Uzay Uçuş Sistemi (SLS) roketinin astronotları Ay’a gönderip gönderemeyeceğini test etmeyi hedefleyen uzay görevi Artemis I, Pazartesi günü öğle saatlerinde gerçekleştirilen ilk fırlatma denemesinde başarısız olmuştu. Geri sayımın durmasına neden olan motor sızıntısının ardından görevdeki sorunu düzeltmeye çalışan NASA, fırlatmayı yarın Türkiye saatiyle 21:17’de başlayacak 2 saatlik zaman aralığında yeniden deneyecek.
NASA’nın Pazartesi günü iptal edilen fırlatmayla ilgili yaptığı bir basın toplantısında konuşan Artemis görev başkanı Mike Sarafin, “Bu inanılmaz derecede zor bir iş” diyor. “50 yıldan uzun süredir yapılmamış bir şeyi yapmaya çalışıyoruz ve bunu yeni teknolojiyle yapıyoruz.”
İnsanlar en son 1972 yılında Apollo 17 göreviyle Ay’a ayak basmıştı. Artemis I’in fırlatılması halinde gerçekleşecek ilk uçuşla beraber bu yarım asırlık araya bir son verilecek ve Dünya’nın uydusunda uzun vadeli yeni bir keşif dönemi başlayacak. Önümüzdeki on yıllık dönem içerisinde, Artemis programıyla beraber Ay’da kalıcı bir üs kurulmasına yönelik uzay görevleri yürütülecek. NASA ise bu doğrultuda ideal noktayı şimdiden gözüne kestirmiş: Ay’ın ayak basılmamış güney kutbu.
Artemis programının planlanan ikinci ve mürettebatlı ilk uçuşu olan Artemis II’nin, Mayıs 2024’te gerçekleştirilmesi bekleniyor. Ay’a gönderilecek ilk grup astronotlar uyduya ayak basmayacak. Bunun yerine, 8 ila 10 gün boyunca uydunun yakınında uçarak Dünya’ya geri dönecekler. Her şey yolunda giderse, programın ikinci mürettebatlı görevi olan Artemis III, NASA’nın Ay yüzeyine yapacağı ve uzun süredir beklenen dönüş kapsamında 2025’te fırlatılacak. Astronotlar varış noktalarına ulaştıklarında ise aralarında Ay’a ayak basan ilk kadın ve ilk siyahi astronotun da bulunduğu ekip, 13 muhtemel bölgeden birine yaklaşık bir haftalığına iniş yapacak.
İnsanlar Ay’a yeniden ayak basacak olsa bile, Artemis ekibi Apollo görevlerinin 50 yıl önceki ilk gezinti bölgelerinden daha başka manzaralara yönelecek. Ay’daki bu olası noktaların tümü, uydumuzun şimdiye dek gizem olarak kalmış güney kutbu civarında bulunuyor.
NASA’da gezegen jeolojisi müdürü olarak görev yapan ve bu olası bölgelerin belirlenmesine yardım eden Noah Petro, “Ay’da bulunduğunu bildiğimiz en eski kayalardan bazıları orada olabilir” diyor. Uydunun güney kutbu, Apollo astronotlarının keşfe çıktığı ortamdan çok farklı. Önceki astronotların bütün görevleri ekvatorun yakınında gerçekleşmişti. Petro, gittikleri yere göre Artemis astronotlarının bu zorlu yolculuklarında en az 4,3 milyar yıllık kayalarla karşılaşabileceğini söylüyor.
“Mecazi anlamda zamanda geriye; tarihimizin erken bir dönemine gidecekler” diyor. Üstelik bu keşif yolculuğu sadece Ay’ın değil, Güneş sistemimizin yanısıra evrenin de geçmişini ortaya çıkarabilir.
Ay’ın eksen eğikliği sebebiyle, güney kutbu hem ışıklı hem de gölgeli bölgelerle dolu. Dolayısıyla bazı alanları araştırmak diğerlerine göre daha zor olabilir. Fakat buz suyu gibi kaynaklar yönünden zengin. Yaşam destek sistemleri ve yakıt için kullanılabilecek bu kaynaklar, NASA’nın Ay’da yaşanabilir bir üs kurmaya yönelik uzun zamandır planladığı hedef için son derece yararlı olabilir. Üstelik bölgelerin her biri, kendi benzersiz jeolojik özelliklerine de ev sahipliği yapmanın yanısıra Artemis III görev süresi boyunca neredeyse devamlı güneş ışığı sağlayabilecek. Güneşli bir noktada üs kurulması, güneş enerjisinin güç kaynağı sağlaması bakımından özel bir zorunluluk taşıyor. Ayrıca bu sayede, astronotların Ay’ın dondurucu soğuğuyla başa çıkmasına da yardımcı olunabilir.
Her bir bölge olası bir fırlatma aralığıyla bağlantılı olduğundan, bu 13 bölgenin tam olarak hangisinin sıradaki Ay bayrağını taşıyacağını tahmin etmesi zor; özellikle de NASA’nın astronotların güvenliği için fırlatmaları sık sık iptal ettiği düşünüldüğünde… Yine de (iptal olsun ya da olmasın) geçmişteki fırlatmalar, uzay görevlerinde çalışacak günümüzdeki ve gelecekteki bilim insanları için ders niteliğinde. Hatta Petro, önceki nesiller Apollo’dan çok şey öğrenmiş olsa bile insanların Artemis’e giden onlarca yıllık dönemde yeni sorular sorduklarını belirtiyor.
Kendimize Ay’ın nasıl bir kez daha fethedileceğini öğreterek, hem Dünya’da hem de uzayda çok daha büyük işler yapacak noktaya geliyoruz.
“Bunlar tarihimizdeki çok heyecan verici anlar” diyor Petro. “İlk keşif yaptığımızda her şeyin cevabını bulmadık ama şimdi bir başlangıç noktamız var.”
Yazar: Tatyana Woodall/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.