VICTOR TANGERMANN
Küba’nın başkenti Havana’da görevlendirilen ABD hükümetine bağlı personeller, 2016 yılının sonlarından itibaren tuhaf bir şey bildirmeye başladılar: Bir tek yönden yayılan ve son derece şiddetli olan sesler duyduklarını söylediler.
Bu seslerin kaynağı, bugüne dek hiçbir şekilde bulunamadı. İşin daha da ilginci; bu tuhaf sesler, personelin fiziksel olarak hastalanmasına sebep oluyor gibi duruyordu. Duyma kaybından baş dönmesine ve şiddetli baş ağrılarına kadar çeşitli belirtiler olduğu bildirilmişti.
İki hafta önce JAMA bülteninde yayınlanan yeni bir analizde ise, (basının genelde “Küba ses saldırısı” şeklinde isimlendirdiği) bu olayın, kurbanların beyinlerinde bazı değişimlere yol açmış olabileceği keşfedilmiş.
Araştırma takımı, üç farklı görüntüleme yöntemiyle yapılan beyin taramalarını inceleyerek, kontrol grupları ile saldırılara maruz kalanlar arasındaki “nörolojik görüntüleme bulgularının” farklılık gösterdiğini keşfetmiş.
Bulgular, pek çok hastadaki beyaz madde hacimlerinde “önemli farklılıklar” bulunduğunu ve beynin işitsel ile görsel kısımlarındaki işlevsel bağlantısallığın düşük olduğunu söylüyor.
Pensilvanya Üniversitesi’nin Radyoloji Bölümü’nde doktora adayı olan Ragini Verma’nın önderliğindeki takım, bu sonuçlara ihtiyatlı şekilde yaklaşılması gerektiğini ve söz konusu farklılıklara ilişkin de “daha fazla araştırma gerekebileceğini” söylüyor.
Fakat önemli bir sorun var: Söz konusu olaya maruz kalınmadan önceki beyin taramaları yok. Bu sebeple karşılaştırma yapılamıyor.
BBC’ye göre Kübalı bilim insanları, bu çalışmayı hemen ve sert bir şekilde eleştirmiş. Önde gelen Kübalı bilim insanlarından biri olan Valdes-Sosa, BBC’ye şöyle söylüyor: “Beyin görüntülerindeki değişimler çok küçük, çok çeşitli ve çok dağınık… Bunlar tutarlı bir açıklamaya karşılık gelmiyor.”
Bu konudaki ilk raporlar 2017 yılının Ağustos ayında su yüzüne çıkmaya başladığından beridir bilim insanları, “Havana sendromu“nun ardında ne olduğunu çözmeye çalışıyorlardı.
2018 yılında yapılan ayrı bir çalışmaya göre ise bu diplomatlar; “işitsel ve duyusal bir olaya” maruz kalmanın sonucunda, “orta dereceden şiddetli dereceye kadar sinirsel tip işitme kaybı” ve “kalıcı uyku bozukluğu” yaşıyorlarmış.
Fakat şimdiye kadar hiçbir somut delil bulunmamış. Olayın ardından, basında çok sayıda komplo teorisi yazılıp çizilmiş ve bazıları, olayda sonik bir silah veya bir mikrodalga silahı kullanıldığını iddia etmiş.
Hatta Associated Press ajansı, personellerin duyduğu tuhaf seslere ait bir kayıt bile ele geçirmiş fakat bu kayıt, yürütülen soruşturmaya yardımcı olmamış.
Havana’daki ABD Elçiliği, 50 yıldan uzun süredir kapalı kaldıktan sonra 2015 yılının Ağustos ayında yeniden açılmıştı. Bu durum, iki ülke arasındaki ilişkilerde önemli bir dönüm noktası.
Fakat ABD, neler yaşandığına yönelik kendi teorisini henüz alenen ifade etmese de; Küba-ABD ilişkileri, bu sözde saldırılar sonrası bir darbe almış durumda.
Futurism