Dünya Çekirdeğinin En Derindeki Katmanı Tespit Edilmiş Olabilir

0
Sismik veriler, bize soluk mavi noktamızın iç kısmı hakkında yeni bilgiler veriyor. Fotoğraf: NASA

Lisedeki fen bilgisi ders kitaplarında, Dünya’nın ve tüm katmanlarının tanıdık bir görüntüsü yer alıyor. Bu görüntü ise yer kabuğu, dış ve iç manto tabakası ile dış ve iç çekirdeği içeriyor. Fakat iki hafta önce Nature Communications bülteninde yayımlanan yeni bir çalışmayla bu grafik artık eskide kalabilir. Ulusal Avustralya Üniversitesinde (ANU) çalışan sismologlar, güçlü depremlerden yansıyan dalgaları analiz edip en içtekinin de içinde bulunan bir çekirdek keşfetmişler.

Dünya’nın iç bölümlerinin her biri hayatlarımızda özel roller oynuyor. Yerkabuğu şeklinde adlandırılan en dıştaki ince katmanın üzerinde yaşıyoruz. Geçmişte yeterince derinlere kazılıp manto tabakasına ulaşılmaya çalışılmışsa da, şimdiye kadar kimse başarılı olamamış. Manto tabakasının hem iç hem dış kısmı, sıvı haldeki kayadan meydana geliyor. Buradaki konveksiyon akımları, yer kabuktaki tektonik levhaların hareket etmesine sebep oluyor. Son olarak da çekirdek var. Çekirdeğin sıvı haldeki dış katmanı, Dünya’nın manyetik alanını meydana getiriyor. Çekirdeğin iç kısmındaki katı bölüm ise bu manyetik alanın daha dengeli olmasını sağlıyor.

Dünya’nın iç yapısını incelemek kolay değil. Bu yüzden jeologlar manto tabakasını, volkanik patlamalarla yerin çok altından gelmiş olabilecek kaya örneklerini inceleyerek araştırıyor. Bunun yanısıra depremlerle ortaya çıkan sismik dalgaları da inceliyorlar. Yer altının derinliklerindeki bir merkez üssünde deprem başladığında oluşan hareket, yüzeyi sallayan dalgalar meydana getiriyor. Bu dalgalar gezegenin her yerindeki sismometreler ile ölçülebiliyor. Sismologlar sismik dalgaların ne kadar hızlı hareket ettiğini ölçerek, Dünya’nın merkezinin nasıl göründüğüyle ilgili şaşırtıcı miktarda bilgi edinebiliyorlar.

Fakat bunu sayılar anlamlı olduğu zaman yapabiliyorlar. Sismologlar bir süredir iç çekirdeğin tam ortasından geçen deprem dalgalarını ölçtüklerinde, modellerinin normaldeki gibi doğru sonuç vermediğini fark etmiş. Sismik veya başka türlü olsun tüm dalgalar, farklı maddelerden farklı hızlarda geçiyor. Fakat eşyönsüzlük adı verilen bir olgu, dalgaların farklı konumlarda da farklı hızlarda gidebileceği anlamına geliyor. 2002 yılında araştırmacılar, bazı güçlü depremleri incelerken buldukları eşyönsüz etkileri açıklamak üzere iç çekirdeğin en içinde bir çekirdek olabileceğini öne sürmüşler.

Şimdiyse bu kuramı destekleyen daha fazla araştırma takımının olduğu görülüyor. Son yıllarda sismik kayıt istasyonlarının sayısı arttığından, bir dalganın tam olarak ne kadar hızlı gittiğini ve hangi yönde gittiğini çözmek daha kolay oldu. ANU’daki sismologlar, geride bıraktığımız on yıl boyunca 6,0’dan büyük depremleri inceleyerek sismik dalgaların kesin güzergâhını belirlemeye çalışmışlar. Ekipmanlardaki artış sayesinde bilim insanları, oradan oraya yayılan bu dalgaları beş kata kadar daha iyi takip etmeyi başarmış. Araştırmacıların bulguları, gerçekten de dalgalar Dünya’nın merkezinden geçtikçe dalga güzergâhlarının sanki iç çekirdeğin en iç kısmında bir çekirdek varmış gibi değiştiğini gösteriyor. Bilim insanları bu farklılığın, çekirdeği meydana getiren demir ve nikel atomlarının farklı bir kristal diziliminden kaynaklandığını düşünüyor.

Bulgular bazı sismologları pek ikna etmişe benzemiyor çünkü bunun kademeli bir geçişten ziyade sert bir sınır mı olduğu halen belli değil. Fakat Dünya’nın yeni bir katmanının keşfedilmesi her zaman yaşanan bir olay değil. İç çekirdeğin en içindeki kısım bulgularla desteklenmeye devam ederse, makalenin yazarlarına göre jeologlar bu sayede gezegenin ilk günlerinin jeolojik yapısına dair daha fazla fikir edinebilir.

 

Yazar: Jack Izzo/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz