COVID-19 krizinin ardındaki koronavirüsün tür bariyerini atlayıp insanlara sıçramadan önce, yarasalarda ve yaban hayatındaki diğer canlılarda zararsız şekilde yaşadığını biliyoruz.
Şimdiyse Duke Üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, virüsün genetik kodunu oluşturan yaklaşık 30.000 harfte bir dizi “sessiz” mutasyon belirlemişler. Bu mutasyonlar, koronavirüsün insanlara sıçradığı zaman yayılmasına yardımcı olmuş ve muhtemelen küresel salgına zemin hazırlamış. Oluşan bu ufak değişiklikler, virüsün insan hücreleri içerisindeyken kendi RNA moleküllerini katlama şeklini de kapsıyor.
Araştırmacılar 16 Ekim’de PeerJ bülteninde yayımlanan bu çalışma için, insanlardaki SARS-CoV-2’nin genomunda ortaya çıkan uyumsal değişimleri belirlemek amacıyla geliştirdikleri istatistiksel modelleri kullanmışlar. Ancak bu değişimler, yarasalar ve pangolinlerde bulunan yakın akraba koronavirüslerde ortaya çıkmayan türdenmiş.
Duke Üniversitesi’nde biyolog Greg Wray’in laboratuvarında doktora sonrası araştırma görevlisi olan baş yazar Alejandro Berrio, “Bu virüsü bu denli eşsiz yapan şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyoruz” diyor.
Önceki araştırmalarda, koronavirüsün yüzeyindeki “diken” proteinlerini kodlayan bir genin içerisinde pozitif seçilime yönelik parmak izleri tespit edilmiş. Bu proteinler, virüsün yeni hücrelere bulaşma kabiliyetinde kilit bir rol oynuyor.
Yeni çalışmada da aynı şekilde; bu diken proteinlerini değiştiren mutasyonlar işaretlenmiş ve bu mutasyonları taşıyan virüs soylarının gelişme ihtimalinin daha yüksek olduğu öne sürülmüş. Fakat çalışmanın yazarları Berrio, Wray ve doktora öğrencisi Valeria Gartner, sergiledikleri yaklaşımla birlikte önceki çalışmalarda tespit edilemeyen ilave failleri de belirliyorlar.
Araştırmacıların aktardığına göre SARS-CoV-2 genomunun Nsp4 ve Nsp16 adı verilen diğer iki bölgesindeki sessiz mutasyonlar, virüsün kodladığı proteinleri değiştirmeden, virüsün önceki soylara göre üstünlük kazanmasını sağlıyor gibi görünüyor.
Berrio’nun söylediğine göre bu değişimler proteinleri etkilemek yerine, muhtemelen virüsün (RNA’dan oluşan) genetik maddesinin 3 boyutlu şekilde katlanma ve insan hücrelerinin içinde faaliyet gösterme biçimine etki etmiş.
Berrio’ya göre RNA yapısında meydana gelen bu değişimlerin ne yapıp da insanlardaki SARS-CoV-2 virüsünü diğer koronavirüslerden ayırdığı henüz bilinmiyor; fakat virüsün, insanlar onu taşıdıklarını fark etmeden önce yayılma kabiliyetine katkıda bulunmuş olabilirler. Bu çok önemli farklılık, mevcut durumu kontrol altına almayı 2003 yılındaki SARS koronavirüsü olayından çok daha zor hale getiriyor.
Berrio’ya göre bu araştırma, COVID-19’un tedavisi ve önlenmesinde yeni moleküler hedeflerin belirlenmesine yol açabilir.
Robin A. Smith/Duke Üniversitesi. Ç: O.