Bağışıklığı güçlendirmenin ne kadar önemli olduğunu tartıştığımız 2020 içinde çoğu insan D vitamini de keşfetti. Aslında, güneş vitamini olarak anılan D vitamini, vücudun güneşle buluşması sonrasında oluşuyor. Ancak bu mekanizma biraz karmaşık. D vitamini hakkında bilinmesi gerekenleri ve vücudumuza nasıl D vitamini alacağımızı sizin için inceledik.
D vitamini, yağda çözünen dört vitaminden biridir. Bunlar, A, D, E ve K vitaminleri olarak biliniyor. D vitamini vücutta uzun süre kalabilir. Bu vitaminin D2 ve D3 olarak iki şekli vardır: Ergokalsiferol olarak bilinen D2 vitamini dışarıdan takviyeli gıdalar, bitkisel gıdalar ve vitamin takviyelerinden alınabilir. D vitamini açısından zengin gıdalar arasında ise yumurta sarısı, yağlı balıklar ve karaciğer bulunur.
Kolekalsiferol denen D3 vitamini ise takviyeli gıdalar, hayvansal gıdalar ve vitamin takviyelerinden alınır, ayrıca ultraviyole ışınları etkisiyle deride sentez edilebilir. Yani güneşe çıkan bir insan D3 vitamini üretmeye başlar. Ancak, ciltte sentezlenen ya da gıdayla alınan formu biyolojik olarak etkisizdir. Karaciğer ve böbrekteki çeşitli reaksiyonlardan sonra aktif hale gelir. İnsanlar D vitaminini genel olarak 3-4 ay yetecek kadar depolayabilmektedir.
Kalori almadan D vitamini edinmenin en basit ve güzel yolu ise güneşlenmektir. Bunun için cildimize güneş ışınları değecek şekilde giyinip güneşin altında 15-20 dakika yürümek, balkonda oturmak, sahilde gezinmek bile yeterli olabilir. Ancak güneş banyomuz sırasında cilt üzerinde sentezlenen ince ter tabakasında yer alan D3 vitamininin tekrar cilt tarafından emilmesi gerekir. Bu ince ter tabakasını hemen yıkamak, silmek, duşa girmek, değerli D vitaminini de kaybetmemize neden olur. İdeal olarak, güneşlendikten sonra bir iki saat boyunca duş almamak, suya girmemek, yüzmemek gerekir ki cildimiz vitamini emebilsin.
Ancak güneş ve insan arasında ilginç bir ilişki olduğunu da unutmamak gerekiyor. Güneş, dünyadaki tüm canlılara ve bitkilere karşı zararsızken, gezegende sadece insana zarar veriyor olmasını bugünün bilimsel verileriyle açıklayamıyoruz. Öyle ki, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar 7/24 güneşin altında yaşarken güneş ışınlarından zarar görmezken, insanın dik güneş ışınları altında 15-20 dakikadan uzun kalması halinde derisinde ciddi yanıklar oluşmaya başlıyor. Korunmasız şekilde öğle güneşinin altında kalması neredeyse imkansız hale geliyor. Dolayısıyla, D vitamini almak için de sabah veya akşam güneşi altında bulunmak daha mantıklı görünüyor, zira öğle güneşi altında D vitamini alacağım derken zararlı ultraviyole ışınlarına maruz kalabiliyoruz.
Kış gelmeden önce, son baharın son demlerinde, D vitamini edinme amaçlı bu güneş yürüyüşlerine çıkmak da kış boyunca vücudumuzun ihtiyacı olan bağışıklığı desteklemek için güzel bir çözüm olabilir. Cildimizin güneşle daha fazla temas etmesi için ayakkabı yerine sandalet kullanabiliriz. Güneşlenirken çıkardığımız kıyafetlerimizi taşımak için bir omuz çantası da bu çabamıza yardımcı olabilir. Diğer bir deyişle, sadece bir cüzdan ve cildimizi güneşe açık bırakan yazlık kıyafetlerle güneşin altında dolaşmak, kışın ihtiyacımız olacak D vitaminini depolamak için yararlı olacaktır.
bu yazı birçok noktadan yanlış bilgi içeriyor. sabah ve akşam güneşlenme ile vücut d vitamini üretmez. güneş ışınlarının tam dik olduğu zamanda çıkılması gerekir. hatta şu günlerde dik gelmediği için artık d vitamini üretme şansı yok birçok şehir için. bir dahaki yaza artık. diğer konulara girmiyorum. bu kadar önemli bir konuda yanlış bilgi verilmez. kınıyorum.
Arada cok yanlis bilgiler verilmis. Bir kere d vitamini gunesin en dik geldigi ogle saatlerinde cilt tarafindan sentezlenebilir. Ikincisi kuzey yarimkurede kisin gunesten dvit alamayiz. Ornegin ekim ortasindan itibaren ulkemizde hic bir yerde gunesten dvit alamayiz.