İklim değişimi baş gösterirken, insanları çevreye verdikleri zararı durdurmaya ikna etmek için ne söylenmesi gerekiyor? Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan yeni bir çalışma, hikayelerin bilimsel gerçeklere göre önemli derecede daha motive edici olduğunu gösteriyor; en azından bazı insanlar için…
Yapılan araştırmaya göre, içerisinde ölen bir adamın yer aldığı kirlilikle ilgili inandırıcı bir hikaye duyan ortalama bir insan, su kirliliği hakkında bilimsel gerçekleri duyduktan sonrasına kıyasla çevreci ürünlere daha fazla para ödüyor. Fakat bu çalışmadaki ortalama insanın bir Demokrat olduğu belirtiliyor. Basit gerçekler yerine hikayeyi duyan Cumhuriyetçilerin (muhafazakarların) ise daha az para ödediği görülmüş.
Bu hafta One Earth bülteninde yayımlanan bulgular, insanların çevreye karşı olan eylemlerinde gerçek farklılığı mesajların sunulma biçiminin oluşturduğunu öne sürüyor. İnsanları motive etmenin yekpare bir yolu olmadığını da öne süren araştırma, politika aktörlerinin belli gruplara yönelik mesajlar oluşturmak için daha fazla çalışması gerektiğini belirtiyor.
Johns Hopkins Üniversitesi’nde insan davranışı ve kamu politikası profesörü ile kanıta dayalı çevre politikası uzmanı olan eş yazar Paul J. Ferraro, şöyle aktarıyor: “Bulgularımız, hikaye anlatımının gücünün ziyadesiyle boşuna dil dökmek olabileceğini öne sürüyor. Halihazırda çevresel eyleme eğilimli olmayan kişilerde hikayeler, aslında işleri daha kötüye götürebilir.”
Çevresel tehditler bakımından halk ile en iyi nasıl iletişime geçileceği konusunda, bilim insanlarının elinde az miktarda bilimsel kanıt bulunuyor. Bilim insanları giderek artan bir şekilde fiili konfor bölgelerinden ayrılıp, insanları kişisel ve duygusal olarak bağlayacak daha fazla hikaye anlatmaya teşvik ediliyor. Fakat bilim insanları böyle hikayeler anlatmaya karşı isteksiz duruyor çünkü mesela kimse ölümcül bir seli veya orman yangınını gösterip, ölümlerin iklim değişiminden kaynaklandığını kesin şekilde söyleyemiyor.