16 Temmuz 1945 günü saat 05:30’da, tarihteki ilk atom bombası bugün ABD’nin New Mexico eyaletindeki White Sands Füze Deney Sahası olan alanda patlatılmıştı. Christopher Nolan’ın gişe rekorları kıran biyografi filmi Oppenheimer‘ın ana karakteri ve ABD Ulusal Los Alamos Laboratuvarının ilk müdürü J. Robert Oppenheimer, teste Trinity adını vermişti. Atom fizyonunun bilimini doğru şekilde gerçekleştirmek zor işti. Hatta testi yürüten bilim insanları, patlamanın atmosferdeki bütün oksijeni tutuşturup tutuşturmayacağına iddiaya giriyordu (tutuşturmadı). Daha önce hiç yapılmamış bu testi filme kaydetme işi de önemli ve zordu.
Trinity’nin filme kaydedilmesi, bilim insanlarının testi daha sonra kayıttan analiz etmesine olanak sağlamıştı. Atomik bir tepkimede çok fazla şey hızla gerçekleşirken, normalde infilakın detaylarını yakından ölçecek cihazlar başarılı bir patlamayla yok olabilirdi. Bu durum, fotoğrafçılığın uzaktan yapılması ve infilakın yüksek detaylı anlarını milisaniyelerle kaydetmek üzere yüksek hızlı özel kameraların geliştirilmesi gerektiği anlamına geliyordu.
Trinity’nin fotoğraflanması
Atomik süreçlerin laboratuvar ortamında incelenmesinde özel kameralar kullanılırken, daha gelişmiş kameralar ise test bölgesini kayda almak için uyarlanmıştı. Bu kameralar önemli ve kalıcı bilgiler sağlamıştı. Fakat gerçekleştirilen testin tek renkli fotoğrafı, laboratuvarlarda çalışan bir sivil olan Jack Aeby’nin kişisel kamerasıyla yakalanmıştı.
“Kamerayı, yaklaşık 5,5 kilometre uzaklıktaki patlatma noktasına doğrultmuştum” diyor Aeby, Atomik Miras Vakfına. Aeby test bölgesine gittiğinde, renkli film rulosunda dört pozluk yer varmış ve bu pozlardan biri, patlamanın yakalandığı tek renkli enstantane haline gelmiş. “Denklanşörü bıraktım, kapandı, pozlamayı makul konuma; saniyenin 1000’de birine kadar çevirdim ve diğer üç pozu art arda hızlı biçimde çektim. Ortadaki poz, şans eseri tam doğru pozlamayla çekilmişti; diğer ikisi de kullanılabilirdi fakat net ya da odaklı değillerdi.”
Bu fotoğraf, Trinity testinin ABD ordusunun yayınladığı ilk görüntülerinden biri halini almış ve araştırmacılar bu görüntüyü, patlamayla ilgili yaptıkları hesaplamaları doğrulamak için kullanmıştı.
“Aslında bu alev topunun enini ölçerek, ilk etki ölçümlerinden birini gerçekleştirmiş ve gerçekleşme zamanını tahmin etmişlerdi. Bu sayede, oluşan etkiyi tahmini olarak yeniden hesaplayabilmişlerdi. Yaptıkları diğer tahminlerle uyuştuğu ortaya çıkmıştı” diyor Aeby.
Aeby’nin kamerası ve şanslı pozunun dışında, Manhattan Projesi’nde patlamanın kaydedilmesi için kullanılan 52 farklı kamerayla kayıt alınmıştı. Bunların çoğu, hareketli görüntülerin kaydedilmesi için kullanılan kameralardı. Dolayısıyla patlamanın günümüze kadar ulaşan fotoğraflarının birçoğu, filmden alınan görüntülerden oluşuyor.
Manhattan proje fotoğrafçısı Berlin Brixner, Los Alamos Tarih Derneğine şöyle konuşuyor: “Kamera çalışırken orada öylece oturuyordum. Her şey merkezi kontrol istasyonundan işletiliyordu. Açılmıştı. Dolayısıyla o zaman oradan oturmaktan başka bir şey yapmam gerekmemişti.” Bilim insanı Kenneth Bainbridge ile Trinity bölgesini ve gereken fotoğraf istasyonlarını kurmaya giden Brixner, testteki kameraları yönetiyordu.
Brizner şöyle devam ediyor: “Tabii gece vaktiydi, bir şey göremiyordum. Fakat patlama gerçekleştiğinde, o kaynak gözleri bembeyaz parlıyor gibi görünüyordu. Güneş gibi yoğun beyaz bir ışık vardı. Gözüm kamaşmıştı, bu yüzden yüzümü sola çevirmiştim, Oscuras Dağları soldaydı ve o zaman tıpkı gündüz gibi aydınlanmışlardı. Bu yüzden birkaç saniye buna baktım ve sonra tekrar kaynak gözlüğümden bakarak korkutucu patlamanın gerçekleştiğini gördüm. İnanılmaz derecede büyük bir patlamaydı. Kameram orada duruyordu fakat kısa süre sonra alev topu yükselmeye başladı ve ben de harekete geçsem daha iyi olur diye düşündüm. Bu yüzden kamerayı birden kaldırdım ve alev topunu stratosfere yükselirken fotoğrafladım. Sonraki birkaç dakika boyunca fotoğraflamaya devam ettim.”
Sabit konumlara pek çok kamera kurulmuştu ve bazıları patlamaya 700 metre kadar yakındı. Kameralar, patlamada çalışabileceklerinden emin olmak için sığınaklara kurulmuş ve patlamaya doğrultulan açılı aynalara yöneltilmişti. 15 Temmuz gecesi yağmur yağıyordu ve yağmur, 16 Temmuz’un ilk saatlerine kadar dinmemişti. Bu yüzden Brizner ve bir teknikerin gidip, filmin çalıştığından emin olmak amacıyla lenslerdeki su ve tozu temizlemesi gerekmişti. Kameraların çoğu çalışmış ve bugün görülebilen kayıtları oluşturmuştu.
Trinity fotoğraflarını nerede görebilirim?
Trinity fotoğraflarının birkaç koleksiyonu, değişen küratörlük dereceleriyle internette mevcut. Manhattan Projesi’nin kuramsal bölümünün büyük mirasçısı ABD Ulusal Los Alamos Laboratuvarı, test fotoğraflarının yer aldığı bir albümü “Trinity’den Trinity’e” başlığıyla Flickr’da paylaştı. Bu albüm, Aeby’nin renkli fotoğrafını, 0,006 saniyeden 16 saniyeye kadar değişen zaman aralıklarında çekilen mantar bulutunun fotoğraflarını ve Aygıt’ın (patlayıcı cihaza verilen ad) testten önceki görüntüleri ile Trinity bölgesinin sonraki görüntülerini içeriyor.
ABD Enerji Bakanlığına bağlı Ulusal Los Alamos Laboratuvarı ve Enerji Bakanlığının etkileşimli Manhattan Projesi tarihi, Trinity patlamasının ilk 0,11 saniyesini gösteren filmden yapılan hareketli bir gifi içeriyor. Atomik Arşiv, Trinity bölgesi ve test fotoğraflarına ait rehber içeren bir slayt gösterisi sunuyor.
Atomik Miras Vakfının Trinity test görüntülerinin yer aldığı galerileri var. Bunların içerisinde, patlamadan sonra toprağın test edilmesinde kullanılan özel şekilde değiştirilmiş askeri tankların görüntüleri de bulunuyor. Patlamanın daha çarpıcı ve olağandışı görüntülerinden biri de, fotoğrafçı Julian Mack’ın kullandığı ve testteki tek delikli kamera olan cihaz ile yakalanmış.
Atomik Miras Vakfının YouTube sayfası, teste ait videolar da sunuyor. Test siyah beyaz (aşağıda), renkli ve yakın çekimde görülebiliyor.
White Sands Füze Test Sahası, yılda iki kez kapılarını bölgedeki ilk 5.000 ziyaretçiye açıyor. Ziyaretçiler Trinity çukuruna gidip etrafında yürüyebiliyorlar. Gösterimin bir parçası olarak ise Trinity testinin fotoğlafları, çukuru çevreleyen zincirli kafese takılmış. ABD ordusu, 2023 yılında bölgeye normalden daha yüksek sayıda ziyaretçi gelmesini bekliyor.
Sonraki görüntüler
Nolan’ın filmi, ABD’nin Hiroşima ve Nagasaki’ye attığı atom bombalarıyla öldürülen insanların doğrudan görüntülerini göstermiyor. Fakat Manhattan Projesi’ne ait bir raporun filme alınan ve silahların oluşturduğu yıkımı gösteren ses kaydını içeriyor.
Atomik Arşiv’de Hiroşima ve Nagasaki‘deki hasarı gösteren galeriler ve İnsanlardaki Nükleer Etkiler isimli bir galeri var. Son galeride bir uyarı bulunuyor: “Görüntüler çok rahatsız edici olabilir, bakarken dikkatli olun.”
Fotoğrafları görüntülemenin ve Trinity’deki testin ayrılmaz bir parçası olan Japonya’daki saldırıları anlamanın bir diğer yolu da, hibakuşa veya atom bombasından kurtulanların hikayelerini dinlemek. 2010-2011’de geliştirilen dijital bir arşiv projesi, okurlara şehirlerin dijital haritalarına tıklama ve bombalamanın gerçekleştiği zaman bu şehirlerde yaşayan insanların hikaye ve görüntülerini görme olanağı sunuyor. Hiroşima ve Nagasaki‘nin dijital arşivleri, yıkımın fotoğraflarıyla birlikte bombalanan şehirlere harita üzerindeki hedeflerin ötesinde daha derin bir bakış açısı sağlıyor.
Yazar: Kelsey D. Atherton/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.