Yılanlar (Çin bungarusu ve Çin kobrası); bu kış Çin’de ölümcül ve bulaşıcı bir solunum hastalığı salgınını tetikleyen, yeni keşfedilen koronavirüsün asıl kaynağı olabilir.
İlk olarak geçtiğimiz Aralık ayının sonlarında; Çin’in merkezinde yer alan büyük bir şehir olan Wuhan’da rapor edilen bu hastalık, o zamandan beri hızlı biçimde yayılıyor. Wuhan’dan çıkan ve başka yerlere seyahat eden hasta insanlar, Birleşik Devletler de dahil olmak üzere Çin ve diğer ülkelerdeki bazı insanlara hastalık bulaştırdı.
Çinli bilim insanları, hastalardan alınan ve tecrit edilen virüs örneklerini kullanarak; virüsün genetik kodunu belirledi ve onu mikroskop yardımıyla fotoğrafladı. Salgının sorumlusu olan bu patojen, yeni bir koronavirüs.
Virüs, son 17 yılda binlerce insanın ölümüne yol açan şiddetli akut solunum sendromu koronavirüsü (SARS-CoV) ve Orta Doğu solunum sendromu koronavirüsü (MERS-CoV) ile aynı ailede yer alıyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO), yeni koronavirüse 2019-nCoV adını verdi.
Virologlar ve bilim bülteni editörleri, bu salgını yakından takip ediyor çünkü kamu sağlığına tehdit oluşturan bu virüsün yayılmasını önlemek için cevaplanması gereken pek çok soru bulunuyor.
Koronavirüs nedir?
Koronavirüs ismi, virüsün şeklinden geliyor. Virüs elektron mikroskobuyla görüntülendiği zaman, taç veya güneş tacını andırıyor.
Koronavirüs, hava yoluyla yayılıyor ve öncelikli olarak memelilerin ve kuşların üst solunum yolları ile sindirim sistemine bulaşıyor. Koronavirüs familyasının çoğu üyesi, enfeksiyon sırasında yalnızca grip benzeri hafif belirtilere sebep oluyor. Fakat SARS-CoV ile MERS-CoV, insanlarda hem üst hem de alt solunum yollarına bulaşabiliyor ve şiddetli solunum hastalığı ile başka komplikasyonlara yol açabiliyor.
Bu yeni 2019-nCoV virüsü, SARS-CoV ile MERS-CoV benzeri belirtilere neden oluyor. Bu koronavirüslerin bulaştığı insanlar, şiddetli bir yangısal tepki geçiriyor.
Maalesef, koronavirüs bulaşmasına karşı onaylanmış bir aşı veya antivirüs tedavisi bulunmuyor. 2019-nCoV’un kaynağı, yayılma ve çoğalma şekli de dahil olmak üzere virüsün yaşam döngüsünün daha iyi anlaşılması, bu hastalığın önlenmesi ve tedavisi için gerekli.
Hayvanlardan insanlara geçiş
Hem SARS hem de MERS, zoonotik virüs hastalıkları şeklinde sınıflandırılıyor; yani virüslerin bulaştığı ilk hastalar, bu virüsleri doğrudan hayvanlardan almış. Bu durumun sebebi; virüsün, hayvan konaktayken bir dizi genetik mutasyon kazanmış olması ve bu sayede insanlara bulaşarak, onların içerisinde çoğalma olanağı bulması olabilir.
Şimdiyse bu virüsler, insandan insana geçebiliyor. Yapılan saha çalışmaları, SARS-CoV ve MERS-CoV’un esas kaynağının yarasa olduğunu ve maskeli palmiye miskleri (Asya ve Afrika’ya özgü bir memeli) ile develerin ise sırasıyla; yarasalar ile insanlar arasında aracı konaklar vazifesi gördüklerini ortaya çıkarmıştı.
Bu 2019 koronavirüs salgınında ise raporlar; hastaneye kaldırılan ilk grup hastaların çoğunun, yerel bir toptan deniz ürünleri pazarında çalışan kişiler veya oradan alışveriş yapan müşteriler olduğunu belirtiyor. Bu pazarda ayrıca işlenmiş etler ile kümes hayvanları, eşekler, koyunlar, domuzlar, develer, tilkiler, porsuklar, bambu fareleri, kirpiler ve sürüngenlerin de içinde bulunduğu canlı hayvanlar satılıyormuş.
Ancak, suda yaşayan hayvanlara bulaşan bir koronavirüs bulunmadığı için; bu koronavirüs, o pazarda satılan diğer hayvanlardan çıkmış olabilir.
Bir hipoteze göre 2019-nCoV, pazardaki bir hayvandan sıçramış. Journal of Medical Virology bülteninde yayınlanan yeni bir makale, bu hipotezi güçlü bir şekilde destekliyor. Bilim insanları bir analiz yürütmüş ve 2019-nCoV ile diğer tüm bilinen koronavirüslerin genetik dizilimlerini karşılaştırmış.
2019-nCoV’un genetik kodu üzerinde yapılan çalışma, bu yeni virüsün; Çin’deki iki yarasada bulunan SARS benzeri koronavirüs örneğiyle en yakın akraba olduğunu ortaya çıkarmış. Bu durum ilk olarak; bu yarasanın, SARS ve MERS gibi 2019-nCoV’un da kaynağı olabileceğini akla getiriyor.
Çalışmanın yazarları daha sonra, 2019-nCoV’da bulunan dikenli proteine ait DNA kod diziliminin; bu yarasa virüsünün insanlara bulaşmadan önce mutasyon geçirmiş olabileceğini gösterdiğini keşfetmişler. Bu protein, konak bir hücredeki almacı tanıyan virüs parçacığının “taç” kısmını oluşturuyor.
Fakat araştırmacılar, 2019-nCoV’un dizilimine yönelik daha detaylı biyoenformatik analizi yürüttüklerinde; koronavirüsün yılanlardan gelmiş olabileceğine dair işaretler bulunmuş.
Yarasalardan yılanlara
Araştırmacılar, yeni koronavirüsün avantaj sağladığı proteinler üzerinde bir analiz yürütmüş ve bunları; kuşlar, yılanlar, dağ sıçanları, kirpiler, pangolinler, yarasalar ve insanlar gibi farklı hayvan konaklarda bulunan koronavirüslerin protein kodlarıyla karşılaştırmışlar. Şaşırtıcı şekilde; 2019-nCoV’daki protein kodlarının yılanlarda kullanılan kodlarla en fazla benzerlik taşıdığını bulmuşlar.
Yılanlar, doğada sık sık yarasa avlıyor. Raporlar, yılanların Wuhan’daki yerel deniz ürünleri pazarında satıldığını belirtiyor ve bu durum, 2019-nCoV’un konak türden (yarasalardan) yılanlara ve daha sonra ise bu koronavirüs salgınının başlangıcında insanlara sıçramış olabileceği ihtimalini artırıyor.
Ancak, virüsün hem soğukkanlı hem de sıcakkanlı konaklara nasıl uyum sağladığı bilinmiyor.
Raporu yazanlar ile diğer araştırmacıların, laboratuvar deneyleri yoluyla virüsün kökenini doğrulaması gerekiyor. Yapılacak ilk şey, 2019-nCoV’un dizilimini yılanlarda aramak olacak. Ancak deniz ürünleri pazarı, salgından bu yana geçen zaman içerisinde dezenfekte edilip kapatıldı. Bu durum, bu yeni virüsün kaynağının izini sürmeyi zorlaştırıyor.
Virüsün kökenini doğrulamak için, bu pazarda satılan hayvanlardan ve vahşi yılanlar ile yarasalardan DNA örneği toplamak gerekiyor. Bununla beraber rapor edilen bulgular, önleme ve tedavi protokollerinin geliştirilmesi için yeni fikirler sağlayacak.
2019-nCoV salgını, insanların; hayvanlardan bulaşan enfeksiyonları önlemek amacıyla vahşi hayvan tüketimini sınırlaması gerektiğini hatırlatan bir diğer örnek.
Yazarlar: Haitao Guo, Guangxiang “George” Luo, Shou-Jiang Gao/The Conversation. Çeviri: Ozan Zaloğlu.