısal zayıflamayı başlangıç aşamalarında yavaşlatma bakımından önemli ipuçları taşıyabileceğini söylüyorlar.
Pfizer bu verileri, önde gelen en az bir bilim insanıyla özel olarak paylaşmış fakat The Post gazetesinin temasa geçtiği şirket dışı araştırmacılar, Pfizer’ın en azından verilerini yayınlatması ve söz konusu bulguları, araştırmacılar için açık olarak sunması gerektiğine inanıyorlar.
Harvard Tıp Fakültesi ve Massachusetts Hastanesi’nde önde gelen bir Alzheimer araştırmacısı olan profesör Rudolph E. Tanzi, “Tabii ki yapmaları lazım. Neden yapmasınlar ki?” diyor.
Johns Hopkins’de yardımcı tıp profesörü olan ve iltihabın Alzheimer’a nasıl katkı yaptığı üzerinde çalışan Keenan Walker, “Verilerin yayınlanması, bilimsel camianın faydasına olacaktır” diyor.
“Veriler ister olumlu, ister olumsuz olsun; bize daha çok bilgi sunarak, bilgili kararlar vermemizi sağlar.”
İlaçların yeni, muhtemel kullanım alanları konusunda yapılan şirket içi tartışmalar, ilaç şirketlerinde yaygın bir durum. Bu vakada Pfizer’ın müzakereleri, (nihayetinde hissedarlara karşı sorumlu olan) endüstri yöneticilerinin verdiği kararların, şirketlerin toplantı salonlarının epey ötesinde nasıl etki sahibi olduğunu gösteriyor.
Pfizer, Enbrel müzakereleri geçtiğimiz yılın başlarında sona ererken, Alzheimer araştırmasından da çekiliyordu. 2018 yılının Ocak ayında, Alzheimer tedavilerinin keşfedildiği nöroloji bölümünü kapatacağını ve 300 çalışanını işten çıkaracağını duyurmuştu.
Bu arada Enbrel da ömrünün sonuna geldi. Genel rekabetin ortaya çıkmasıyla birlikte kârlar azalıyor ve Enbrel ile bu sınıftaki diğer ilaçlara yönelik ileri araştırmaları kapsayan mali teşvikler de kısılıyor.
İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nde biyolojik psikiyatri profesörü olan ve 2015 yılında 41 hasta üzerinde gerçekleştirilip sonuç alınamayan ayrı bir Alzheimer deneyinde, Enbrel araştırması için Pfizer’dan destek alan Clive Holmes, “Bütün bu şeyden yıldım ben” diyor.
Kendisi, Pfizer ve diğer şirketlerin ileri araştırmalar için fazla yatırım yapmak istemediğini çünkü genel rekabetin, kendi pazarlarını sarsmasını istemediklerini söylüyor.
Holmes, Enbrel’ın genel sürümlerinin çıkmasını kastederek, “Biri çıkıp, ‘Bakın, ben de bu ilaçtan yaptım’ diyebilir?” diyor. “Bence bütün mesele bu.”
Enbrel’ın yaşam döngüsü
Eleştirmenlerin, Pfizer’ı klinik Alzheimer deneylerine yatırım yapmaktan vazgeçirdiğini söylediği daha kapsamlı piyasa güçleri, Enbrel’ın “yaşam döngüsünden” kaynaklanıyor. Bu yaşam döngüsü; bir marka imalatçısının bir ilaçtan tekel biçimde kâr elde ettiği, 20 yıllık bir patent ayrıcalığı dönemi.
Endüstri standartlarında Enbrel, FDA’nın 1998 yılında eklem iltihabı için onayladığı, enjekte edilebilen ve nispeten eski olan biyolojik bir ilaç. İlaç ayrıca, sedef hastalığı tedavisinde kullanılmak üzere de onaylanmış.
Pfizer, 2009 yılında ilaç üreticisi Wyeth’i aldığı zaman, bunu uluslararası şekilde pazarlama hakkı kazanmış. Ancak 2018 yılında Pfizer’a 2.1 milyon ABD doları kazandıran Enbrel, şimdilerde genel rekabet ile karşı karşıya.
İlaç şirketleri, bir ilacın sadece tek molekülünde değişiklik yaparak veya ilacı vücuda uygulama yöntemini değiştirerek patent ömrünü uzattıkları (ve yeni kârlar kazandıkları) için sık sık eleştiriliyor.
Ancak Drexel Üniversitesi’nde hukuk ve sağlık yönetimi profesörü olan Robert I. Field, bir şirketin bir ilacı tamamen farklı bir hastalıkta kullanmak üzere düzenleme onayı almasının, şirket için “ağır yük” olduğunu söylüyor.
“Bizim patent kanunlarımız, uygun teşvikler sağlamıyor” diyor Field. Erken Alzheimer için ilaç terapisi, “Amerikalı hastalar için bir hızır gibi olurdu. Bu yüzden tedavilerin geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla, ülke olarak yapabileceğimiz her şeyi yapmalıyız. Kaçan bir fırsat olabilir.”
Enbrel’ın yaşam döngüsü sona ererken Pfizer, Enbrel’dan farklı biçimde işleyen yeni eklem iltihabı ilacı Xeljanz’ı sundu. Pfizer, pazarlama gücünü bu yeni tedavinin arkasına koyuyor.
Enbrel’ın geliri azalırken, Xeljanz’ın geliri büyüyor. Pfizer’ın yaptığı kamu bilgilendirmesine göre, Xeljanz’ın patenti ABD’de 2025; Avrupa’da ise 2028 yılında doluyor. İlacın, tahmin edilebilen gelecekte Pfizer’a her yıl milyarlarca dolar daha getirmesi bekleniyor.
Şirket içindeki tartışmadan haberdar olan ve Pfizer’ın iç meseleleri üzerine konuştuğu için isminin yayınlanmasını istemeyen eski bir Pfizer yöneticisi, Enbrel’ı tamamen farklı bir hastalığın klinik deneyine sokup parayı tehlikeye atmanın, ticari açıdan pek mantıklı olmadığını söylüyor; özellikle de Pfizer’ın, şirket içi analizin geçerliliği konusunda şüpheleri varken.
“Muhtemelen bu çok tehlikeli, çok masraflı ve çok uzun vadeli olan, strateji dışı bir ilaç geliştirmesiydi” diyor eski yönetici.
Pfizer’ın faaliyetleri hakkında görüştüğü için isminin yayınlanmamasını isteyen bir başka eski yönetici, Pfizer’ın; şirket içindeki tartışmanın sona erdiği 2018 yılının başında, ileri araştırmaya karşı çıkarken şirkettekilere neredeyse hiçbir açıklama sunmadığını söylüyor.
“Bence ekonomik mesele, ondan herhangi bir kazanç sağlamayacak olmalarıydı” diyor diğer eski yönetici.
‘Araştırmanın eli kulağında’
İlaç şirketleri, ilaçlarının olumsuz yan etkilerini tamamen açığa vurmadıkları için sıklıkla eleştirilmişlerdi. Peki durum tam tersi olduğu zaman ne oluyor?
Bir şirketin, bir ilaç hakkında, muhtemel yönden faydalı olan bilgiyi yayma zorunluluğu var mı? Özellikle de söz konusu faydalar, her yıl en az 500.000 yeni hastaya eziyet eden bir hastalık olan Azheimer’ın tedavisinde manzarayı değiştirebilecekse?
Bir tıbbi ahlak uzmanı, Pfizer’ın olumlu bulguları kamuya sunma sorumluluğu olduğunu; ancak bunun, olumsuz bulguları açığa vurma zorunluluğu kadar güçlü olmadığını söylüyor.
İngiltere’deki Brighton ve Sussex Tıp Fakültesi’nde klinik ve biyomedikal ahlak profesörü olan Bobbie Farsides, şöyle söylüyor: “Bilgiyi elde etmek ve bunu, bu bilgiye göre hareket edebilecek olanlara açmayı reddetmek, muhtemel bir faydayı gizler. Bu yüzden, araştırmanın gecikmesi sebebiyle Alzheimer olma tehlikesi altında olan kişilere haksızlık yapılmış ve belki de onlara zarar verilmiş olunur.”
Bir başka sağlık ahlakı uzmanı ise, ilaç şirketlerine yönelik açıklama talebinin, klinik deneyler esnasında toplanan bilgilere odaklanmış olması gerektiğini söylüyor.
Boston’daki Suffolk Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hukuk profesörü olan Marc A. Rodwin, “Bence bazı sınırlar çizmeli ve dosyalarda bulunan her bilginin, diğerleriyle paylaşılmasının gerekmediğini söylemelisiniz” diyor.
Pfizer, Enbrel’ı Kuzey Amerika dışında da pazarlıyor. Bir diğer ilaç şirketi olan ve Enbrel’ı Birleşik Devletler ile Kanada’da pazarlama haklarını elinde tutan Amgen, Pfizer’ın verilerini bildiğini ve benzer şekilde, bulguların pek umut vadetmediğine karar verdiğini söylüyor. Amgen, pazar etmenlerinin şirketin verdiği kararlarda rol oynamadığını söylüyor.
“Maalesef, yaptığımız araştırma çalışması, ileriki çalışmaları garanti edecek kadar güçlü sonuçlar sunmadı” diyor Amgen.
Sigorta tazminat taleplerinin analiz edilmesi
Doktorlar bazen ilaçları, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nce onaylanmamış kullanımlar için yazabiliyorlar. Ancak bu haber için kendisiyle görüşülen uzmanlardan hiçbirisi, şimdiye kadarki verilerin çok kısıtlı olan tabiatı sebebiyle, Enbrel’ın bu gibi “etiket dışı” bir kullanım için uygun olduğunu söylemedi.
Bu gibi reçetelerin, kayda değer herhangi bir şeye yol açacağına inandıklarını da söylemediler.
Beyin dokusundaki plak birikimini hedef alan birden fazla deneysel ilacın başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından; beyin iltihabının Alzheimer’da oynadığı rol, son zamanlarda bilim camiasında daha fazla dikkat çekmişti.
Dartmouth ve Harvard üniversitelerinde çalışan araştırmacılar, 2016 yılında sigorta tazminat talebi verileri üzerine bir çalışma yayınlamış ve bu çalışma (Pfizer’ın şirket içi bulgularına benzer şekilde), Enbrel’ın muhtemel bir faydası olabileceğini göstermişti. Çalışmada, Enbrel’ın Alzheimer konusunda “muhtemel bir tedavi olarak umut gösterdiği” bulunmuştu.
Pfizer’ın, Enbrel’ın beyindeki muhtemel faydaları üzerine yaptığı analiz; şirketin Pensilvanya, Collegeville’daki büyük bir ofis sitesinde yer alan bağışıklık ve iltihap bölümünden çıkmıştı.
The Post gazetesinin ele geçirdiği Pfizer PowerPoint slaytına göre; 2015 yılında istatistikçiler, eklem iltihabı ve diğer iltihap hastalığı olan insanları kapsayan yüz binlerce tıbbi tazminat talebinin yer aldığı gerçek dünya verilerini incelemişler.
Bu isimsiz hastaları, her biri 127.000 kişiden oluşan iki eşit gruba ayırmışlar ve gruplardan birinde Alzheimer teşhisi konanlar, diğerinde de böyle bir teşhis konmayanlar yer almış. Ardından, bunları Enbrel tedavisine göre kontrol etmişler.
Alzheimer teşhisi konmayan ve Enbrel ile tedavi olan grupta 302 kişi, Alzheimer teşhisi konan ve Enbrel ile tedavi olan grupta 110 kişi varmış.
Rakamlar ufak gibi görünebilir fakat, araştırmacılar başka bir veritabanından aldıkları sigorta tazminat bilgilerini kontrol ettiklerinde, aynı oran yine ortaya çıkmış.
Pfizer takımı, AbbVie tarafından pazarlanan ve Enbrel gibi işleyen bir ilaç olan Humira’da da buna yakın sonuçlar elde etmiş.
Bahsi geçen olumlu sonuçlar, “hafıza kaybı” ve “hafif algı zayıflaması” yönünden kontrol edildikleri zaman da ortaya çıkmış ve bu durum; Enbrel’ın, Alzheimer’ın ilk aşamalarını tedavi etmede faydalı olabileceğini gösteriyormuş.
Bir deney yapılmasının önerildiği Pfizer belgesine göre, bu hipotezi sınayacak klinik bir deneyin dört yıl süreceği ve 3.000 ila 4.000 hastayı kapsayacağı belirtiliyor. Belgede, Pfizer’ın bir Alzheimer tedavisini araştırmakla, halkla ilişkiler konusunda olumlu bir “hale etkisi” kazanacağı söyleniyor.
Enbrel, TNF-a isimli özel bir proteini hedef alarak iltihabı azaltıyor. Southampton Üniversitesi’nde biyolojik psikiyatri profesörü olan Holmes, bu Pfizer veri analizinin; vücuttaki TNF-a’yı geniş biçimde hedef almanın, Alzheimer’ı önleme potansiyelinin bulunduğunu gösteren ve sayıları giderek artan bulgulara bir yenisini eklediğini söylüyor.
Holmes, bu Pfizer verilerine erişim sağlayan az sayıdaki araştırmacıdan biri; kendisi şirketin iznini, bu verileri, İngiltere’de yürüttüğü küçük bir klinik deney için bir bağış başvurusunda kullanmak üzere kazanmış.
“Eğer bu gerçekten doğruysa, eğer bunu klinik bir deney ortamında yaptıysanız, bu çok büyük; devasa bir şey olur” diyor Holmes. “İşte bu yüzden bu kadar heyecan verici.”
Fakat şuna dikkat edilmeli; steroid olmayan iltihap karşıtı ilaçlar (NSAID) şeklinde anlandırılan bir başka iltihap karşıtı terapi sınıfı, on yıl önce yapılan çeşitli klinik deneylerde, hafiften orta dereceye kadarki Alzheimer’da hiçbir etki göstermemişti.
Yine de, bu deneyleri takip eden uzun vadeli bir çalışmada, beyin hâlâ normal iken NSAID kullanımı başlarsa bir fayda görüleceği belirtilmiş ve terapinin zamanlamasının anahtar rol oynadığı öne sürülmüştü.
Pfizer, Enbrel’ın beyinde yalnızca sınırlı bir etkisinin olması sebebiyle de şüpheli olduğunu söylüyor. Şirketin söylediğine göre Enbrel molekülü, “kan-beyin engelinden” geçip, beyin dokusundaki TNF-a’yı doğrudan hedef alamayacak kadar büyük.
Ancak Alzheimer araştırmacıları, çevresel iltihap adı verilen ve beyin dışında gerçekleşen iltihabın, beyin içindeki iltihabı etkilediğine inanıyorlar.
Johns Hopkins araştırmacısı Walker, “Çevresel veya sistemik iltihabın, Alzheimer hastalığını yönlendiren etmenlerden biri olabileceğini akla getiren birçok bulgu var” diyor. Enbrel ile beynin dışındaki iltihapla savaşmanın, beynin içinde de benzer bir etki oluşturacağını söyleyen hipotezin mantıklı olduğunu söylüyor.
“Enbrel’ın beyin içindeki iltihap/immün tepkisini düzenlemek için kan beyin engelini aşması gerektiğine inanmıyorum” diyor Walker.
“Çevresel iltihabın, beyin fonksiyonunu etkileyebildiğine yönelik bulgular artıyor” diyor İngiltere’deki Southampton Üniversitesi’nde çalışan romatolog Christopher Edwards.
“Bu verilerin yayınlanması ve kamuya açılması önem taşıyor” diye ekliyor Edward, Pfizer verilerini kastederek.
“Bunun böyle olması gerekiyor.”
The Washington Post