Mount Sinai Hastaneleri’nde çalışan araştırmacılar, vücuttaki karmaşık biyolojik sistemler ile çevre arasındaki etkileşim üzerine çığır açan bir araştırma yöntemi ortaya atıyorlar. Araştırmacıların kuramı, bu iki alem arasında “biyodinamik arayüzeyler” adı verilen bir sistem olduğunu öne sürüyor. Oysa geleneksel yaklaşımlarda, çevre ve izole insanlar arasındaki etkileşimin tekil yönleri analiz ediliyor.
Çevre, insan sağlığı üzerinde derin etkiler oluşturuyor. Fakat insanların fizyolojisi ile çevre arasındaki ilişki biçimini tanımlayan çok az araştırma var. Mount Sinai’de çalışan bilim insanları, bu gibi karmaşık sistemlerin doğrudan etkileşime geçemediğine; gerçekleştirdikleri etkileşimin, ortada bulunan bir “arayüzey” gerektirdiğine inanıyor. Araştırmacılar bu kuramın, “çevresel biyodinamikler” adı verilen yeni bir alanın kurulmasına yol açacağına ve bunun da çevre ile insan sağlığı üzerindeki araştırma biçimlerini geliştireceğine inanıyor.
Araştırmacılar, otizmli çocukların toksinlere maruz kaldığı zaman dönemlerini ve sonrasında bu çocukların beyinlerinin nasıl faaliyet gösterdiğini incelemişler. Kuramın temeli de böyle ortaya çıkmış. Ayrıca, gerekli elementler ile toksinlerin alımı ve metabolizmasında belirgin kalıplar olduğunu; bunların da sadece çevresel maruz kalma süresi ve miktarına değil, çocuğun vücudundaki biyolojik sistemlerde meydana gelen şeylere de bağlı olduğunu bulmuşlar.
“Bu ritimler hem biyolojik, hem de çevresel sistemlerin özellikleriyle yönlendiriliyor fakat her iki sistemden de bağımsız özellikler sergiliyorlar” diyor Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde profesör olan Manish Arora. “Bunlar, biyolojik ve çevresel sistemlerin etkileşimine aracılık eden bir arayüzeyin var olduğunu destekliyor. Etkileşen sistemler arasında sınırlamalar uygulayan ve bilgi aktaran bu arayüzeyin incelenmesi lazım. Çünkü dikkatleri yeniden biyodinamik arayüzeylere odaklamadan, çevrenin sağlımızı nasıl etkilediğini anlayamayız.”
Bu arayüzey çalışması, bilim insanlarının çevre ve insan fizyolojisi gibi karmaşık sistemlerin birbirini nasıl etkilediğini daha iyi anlamasına olanak sağlayacak. Bilim insanlarının söylediğine göre düz analizlerin kullanıldığı mevcut yöntemler eksik kalıyor.
Çalışmanın yazarlarından biri ve Mount Sinai Tıp Fakültesi’nde çevresel tıp ve halk sağlığı yardımcı profesörü olan Paul Curtin, “Standart araştırma seyrinde, sudaki kurşun gibi çevrenin bazı yönleri ölçülüyordu ve bunu, insan gelişiminin IQ gibi bazı yönlerine bağlıyorduk. Bu yaklaşımı kullanarak, çevresel sağlık alanında çok şey öğrendik ancak bunun da sınırları var.”
Bu arayüzeyde ayrıca sosyal, davranışsal ve kültürel dinamikler de özellikle verimli bir araştırma alanı olarak görülüyor. Yeni kuram, bilim insanlarının dinamik sistem yöntemlerini kullanarak gelir ve sağlık sonuçları gibi diğer süreçler arasındaki arayüzeyi belirlemesine de olanak sağlayacak. Ayrıca insan faaliyetlerinin çevreyi ve kişilerin kendi sağlıklarını nasıl olumsuz şekilde etkileyebildiği, çevresel etkilerin zamanla nasıl ilerlediği belirlenecek.
Mount Sinai Tıp Fakültesi Çevresel Tıp ve Kamu Sağlığı bölümü başkanı profesör Robert O. Wright şöyle söylüyor: “Araştırmacıların varsayımları, muhtemelen önemli bir buluş. Çünkü biyolojik zamanı etkileyen unsurların bilinmesi; insanların neden farklı oranlarda yaşlandığını veya büyüdüğünü ve yaşamın ilk dönemlerindeki deneyimlerimizin, yetişkinlik dönemindeki sağlığımızı nasıl etkilediğini anlamanın anahtarı olabilir.”
Mount Sinai Hastanesi/Mount Sinai Tıp Fakültesi. Ç: O.