Neredeyse tüm diğer bulaşıcı hastalıklar da öyle.
PopSci’nin COVID-19 dosyasının tamamını buradan takip edin.
El yıkamak, gerçekten ama gerçekten işe yarıyor; üstelik sadece yeni solunum virüsleri ortaya çıktığı zaman da değil. Koli basili gibi gıda kaynaklı hastalıklardan, et yiyen bakterilere kadar; patojen olarak bilinen ve hastalığa sebep olan geniş çeşitlilikte mikrobun yayılmasını önlemeye de yardımcı oluyor. Ayrıca ister hasta olan siz olun, ister hastalanmaktan kaçınmaya çalışın; hastalıkların yayılışını sınırlandırmaya da yarıyor. (El dezenfektanından bile daha iyi. Bu yüzden, hareket halinde değilseniz o dezenfektanı yere koyun).
Emory Üniversitesi’nde salgın hastalık ve küresel sağlık alanında profesör olarak görev yapan Matthew Freeman, “Sabunla 20 saniye el yıkamak; kendinizi, ailenizi ve etrafınızdaki insanları korumanın en önemli yollarından biridir” diyor.
El yıkamak, tamamen fiziksel bir seviyede ve biraz temel kimya kuralları sayesinde, mikropları ellerinizden kaldırarak işliyor. Sabun, yüzey aktif bir madde olarak biliniyor; yani cildinizdeki yağları ve kirleri parçalıyor. Su ise, parçalanan bu yağ ve kirleri uzaklaştırıp; yolculuk esnasında mikropları da yanında götürüyor. “Ellerinizi birbiriyle ovuşturarak, yağları ayırmak için gereken sürtürmeyi oluşturuyorsunuz” diyor Freeman.
Eğer hiç sabun yoksa, ellerinizi sadece suyla yıkamanın da biraz faydası olur fakat bunu yapmak, sabun köpüğüyle ovalamaya göre çok daha etkisizdir.
Peki bu basit uygulama nasıl bu kadar iyi oluyor da bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önlüyor? Sonuçta, ellerinizi düzenli şekilde yıkamak (ve düzgün şekilde; talimatlar için buraya bkz.), yalnızca ilk aşamaymış gibi görünüyor olabilir. Elinizin etrafındaki her şey, yine muhtemel olarak hastalık yapabilen mikropla kaplıdır.
Tekrar söylersek; cevap çok basit: Ellerinizle her şeye dokunursunuz ve onlar da size dokunur (ve yüzünüze. Yüzünüze dokunmayı bırakın.) Eğer hastaysanız, ellerinizi düzenli şekilde yıkayarak; elinizdeki patojenleri dokunduğunuz şeylere (ve böylelikle diğer insanlara) bulaştırma ihtimalinizi azaltırsınız. Eğer hasta değilseniz, mikroplar parmaklarınıza bulaşabilir ve gözleriniz, burnunuz ile ağzınız gibi mukus zarlarınıza taşınabilir. (Yüzünüze. Dokunmayı. Bırakın.)
Freeman, insanların el yıkamanın ne kadar etkili olduğunu yüzlerce yıldır bildiğini söylüyor; neden etkili olduğunu bilmemiş olsalar bile. Örneğin dünyadaki pek çok din, el yıkamayı bir ibadet uygulaması biçiminde teşvik ediyor. Batılı hekimler, 19’ncu yüzyılda mikroplu hastalık kuramıyla karşılaşınca; el yıkamak, tıbbi ortamlarda yavaş yavaş önemli bir faaliyet haline geldi (ancak ilk başlarda, şaşırtıcı biçimde tartışmalı olduğu düşünülmüş). Fakat Freeman, halkı el yıkamaya alıştırmanın çok daha uzun sürdüğünü söylüyor. Kamu sağlığı otoriteleri; evden çıktıktan sonra, yemekten önce ve hatta banyoyu kullandıktan sonra elleri yıkama konusunda halkı ikna etmek için çok uğraşmış ve bunu ise sadece son 40 yıl civarında yapmışlardı.
Ellerinizi, sabunla, yaklaşık 20 saniye boyunca yıkayın: Bunu yapmak, basit bir sağlık reçetesi.
Fakat Freeman’a göre bu, “İnsanların yapmaları gerektiğini bildiği bir şey olduğundan, gerçekte kaç insanın bunu yaptığını öğrenmek çok zor.” Araştırmaların gösterdiği üzere; insanların yalnızca yüzde 19 civarı, banyoyu kullandıktan sonra ellerini yıkıyor. Fakat insanların diğer zamanlarda ellerini ne sıklıkta yıkadığına yönelik pek veri bulunmuyor ve yapılan bazı çalışmalar, sözde ellerini yıkayan insanların dahi sabunu düzenli olarak 20 ila 30 saniye köpürtmediklerini belirtiyor.
Şu an muhtemelen, insanların eskiye kıyasla çok daha fazla (ve çok daha iyi biçimde) el yıkadığını görüyorsunuzdur. Bunun sebebi, basında COVID-19‘la ilgili yayınlanan tüm şeylerin insanlara ellerini yıkamayı hatırlatması. Fakat gerçekten, bunu her zaman yapıyor olmanız lazım.
“Davranış ve alışkanlıkları değiştirmek gerçekten zor” diyor Freeman ve dışarıdan eve girdiğiniz zamanki gibi önemli zamanlarda el yıkamayı teşvik eden ipuçları oluşturmanızı tavsiye ediyor. Bu, anahtarlarınızı astığınız yere bir not yerleştirmek gibi basit bir şey de olabilir. Freeman ve eşi (o da el yıkama alışkanlıkları üzerinde çalışma yapmış), yemeğe oturdukları zaman ellerini yıkamayı hatırlatması için küçük çocuklarının sandalyesinin arkasına bir not yapıştırmış.
Virüsün ortaya çıkması, muhtemelen temizlik alışkanlıklarınızı iyi yönde değiştirecek. Fakat bunları kalıcı şekilde değiştirmemek için hiçbir sebep yok. Kanadalı bir sağlık yetkilisinin geçenlerde söylediği gibi, “Sanki acı biber doğramışsınız da, lenslerinizi değiştirmeniz gerekiyormuş gibi ellerinizi yıkayın.” Erkenden yıkayın, sık yıkayın ve iyi yıkayın. Ayrıca yüzünüze dokunmayın. Gerçekten.
Yazar: Kat Eschner/Çeviri: Ozan Zaloğlu