Dört yıl önce Nature Communications bülteninde yayımlanan bir çalışmaya göre eğer karbondioksit yayılımını azaltmak için hiçbir şey yapmazsak, Dünya bu yüzyılın sonunda 50 milyon yıl önceki Eosen döneminin başında olduğu kadar sıcak olacak. Dinozorlar yok olduktan yaklaşık 15 milyon yıl sonrasına ve çağdaş insanlar sahneye çıkmadan 49,8 milyon yıl öncesine denk gelen bu dönem, günümüz normallerinden 9 ila 14°C daha sıcakmış.
İklim değişiminden şüphe duyanlar, iklim değişiminin insan faaliyetleri yüzünden meydana geldiğine yönelik bilimsel kanıtları inkar ederken sıklıkla eskiden yaşanan bu sıcaklık değişimlerini gösteriyorlar. Evet, bir milyon yıldan kısa bir süre önce Ortabatı eyaletlerinin bazı kısımları buzlarla kaplıydı ve 56 milyon yıl önce de Kuzey Kutup Bölgesi o kadar sıcaktı ki Grönland’da timsahlar geziyordu. Bunların hepsi doğru.
Fakat CO2 gibi sera gazları, Güneş’in enerjisini arttırma kabiliyetleri yüzünden bu şekilde adlandırılmış ve 50 milyon yıl önce Güneş bu kadar sıcak değilmiş. Yıldızımız yaşlandıkça ısınıyor. Eosen döneminde, atmosferdeki CO2‘nin sıcaklıkları etkilemesi için günümüzdekinden daha fazla olması gerekiyormuş. Hatta davranışlarımızı değiştirmezsek, 2100 yılı Eosen kadar sıcak olmasına rağmen atmosferde o zamankinden çok daha az CO2 bulunacak. Güneş’in daha sıcak olması, CO2‘nin daha etkili olması anlamına geliyor.
İngiltere’de bulunan Southampton Üniversitesi’nde izotop jeokimyası ve taşıl okyanusbilim araştırmacısı olan baş yazar Gavin Foster, “İklim değişimini inkar edenler, sık sık CO2‘nin geçmişte yüksek olduğundan, geçmişte havanın daha sıcak olduğundan bahseder” diyor. “Dolayısıyla endişelenecek bir şey olmadığını iddia ederler. CO2 geçmişte yüksekti ve hava da geçmişte daha sıcaktı. Bunlar kesin olarak doğru ancak Güneş geçmişte daha sönük olduğundan, iklimi bu kadar zorlamıyordu.”
Eğer benzin ve kömür gibi fosil yakıt kaynaklarını tüketmeye devam edersek, atmosferdeki CO2 miktarı 2250 yılında 2000 ppm’ye yükselecek; yani 200 milyon yıldır görülmemiş bir seviyeye! Güneş o zamanlar çok daha sönük olduğundan, bu CO2 yoğunluğu da son 420 milyon yıldır görülmemiş sıcaklıklara dönüşecek; yani dinozorlar zamanından da öncesine…
Aslında yaklaşık 400 milyon yıl önce CO2 seviyeleri azalmış çünkü ısınan Güneş, Dünya’daki biyokimyasal tepkimelerin hızını artırmış. “CO2‘yi kontrol eden ana unsur, silikat ayrışmasıydı” diyor Foster. “Bu terim, kayaların parçalanarak toprağa dönüşmesine verilen isim. CO2, bu şekilde atmosferden doğal bir yolla ayrılıyor. Söz konusu süreç, sıcaklığa ve yüzeysel akışa bağlı. Yüzeydeki su miktarına ve havanın ne kadar sıcak olduğuna bağlı.”
Fakat silikat ayrışması, atmosferdeki CO2‘yi tek başına azaltmamış. Toprak gittikçe daha hızlı oluşması, son 400 milyon yılda kara bitkilerinin gelişimini hızlandırmış ve bu durum silikat ayrışmasının hız kazanıp atmosferdeki CO2seviyelerinin azalmasına yardımcı olmuş.
Ayrıca evet, bu süreçler daha fazla CO2 mevcut olduğunda hızlanıyor fakat son derece yavaşlar. Bu durum, bir tembel hayvanın hızlanmasına benziyor. Tembel hayvan, hızını iki katına çıkarsa bile kendine doğru gelen bir arabadan kaçamaz. Huzur içinde yat tembel hayvan; tabii biz de öyle…
Dünya’daki Türler, Şimdi Doğal Hızın 1.000 Katı Hızda Yok Oluyor
“CO2, okyanustaki bir canlının iskeletinin parçası şeklinde oluştuğunda kilit altında kalarak atmosfere gitmiyor ve bu organizma daha sonra öldüğünde deniz tabanına batıyor” diyor Foster. “İşte bu ayrışmadır. Fakat kayada bulunan maddeleri deniz suyuna nakleden şey de ayrışmadır. Canlılar bunu denizden alır, daha sonra deniz tabanına batarlar. Atmosferdeki bir CO2 molekülünün deniz tabanında kilit altına girme süreci uzun bir zaman alır.”
Eğer bugün CO2 yaymayı bırakırsak, yaydıklarımızın izleri bir milyon yıl boyunca atmosferde kalır.
“Bu doğal süreçleri fazlasıyla zorluyoruz” diyor Foster.
Yazar: Kendra Pierre-Louis/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.