Dalgaların altında konuşan konuşana! Cornell Üniversitesinde yürütülen yeni bir çalışmada, balıkların sesle iletişim kurmasının zannedilenden çok daha muhtemel olduğu ve bazı balıkların bunu en az 155 milyon yıldır yaptığı bulunmuş. Bulgular iki hafta önce Ichthyology & Herpetology bülteninde yayımlandı.
Cornell Üniversitesi Kuşbilim Laboratuvarına bağlı Koruma Biyoakustiği Merkezinde araştırmacı olarak çalışan baş yazar Aaron Rice, “Bazı balıkların çeşitli sesler çıkardığını uzun süredir biliyorduk” diyor. “Fakat balık sesleri hep nadir rastlanan acayip şeyler biçiminde düşünülmüştü. Biz ise bunların bir defaya mahsus çıkan sesler mi olduğunu yoksa balıklarda daha geniş bir akustik iletişim kalıbının mı bulunduğunu merak ettik.”
Bilim insanları, çalışmada ışınsal yüzgeçliler adı verilen bir balık sınıfını incelemiş. Bu balıklar, dünyada bilinen balık türlerinin %99’unu oluşturan omurgalılar (bel kemiği olan canlılar). Araştırmacılar, balık türlerinin %85’ini barındıran 175 familyanın sesle iletişim kurduğunu veya sesle iletişim kurmasının muhtemel olduğunu keşfetmişler. Balıkların aile ağacını mercek altına alan bilim insanları, aynı zamanda sesin çok önemli olduğunu ve milyonlarca yıl boyunca farklı zamanlarda en az 33 kez evrimleştiğini bulmuşlar.
Uzun omurgalı sincap balığının sesi. Kayıt: Howard Winn/Macaulay Kütüphanesi.
Cornell Üniversitesi Tarım ve Yaşam Bilimleri Fakültesinde ekoloji ve evrimsel biyoloji profesörü olan eş yazar William E. Bemis, şöyle aktarıyor: “Balıkların evrimsel ilişkileri üzerine onlarca yıldır yürütülen temel araştırmalar sayesinde, artık bilinen 35.000 civarı balık türünde ne kadar farklı işlev ve davranışların evrimleştiğine yönelik pek çok sorunun cevabını arayabiliyoruz. Çoğunlukla insanı merkez alan bir düşünce yapısından uzaklaşıyoruz. Öğrendiklerimiz, sesli iletişime yön veren şeyler ve bu iletişimin nasıl evrimleştiği konusunda yeni tespitler yapmamızı sağlayabilir.”
Bilim insanları, çalışmalarında üç bilgi kaynağı kullanmış: Bunlardan ilki, balıkların seslerine ait mevcut kayıtlar ve bu seslerin tanımlandığı bilimsel makaleler iken; ikincisi de bir balığın bilinen anatomisi (belirli kemikler, bir hava kesesi ve sese özgü kaslar gibi ses çıkarmak için uygun araçlar taşıyıp taşımadıkları); üçüncüsü ise su altı mikrofonları icat edilmeden önce 19’ncu yüzyıl literatüründeki referanslarmış.
Fen Bilimleri ve Sanat Fakültesinde sinirbilim ve davranış profesörü olan eş baş yazar Andrew Bass, “Sesli iletişim, balıklarda sıklıkla gözden kaçan bir olgu” diyor. “Fakat balıklar, yaşayan tüm omurgalı türlerinin yarısından fazlasını oluşturuyor. Muhtemelen kolay duyulup görülemedikleri için gözden kaçmış olmalılar. Ayrıca su altı akustik iletişim bilimi temel olarak balina ve yunuslara odaklanmış durumda. Fakat balıkların da sesleri var!”
Peki balıklar nelerden konuşuyor? Çoğunlukla hepimizin konuştuğu şeylerden: Cinsellik ve yiyecek. Rice, balıkların ya bir eşi cezbetmeye, ya bir besin kaynağını veya bölgeyi korumaya ya da diğerlerine kim olduklarını haber vermeye çalıştığını söylüyor. Hatta balıklara verilen bazı yaygın isimler, onların çıkardığı seslere dayanıyor.
Rice, balık türlerinde yapılan bu ses keşfinin kaydını tutmayı ve bu kayıtları giderek büyüyen veri tabanına eklemeyi planlıyor. Bu projeye 20 yıl önce, çalışmanın eş yazarları Ingrid Kaatz ve (Boston Üniversitesinde biyoloji profesörü olan) Philip Lobel ile birlikte başlamış. Araştırmacıların ortak çalışması, Rice Cornell’a geldiğinden beri devam ederek genişlemiş.
“Bu çalışma, ses iletişimine düşündüğümüzden çok daha fazla grubu dahil ediyor” diyor Rice. “Balıklar her şeyi yapıyor. Hava soluyor, uçuyor, her şeyi yiyorlar; artık balıklar ve çıkarabildikleri sesler konusunda hiçbir şey beni şaşırtamaz.”
Yazar: Pat Leonard/Cornell Üniversitesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.