Eğer siz de kendinizi kurgusal karakterlerin yaşamlarında kaybolanlardan biri olarak görüyorsanız, size iyi bir haberimiz var: Bilim insanları artık bu durumun nasıl meydana geldiğini daha iyi biliyor.
Araştırmacıların keşfettiğine göre insanlar kendilerini kurgusal bir karaktere “dönüşmeye” ne kadar fazla kaptırırsa, karakter hakkında düşündüklerinde kendileri hakkında düşündükleri zaman yaptıkları gibi beyinlerinin aynı bölgesini kullanıyorlar.
Çalışmanın baş yazarı ve Ohio Eyalet Üniversitesi’nde psikoloji doktora öğrencisi olan Timothy Broom şöyle aktarıyor: “Bu kişiler sevdikleri kurgusal bir karakteri düşündükleri zaman; beyinlerinin bir bölgesi, kendilerini düşündükleri zaman olanlara benzer şeyler sergiliyor.”
Çalışmada, kendilerini “Taht Oyunları” dizisinin hayranı olarak tanımlayan 19 kişinin beyni incelenmiş. Bu kişiler inceleme sırasında kendilerini, dokuz arkadaşlarını ve dizideki dokuz karakteri düşünmüşler (karakterler ise Bronn, Catelyn Stark, Cersei Lannister, Davos Seaworth, Jaime Lannister, Jon Snow, Petyr Baelish, Sandor Clegane ve Ygritte’miş). Katılımcılar kendilerini hangi “Taht Oyunları” karakterine en yakın hissettiklerini ve hangisini en çok sevdiklerini bildirmiş.
“Taht Oyunları”, sekiz sezon süren ve iki kurgusal kıtadaki yönetici aileler arasında yaşanan siyasi ve askeri çatışmaları konu alan kurgusal bir dram dizisi. Bromm, bu dizinin çalışma için ideal olduğunu çünkü dizinin sadık bir hayran kitlesini kendine çektiğini, geniş oyuncu kadrosunun ise insanların bağlanabileceği çeşitli karakterler sunduğunu söylüyor.
Elde edilen en önemli bulgulardan birisi de, “nitelik tanımlama” adı verilen bir maddede en yüksek puanı alan katılımcılarla ilgili. Çalışmanın parçası olarak tamamladıkları bir soru anketinde bu katılımcılar, “Bir romandaki karakterlerin duygularına gerçekten kapılıyorum” gibi ifadelere en fazla katılan kişiler olmuşlar.
“Nitelik tanımlamada yüksek puan alan kişiler bir hikayeye kapılmakla kalmıyor, belli bir karaktere de ciddi anlamda kapılıyorlar” diyor Broom. “Karakterin düşünceleriyle uyum gösterdiklerini, karakterin düşündüğü şeyleri düşündüklerini, karakterin hissettiği şeyleri hissettiklerini söylüyorlar. O karakterin rolünü yaşıyorlar.”
Jeff Grabmeier/Ohio Eyalet Üniversitesi. Ç: O.
