Araştırmacılar, memeli olmayan omurgalıların renk ve gri ton bilgisini çok daha basit ve etkili şekilde çözebildiğini ortaya çıkarmış.
Sinirbilim profesörü Tom Baden ve Sussex Üniversitesindeki laboratuvarında çalışan diğer araştırmacılar, zebra balıklarının farklı dalga boylarına veya ışık renklerine nasıl tepki verdiğini ve bunları nasıl çözdüğünü araştırıyormuş.
Baten şöyle aktarıyor: “Zebra balığı, insanlardan farklı olarak dört tip koni ışık algılayıcısına (fotoreseptör) sahip. Retinada yer alan bu özel nöronlar, ışığa tepki veriyor. Bu dört tip genelde kırmızı, yeşil, mavi ve morötesi şeklinde adlandırılıyor. Varsayımlara göre her birinin, kendinden beklenen şeyi yapması gerekiyor; kırmızının kırmızı ışığa, yeşil ışığa tepkis vermesi gibi. Fakat durumun böyle olmadığını keşfettik.”
Omurgalı bir canlının fotoreseptöründe, canlı içerisinde yapılan ilk doğrudan “renk ayarlama” ölçümlerinde Prof. Baden ve takımı, Almanya’daki Tübingen Üniversitesi ve ABD Teksas’taki Baylor Tıp Fakültesinde çalışan meslektaşlarıyla birlikte zebra balıklarının renkleri insanlardan çok daha basit bir şekilde çözebildiğini keşfetmiş. Science Advances bülteninde yayımlanan çalışma, ‘kırmızı konilerin’ parlaklığa (ör. siyah veya beyaz bilgisine) yanıt verirken ‘yeşil konilerin’ ise renk bilgisine yanıt verdiğini gösteriyor.
Baden şöyle açıklıyor: “Temel ilkelere göre renklerin görülmesi için, görsel devrelerin parlaklığı renk bilgisinden ayırması gerekiyor. Bunlar doğada temelden birbirine geçmiş durumda olduğundan, bunları ayırmak kolay bir iş değil ki bazı durumlarda epey bir nöron gerekiyor.
“Bunlardan bazıları, insanlarda halen anlamadığımız şekillerde gözlere ve beyne dağılmış durumda. Bunun aksine zebra balığı, bu temel sorunu mümkün olan ilk bölgede; fotoreseptörlerin sinapslarında çözüyor.”
Evrimsel bir bakış açısından bakıldığında Baden, bu “balık stratejisinin” omurgalılardaki ‘görmenin kökenine’ çok daha yakın olabileceğini belirtiyor.
Yazar: Stephanie Allen/Sussex Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.