ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri’nde (NIH) çalışan araştırmacıların yürüttüğü yeni bir çalışmaya göre, geleneksel şekilde doğan bebeklere kıyasla laboratuvar ortamında döllenme (IVF) yöntemiyle doğan bebeklerin DNA’sında belli kimyasal değişimlerin gerçekleşmesi daha muhtemel. Bu değişimler, gen faaliyetini değiştirebilen DNA metilasyonunu içeriyor (metil grupları olarak bilinen bileşenlerin DNA’ya bağlanması). Çocuklar 9 yaşına geldiklerinde, bu değişimlerden sadece bir tanesi görülmüş.
Çalışma, NIH Eunice Kennedy Shriver Ulusal Çocuk Sağlığı ve İnsan Gelişimi Enstitüsü’nde çalışan Dr. Edwina Yeung ile meslektaşları tarafından yürütülmüş. Araştırma takımının yaptığı önceki çalışmalarda, bu grubun büyüme ve gelişiminde hiçbir farklılık bulunmamış.
“Yaptığımız çalışmada, doğum sırasındaki DNA metilasyonunda sadece ufak farklılıklar olduğunu ve bunların, çocukluğun ilk dönemlerinde görülmediğini bulduk” diyor Dr. Yeung. “Mevcut çalışmamız, çocukların büyüme ve gelişiminde hiçbir farklılık bulmadığımız önceki çalışmalarla beraber düşünüldüğünde; doğum tedavileriyle gebe kalan ve bu tedavileri düşünen çiftler için güvence veriyor.”
IVF veya tüp bebek tedavisi; yumurta ve spermlerin toplanmasını, yumurtaların bir laboratuvarda döllenmesini ve bunun sonucunda ortaya çıkan embriyo ya da embriyoların rahme aktarılmasını kapsıyor. İntrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) adı verilen başka bir yöntem ise, bir sperm hücresinin doğrudan yumurtaya enjekte edilmesini ve bunun sonucunda ortaya çıkan embriyonun rahme yerleştirilmesini kapsıyor.
Metilasyon değişimleri, diğer iki gebelik tedavisi olan ovülasyon indüksiyonu (yumurtalığın yumurta çıkarması amacıyla yapılan ilaç tedavisi) ve rahim için inseminasyonu (spermin doğrudan rahme eklenmesi) ile ilişkilendirilmemiş.
ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri – Eunice Kennedy Shriver Ulusal Çocuk Sağlığı ve İnsan Gelişimi Enstitüsü. Ç: O.