Şili’de bulunan Atacama Çölü’nde yıldızların muhteşem görüntüsüne tanık olabilirsiniz. Dünya’daki en kurak yerlerden biri olduğu için gökyüzünde nadiren yağmur bulutu vardır ve büyük şehirlerden ve onları çevreleyen ışık kirliliği ve sisten uzaktır. İşte bu sebeple günümüzde bir iki teleskopa ev sahipliği yapıyor ve ileride bu sayı artacağa benziyor. Issız bir dağın başında, ABD tarafından yürütülen bir konsorsiyum Dev Macellan Teleskopu’nun (Giant Magellan Telescope- GMT) temelini attı. İnşaatın ilk aşamaları yolların yapılması ve güç kaynaklarının yerleştirilmesi gibi işler olacak. Fakat, teleskop 2021 yılında çalışmaya başladığında, GMT’nin Dünya üzerindeki en büyük optik teleskop olması bekleniyor- en azından bir süreliğine. GMT, Hubble’dan on kat daha net görüntüler elde edilmesini sağlayacak.
GMT yaklaşık 26 metre çaplı bir lens oluşturmak için yedi tane dev aynayı birleştirecek. Kıyaslayacak olursak, şu anda dünyanın bu türde en büyük teleskobunun – İspanya’daki Büyük Kanarya Teleskobu- sadece 10 metrelik bir ışık aralığı var. Uzaydaki Hubble teleskobunun aynası ise yaklaşık 2,5 metrecik. GMT’nin daha büyük olan aynaları yıldızlardan gelen ışığı odaklayarak astronomların bir nesnenin ne kadar uzak olduğunu hesaplamalarına olanak tanıyacak.
Uyarlanabilir optikler teleskobun görüntülerinin daha net olmasını sağlayacak. Atmosferde farklı ısılarda ve yoğunluklarda birçok hava boşluğu bulunur ve bu boşluklar gelen ışığı bozabilir. GMT’nin aynalarından bazıları bu etkiyi telafi etmek için ayarlanabilecek ve çözünürlük ile hassasiyetin artırılmasına yardımcı olacak.
Fakat GMT sadece kısa bir süreliğine en iyi yer tabanlı teleskop olarak kalacak. GMT’nin belirlenen çalışma tarihinden yaklaşık bir yıl sonra Avrupa Aşırı Büyük Teleskopu’nun (EELT) yanı sıra neredeyse 30 metrelik aynası ile Otuz Metrelik Teleskop devreye girecek.
EELT yaklaşık 39 metrelik aynası ile isminin hakkını verecek. Yine de GMT’nin bazı ilginç soruların yanıtını vermede faydası dokunabilir. Üreticileri GMT’nin dışgezegen atmosferlerinin bileşimini ölçebileceğini, evrenin kaderine ve karanlık maddenin doğasına ışık tutmakla kalmayıp ilk galaksilerin nasıl oluştuğunu da ortaya çıkarabileceğini söylüyor. Yani, çok da büyütülecek bir şey değil.