İnsanı kurutucudan yeni çıkmış bir kot pantolonu giymek kadar mutlu eden çok az şey vardır. Fakat asılarak kurutulan ve makinede kurutulan giysiler konusunda uzun süredir devam eden bir tartışma var. Yetişme şeklinize, evinizin büyüklüğüne veya yaşadığınız ülkeye dayalı olarak, giysilerinizi ipe asmayı ya da onları bir kurutucuya fırlatmayı tercih edebilirsiniz.
Her iki seçenekte de elinizde kuru çamaşırlar oluyor fakat bu iki sonuç arasında bazı farklılıklar bulunuyor. Yani asılarak kurutulan çamaşırlar ve havlular, kuruduktan sonra genelde sert olup kaşındırırken; kurutma makinesinde kurutulan kumaşlar yumuşak ve pürüzsüz oluyor. Eğer kurutma kavramı, maddedeki suyu gidermekten ibaretse, bu iki sonuç neden bu kadar farklı?
Bir sepet dolusu çamaşır yıkadığınız zaman, büyük bölümü pamuk veya diğer organik polimerler olan tüm bu kumaşları suyla ıslatıyorsunuz. Giysi liflerinin çoğu, bitki maddesinden yani selülozdan yapılıyor. Çok güçlü ve dayanıklı olan bu maddeyi kullanması da kolay. Selülozun diğer özellikleri de suyu sevmesi ve doygunluğa ulaşana kadar su emmesi.
Giysilerinizdeki tüm lifler, çamaşır makinesinde suya doyuyor. Şişen ve doygunluğa ulaşan selüloz, kendisini bir arada tutan hidrojen bağlarının bir kısmını bozuyor. Aslında polimer zincirleri birbirlerine sürtüp kaydıkça, selülozdaki bağlantılar kötüleşiyor. Su buharlaşmaya başladığında, selüloz zincirleri arasındaki hidrojen bağları yeniden şekilleniyor ve güçlü, dayanıklı hallerine geri dönüyorlar. Fakat buharlaşmanın meydana gelme biçimi, dokunun son şekli için önem taşıyor.
Kurutucuda, giysiler sürekli hareket ediyor ve selüloz liflerinin o kadar sıkı ve kapsamlı şekilde yeniden bağ oluşturması zorlaşıyor. Gerçekte bu durum, havlunun biraz yumuşamasını sağlıyor çünkü pamuk lifleri birbirine o kadar bağlı olmuyor. Eğer ıslak çamaşırlarınızı güneş ışığında ipe asarsanız, kumaşlar genelde sadece rüzgarla hareket eder. Bu statik yerleşim, selüloz liflerinin hidrojen bağlarını daha etkili biçimde yeniden oluşturmasına olanak sağlıyor. Lifler arasında daha fazla bağ olması, daha çok kuvvet ve sağlamlık anlamına geliyor. Doku bağlamında ise daha pürüzlü bir his oluşuyor. Bu durum, çamaşır deterjanının aşırı kullanımıyla daha belirgin bir hal alıyor çünkü deterjan kalıntıları, bu etkiyi çok daha fark edilebilir yapıyor.
Yazar: John Staughton/ScienceABC. Çeviren: Ozan Zaloğlu.