Bilim insanları, dünyanın en büyük göç olaylarından biri olan Sardanya Göçü’nün nasıl işlediğini keşfetmiş.
“Dünya’nın En Büyük Balık Sürüsü” şeklinde düşünülen bu çarpıcı olayda yüz milyonlarca sardalya balığı, serin sulardan ayrılıp Hint Okyanusu’nun daha sıcak tropik altı sularına veya Güney Afrika’nın doğu kıyısına gidiyor.
Sardalya göçü, güneydoğu kıyısındaki soğuk suların yüzeye yükselmesiyle tetikleniyor ve balıklar kuzeye akın ettikçe, kıyı ile (sardalyaların fizyolojik kapasitesini aşan) güneye doğru akan sıcak bir akım arasında kalıyorlar. Sonrasında çok sayıda yunus, köpek balığı, deniz kuşu ve hatta balina onları avlıyor. Bu olay, birçok doğa belgeselinde gösteriliyor.
Güney Afrika ve Avustralya’da çalışan bilim insanlarının Science Advances bülteninde yayımladığı yeni bir çalışmada, Sardalya Göçü’nün doğu kıyısına ait olan ve sıcak tropik altı koşullara uyum sağlayan ayrı bir balık rezervinin üreme göçünü temsil ettiği hipotezi test ediliyor. Bilim insanları, Güney Afrika civarındaki yüzlerce sardalyanın genom verisini oluşturmuş. Bu veriler arasında genomun, çoğunlukla kıyı boyunca görülen su sıcaklığı farklılıklarıyla ilişkili bölgelerine ait veriler de bulunuyor.
Sonuçlar, Güney Afrika’da iki sardalya popülasyonu olduğunu gösteriyor. Bunlardan biri soğuk batı kıyısındayken (Atlantik Okyanusu), diğeri de daha sıcak doğu kıyısı sularında (Hint Okyanusu) yaşıyor. Bu bölgesel popülasyonların her birinin, doğal bölgesinde deneyimlediği sıcaklık aralığına uyum sağladığı görülüyor.
Çalışmanın eş yazarlarından Profesör Peter Teske, “Kısa yukarı akım dönemlerine ait soğuk su, daha sıcak Hint Okyanusu habitatına uyum sağlamamış olan batı kıyısındaki sardalyaları çekiyor” diyor. “Doğada böyle şeyler nadir görülür. Göç konusunda uygunluk bakımından hiçbir belirgin fayda yokken, bunu neden yapıyorlar? Sardalya göünün, buzul dönemine kadar uzanan yumurtlama davranışının bir kalıntısı olabileceğini düşünüyoruz. Günümüzde tropik altı Hint Okyanusu habitatı olan yer, o zamanlar içerdiği soğuk sularla birlikte sardalyalar için önemli bir üreme bölgesiymiş.”
Kaynak: Flinders Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.