Muhafazakarlar ve liberaller aynı siyasi içeriği tüketip, bunları kendi bakış açılarına göre yorumladıklarında; siyasi taraflar arasında nasıl köprü kurulabilir?
California Üniversitesi, Berkeley Üniversitesi, Stanford Üniversitesi ve Johns Hopkins Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, sol ve sağ yönelimli üç düzineden fazla yetişkini deneye tabi tutmuş ve bunların beyinlerini taramışlar. Bu sırada ise deneklere, gündem konularına ilişkin kısa videolar izletilmiş. Videolar, ABD-Meksika sınır duvarının inşası ve Çocuk Göçmen Ertelenmiş Eylem Programı (DACA) altında belgesi olmayan göçmenler için koruma sağlanması gibi konuları kapsıyor.
İki gün önce Proceedings of the National Academy of Sciences bülteninde yayımlanan araştırmanın bulguları, liberallerin ve muhafazakarların aynı videolara farklı şekilde tepki verdiğini gösteriyor; özellikle de bu içerik, siyasi kampanya mesajlarında sıkça karşılaşılan kelimeler içerdiği zaman.
Çalışmanın baş yazarı ve Berkeley CÜ’de algısal sinirbilim dalında doktora sonrası araştırma görevlisi olan Yuan Chang Leong, “Çalışmamız, tarafgir ön yargıların sinirsel bir temeli olduğunu ve kullanılan dilin, kutuplaşmayı özellikle yönlendirdiğini öne sürüyor” diyor. “İdeoloji çapındaki sinirsel faaliyetlerde en büyük farklılıklar; insanlar tehlike, ahlak ve duyguları vurgulayan mesajları duyduğu zaman meydana geldi.”
Genel itibarıyla sonuçlar, belki de modern tarihteki en önemli ABD başkanlık seçimine gidilen haftalarda, taraftar beyne daha önce hiç görülmemiş bir bakış atma fırsatı sunuyor. Bulgular, araştırmacıların “sinirsel kutuplaşma” şeklinde adlandırdığı duruma birden fazla etkenin katkıda bulunduğunu gösteriyor. Bu etmenler arasında kişisel deneyimler ve haber medyası da var.
Çalışmanın kıdemli yazarı ve Stanford Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Jamil Zaki, “Tamamen aynı içerik sunulduğunda bile, insanlar çok farklı şekilde tepki verebilir ve bu durum, devam eden ayrışmaya katkıda bulunabilir. Ancak bu farklılıklar, insanların anlaşmazlığa programlı olduğunu söylemiyor. Tecrübelerimiz ve maruz kaldığımız basın, muhtemelen sinirsel kutuplaşmaya katkıda bulunuyor.”
Yasmin Anvar/Berkeley California Üniversitesi. Ç: O.