Friedrich-Naumann-Foundation for Freedom bünyesinde “Teknolojide Kadınlar” konulu bir web semineri düzenlendi. Vakfın Girişimcilik Kolu ile organize edilen bu etkinlikte, teknoloji ile ilgili bir işte çalışan ve bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında eğitim alan kadınların karşılaştığı zorluklar üzerine konuşuldu ve STEM alanlarını kadınlar için daha çekici kılabilmek adına neler yapılabileceği tartışıldı. Web seminerini Girişimcilik Kolu koordinatörü Jonas Happ yönetirken, webinar’ın organizatörü Diclehan Ulucan ve diğer katılımcılar konuşmacı Doç. Dr. Pınar Oğuz Ekim’e sorular yöneltti. Doktorasını Lizbon Teknik Üniversitesinde tamamlayan Ekim, sensör ağlarında konumlandırma ve hedef izleme algoritmalarına odaklanan tezi ile Portekiz’de IBM Bilim Ödülünü 2012 yılında kazandı. Şu anda İzmir Ekonomi Üniversitesinde akademisyen olarak çalışan Ekim, aynı zamanda otonom mobil platformlar geliştiren Advoard Robotics’in kurucu ortağı.
Sohbetin başında, birçok çalışmada teknoloji ile ilgili bölümlerde okumaya karar veren kadınların yüzdesinin erkeklere göre çok daha düşük olduğuna işaret edildiğini ve aynı zamanda teknoloji alanında çalışan kadınların yüzdesinin erkeklere göre daha az olduğunun bilindiği belirtildi. Ekim, toplumsal normların alınan kararlar üzerinde etkisi olabileceğini, kadınlarla erkekler arasında eşit bir dağılımın oluşabilmesini sağlayacak en önemli etmenin aile olduğunu söyledi. Örneğin, kız ve erkek çocuklarına aynı oyuncaklar alınmalı ve yardıma ihtiyaç duyan insanlara nasıl bakılması gerektiği cinsiyet ayrımı yapmadan tüm çocuklara öğretilmeli. Söyleyişi sırasında insanların bakış açılarını değiştirmek adına çocuklara rol modeli olarak başarılı kadınların tanıtılabileceği konuşuldu. Özellikle daha önceki yüzyıllarda bilime katkıda bulunan kadınların, erkek meslektaşları kadar tanınmadığı ve bu durumun değişmesi gerektiği üzerine tartışıldı. Çocukların hem kadın hem erkek rol modellerinin olmasının, çocukların herkesin istediği mesleği yapabileceğini görmesini sağlayacağı belirtildi.
Web seminerinin bir sonraki kısmında pozitif ayrımcılık üzerine konuşuldu. Ekim bu konuda çok net olduğunu, bir iş veya bir ödül için seçilirken bunu cinsiyeti nedeniyle değil vasıfları sayesinde başarmak istediğini söyledi. Diğer yandan ise, pozitif ayrımcılığı yüzyıllardır kadınların yok sayılmasının doğal bir sonucu olarak gördüğünü belirtti. Çok uzun bir süre boyunca birçok bölgede bilim ve teknoloji alanında çalışan kadın yoktu ve/veya kadınların bu alanda çalışmasına izin verilmiyordu. Bu nedenle, günümüzde pozitif ayrımcılık ile birçok alandaki kadın çalışan sayısını arttırmak istemenin şaşırtıcı olmadığı belirtildi. Konuşmadaki diğer bir konu anneliğin iş hayatına olan etkisiydi. İki çocuk annesi olan Ekim, bu konudaki tecrübelerini ve görüşlerini aktardı. Çocukları doğduktan sonra araştırma için ayırdığı zamanın doğal olarak azaldığını anlatan Ekim, bir süre sonra yine günlük hayatının belirli bir rutine oturduğunu söyledi. İşverenlerin, annelerin ve babaların durumunu göz önünde bulundurmaları gerektiğini söyleyen Ekim, özellikle küçük çocukları olan kadınlardan her zaman yüzde yüz verim beklememek gerektiğini belirtti. Diğer bir deyişle çalışma koşullarının tüm çalışanlar için eşit olmaktan ziyade adil bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtti.
Web seminerinde son olarak girişimcilik üzerine konuşuldu. Ekim, Start-up kurmak için çok fazla zamana ihtiyaç duyulduğunu ve pazar analizinin ayrıntılı olarak yapılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, öncelikle gerçekten girişimci olup olmamak istediğimize ve bu işin bize uygun olup olmadığına bakmamız gerektiğini belirtti. Sonrasında, öğrencileriyle birlikte kurmuş olduğu şirketin kuruluş sürecini anlattı. Ekim, geliştirmiş olduğu bir fikir üzerine pandemi sürecinde öğrencileriyle çalıştıktan sonra öğrencilerinin de çok hevesli olmasıyla birlikte fikir şu anda hem Türkiye’de hem de dünyada farklı kuruluşlarla çalışan bir şirkete dönüştü.