BM, ‘küresel kaynama çağı geliyor’ diyerek uyarıyor.
Bilim insanlarının yaptığı hesaplamalar 2023 Temmuz ayının kayıtlardaki en sıcak ay olacağını gösterirken, insanlığın geçirdiği en sıcak ay muhtemelen yine 2023 Temmuz’u olacak. Birleşmiş Milletler’e bağlı Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ve Avrupa Birliği’nin Kopernik İklim Değişimi Hizmeti, iki hafta önce Temmuz ayındaki sıcaklığın rekor kırmanın ötesine ulaştığını duyurdu. Kurumların aktardığı üzere gezegenin sıcaklığı, küresel ısınmayı sanayi öncesi sıcaklıkların 1,5 °C üzerine sınırlama eşiğini geçici olarak aştı.
Dünya çapında aşırı sıcaklarla karşı karşıya kalan milyonlarca kişi için bu durum hiç şaşırtıcı değil. Çin’in kuzeybatısındaki bazı bölgeler geçtiğimiz ayın başlarında 52 °C’yi aşan rekor seviyelere şahit olurken, Avrupa’nın güneyi aşırı sıcak hava dalgasının ardından orman yangınlarıyla boğuştu. Dünya Hava Durumu İlişkilendirme girişiminin geçtiğimiz hafta yayımladığı bir analize göre iklim değişimi olmadan bu küresel ısı dalgalarının görülmesi “neredeyse imkansız”.
Kopernik İklim Değişimi Hizmeti müdürü Carlo Buentempo, “Temmuz’un ilk üç haftasının kayıtlarımızda gözlenen en sıcak üç haftalık dönem olduğunu söyleyebiliriz” diyor. “Bu anormallik, kayıtlarımızda rekor sıcaklıkların görüldüğü diğer aylara göre o kadar yüksek ki; Temmuz ayının tümüyle kayıtlardaki en sıcak Temmuz ayı olduğundan ve çok büyük ihtimalle de en sıcak ay olduğundan neredeyse eminiz.”
Bu gibi kayıtlarda, tüm dünya çapındaki ortalama hava sıcaklıkları takip ediliyor ve bir derece yüze bölünüyor. Fakat BM’nin raporuna göre Temmuz ayının ilk 23 günündeki sıcaklık, 2019 Temmuz ayında kırılan 16,63 °C’lik rekoru geride bırakarak ortalama 16,95 °C olmuş. Bu kayıtlara ait veriler 1940’a dek uzanıyor ancak pek çok bilim insanı, son okunan değerlerin neredeyse kesin olarak son 120.000 yıldaki en sıcak değerler olduğunu düşünüyor. Mercan kayalıklarından, denizin derinliklerindeki tortul çekirdeklerinden ve ağaç halkalarından toplanan verilere dayanan bu değerler, geçmişteki iklimlere dönük bir tablo çiziyor.
Buentempo ve diğer bilim insanları, bu buharlı havanın insan kaynaklı iklim değişimi ile bu yıl orta Pasifik’in bazı kısımlarında görülen doğal El Nino ısınma örüntüsünün birleşimine bağlı olabileceğini düşünüyor. Dünya çapındaki hava durumunu değiştiren bu örüntü, Pasifik’teki bir soğuma örüntüsü olan La Nina’yı üç yıldır takip ediyor. Birden fazla La Nina soğuma örüntüsü yaşanmasına karşın, 173 yıl uzunluğundaki bir veri setine göre en sıcak sekiz yıl 2015 ve 2022 arasında görülmüş. WMO İklim Hizmetleri Müdürü Chris Hewitt, 1970’lerden beri “Bir önceki 10 yıllık döneme göre net ve çarpıcı bir ısınma yaşandığını” belirtiyor.
“Fakat şimdi La Nina’nın sona ermesi ve yerini denizi ısıtan El Nino etkisine bırakmasıyla, sular Pasifik’in tropikal bölgelerinde ısınmaya başladı” diyen Hewitt, bu durumda önümüzdeki beş yıldan birinin neredeyse kesin olarak kayıtlardaki en sıcak yıl olacağını söylüyor.
WMO’da çalışan bilim insanları, Mayıs ayında dünyanın 2,7 °C’lik eşiği önümüzdeki beş yıldan en az birinde geçici olarak aşabileceğini tahmin etmişler.
Atlantik Okyanusu’ndaki sıcaklıklar da bahar aylarından beri hızla yükseliyor. Küresel okyanus yüzey sıcaklıkları, Mayıs ortasında yılın o zamanı için “eşi görülmemiş” seviyelere ulaşmış.
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres sera gazı yayılımlarının azaltılması, iklim adaptasyonları ve iklim finansmanı için küresel çapta eyleme geçme gerekliliğinin altını çiziyor. “Küresel ısınma döneminin sona erdiğini” ve “küresel kaynama döneminin geldiğini” söyleyerek uyarıyor.
“En kötü etkileri hâlâ durdurabiliriz” diyor Guterres. “Fakat bunun için yakıcı ısıyla geçen bir yılı, yakıcı azimle geçen bir yıla dönüştürmemiz gerekiyor.”
Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.