Başkentte siyaset yapma tarzı çirkinleşebilir ancak başkent, en çirkin ve kirli katı atıkların bile yenilenebilir ve çevre dostu bir enerji kaynağına dönüşmesi konusunda ciddi.
Bu hafta bir kamu hizmeti kuruluşu olan D.C. Water, başkentte yaşayan sakinlerin atık sularını (lavabolardan, duşlardan ve evet, tuvaletlerden gelen) temiz enerjiye çeviren yeni bir biyoenerji tesisinin açılışını yaptı.
Şimdi dilerseniz tesisin nasıl çalıştığına bir bakalım. Atık sular, katı atıklar da dahil olmak üzere, işleme merkezine yönlendirilir. Burada sıvılar ayrıştırılır ve geleneksel atık su işleme tesisine gönderilir. Arta kalan katı maddeler ise ısıtılır, sterilize edilir ve kolayca öğütülebilecek bir karışıma dönüştürülür. Karışım daha sonra bir öğütücüye gönderilir ve burada önceden belirlenmiş bir grup mikrobun bu atık maddeleri yemesi sağlanır. Mikroplar katı atıkları sindirirlerken metan gazı ortaya çıkar. Daha sonrasında ise ortaya çıkan metan gazı yakılarak ortaya yaklaşık 10 megawatt’lık bir enerji ortaya çıkar.
Elde edilen enerji D.C. Water şirketinin boru ve pompa mekanizmalarına güç sağlamada kullanılır. Bu sayede şirket yılda 10 milyon ABD doları ederinde enerji giderinden tasarruf etmiş olur. Daha da ötesinde, yine arta kalan bir kısım katı atık ise zararlı virüs ve bakterilerden arındırılmış ve besin değeri açısından zengin olduğu için A sınıfı organik gübre olarak bitki yetiştirmede kullanılmak üzere satılır.
Tesis, dünyadaki muadilleri arasında en büyüğü olarak gösterilmekte ve şehir yöneticileri de bu tesisin diğer şehirlere de atıkları değerlendirme konusunda örnek teşkil edeceğini ümit etmekteler.