“Uzay ve uydu teknolojileri fırsatlarla dolu!”

0

Ülkemizin önde gelen teknoloji şirketleri arasında bulunan INFINIA’nın kurucularından Tugay Güzel (CEO) ile uzay teknolojileri alanında ülkemizi taşımak istedikleri yer, uzay turizmi, uydu üretimi ve bu alanda yaşadıkları zorlukları konuştuk.

 

Şirketinizin kuruluş hikâyesini dinleyebilir miyiz? Ne tür zorluklarla karşılaştınız?

Hikayemiz, biraz cesaret ve bolca azimle başladı. Birçok farklı start-up kurduk, bazılarında başarılı, bazılarında başarısız olduk. Bazen zamanımızın öncesinde olduğumuz oluyordu, erken hareket ettiğimiz oluyordu, geliştirdiğimiz fikirler piyasaya yeni geliyor, kimi zaman anlaşılmıyordu. Doğru zamanı yakaladığımızda ise finans, ekip, kaynak gibi farklı sıkıntılar baş gösteriyordu. Ama her defasında şunu anladık: Eğer inandıysan, çalıştıysan ve o işe gerçekten kafa yorduysan yolunu buluyorsun. Her bir zorlukla, işimizi daha da çok sevdik ve hep “yolunda” ilerledik.

Start-up kültürünün getirdiği esneklik ve hızlı adaptasyon ihtiyacı, bizim için hem bir avantaj hem de sürekli üstesinden gelmemiz gereken bir meydan okuma oldu. İlk adımlarda yetkin bir ekip oluşturma, pazara uygun ürünler geliştirme ve bunun için finansal kaynak bulma gibi zorluklarla karşı karşıya kaldık. Aynı zamanda hem yerli hem de global pazar oyuncularıyla rekabet ve mücadele etmek zorundaydık. Her biriyle mücadele ederken öğrendiklerimizi yeni projelerimize taşıdık.

Her bir zorluğun bizi daha da güçlendirdiğini gördük. Stratejik planlama, takım ruhu ve pazardaki değişimlere hızlı uyum sağlama yeteneği gibi beceriler kazandık. Bugün firmamızdaki her başarı öyküsü, bu zorluklarla geçmişte nasıl başa çıktığımızın bir kanıtıdır ve şunu söyleyebilirim ki, her düşüş bizi bir sonraki atılım için daha da hazırlıklı kıldı. Bu yüzden, kuruluş hikâyemizi anlatırken, yaşadığımız zorluklarla değil, bu zorlukların bize kattığı değerlerle gurur duyuyoruz.

CEO Tugay Güzel, yakın zaman önce NASA’dan ayrılarak Plan-S ekibine katılan -dergimizin de yazarlarından- Umut Yıldız ve Popular Science Yayın Yönetmeni Şahin Ekşioğlu bir arada.

Şirketiniz teknolojinin çeşitli alanlarında faaliyet göstererek birden fazla sektöre hizmet sunuyor. Firmanızın bu çok yönlü çalışma modeli ve sunduğunuz servisler hakkında bilgi verebilir misiniz?

Firmamız, teknolojinin dinamik dünyasında her köşeye dokunan bir çeşitlilik anlayışıyla hareket ediyor. Ellerimizi attığımız işler, deneyim alanlarından müzelere; pazarlama sektöründen denizcilik sektörüne, kullanıcı elektroniğinden sağlık teknolojilerine, iş yönetim sistemlerinden eğitim programlarına kadar uzanıyor. Her bir yeni proje, farklı bir sektörle tanışmak gibi ve biz bu tanışıklığın heyecanıyla doluyoruz. İster evde kullanılan bir alet olsun, ister bir hastanede hayat kurtaran bir cihaz, isterse ofiste işleri kolaylaştıran bir yazılım; hepsinde ortak noktamız, hayatı kolaylaştırmak, daha yaşanabilir kılmak. Bizim için önemli olan, teknolojiyi herkesin anlayabileceği ve kullanabileceği bir dilde sunmak.

Bizim serüvenimiz, deneyimlere derin bir saygı ve onların hayatımıza kattıklarına sıkı bir inanç üzerine kurulu. Her bir etkileşim, her bir olay bizi şekillendiriyor, bize yeni şeyler öğretiyor. İşte bu yüzden, fiziksel ve dijital dünyaları harmanlayarak kullanıcılarımıza ve müşterilerimize hem eğlenceli hem de öğretici deneyimler sunan interaktif alanlar yaratmak bizim için çok önemli.

Eğitimde, sağlıkta, iş dünyasında ve günlük yaşamda kullanıcılarımızın ihtiyaçlarına yönelik inovatif ve özgün donanım ve yazılım çözümlerimizle, onları hem bilgilendiren hem de eğlendiren bir ortam yaratmayı hedefliyoruz. Multidisipliner ekibimizin sunduğu kapsamlı teknoloji anlayışı ile her proje, onları sadece bugün için değil yarın için de hazırlayan yenilikçi ve etkili çözümler ortaya koyuyor.

Firmamızın odak noktası, teknoloji ve yaratıcılığı bir potada eriterek, sektörler arası köprüler kurmak ve her birine özgün çözümler sunmak. Müşterilerimizin deneyimlerini her adımda bir üst seviyeye taşımak ve onları daha aydınlık bir geleceğe taşımak için çabalıyoruz. Her bir deneyim tasarımımız, müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracak, onlara yeni beceriler kazandıracak ve onları fiziksel ve dijital bir dünyanın içine davet edecek şekilde kurgulanmıştır.

Geçen yıl SpaceX tarafından fırlatılan Plan-S, ülkemizde üretilen ilk ticari uydu.

INFINIA’nın kardeş şirketi Plan-S’in uzay teknolojileri konusundaki çalışmalarını anlatır mısınız?

INFINIA’nın teknoloji alanındaki derin bilgi birikimi ve çok sektörlü yapısı ile kurulan kardeş firmamız Plan-S, “Yeni Uzay” hareketinin ticarileştirme odaklı global ruhunu yansıtan bir girişim. 2021 yılında kurulan Plan-S, Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazlarının iletişimi ve yeryüzü gözlem servisleri sunmak üzere Türkiye’de uzay teknolojileri alanında iki yıl içinde öncü konuma geldi.

Plan-S tarafından geliştirilen ve SpaceX’in Transporter misyonları aracılığıyla uzaya fırlatılan Connecta T1.1 ve Connecta T1.2 uydularımız IoT iletişim görevlerini, Connecta 2.1 uydumuz ise yeryüzü gözlem görevlerini başarıyla yürütmektedir. Bu uyduların geliştirilmesi süreçleri, Connecta T1.1’in sekiz ayda gibi kısa bir sürede, Connecta T1.2’nin ise daha da öteye giderek 5 ay gibi oldukça kısa bir sürede tamamlanarak operasyonel hale getirildi, Plan-S’in sektördeki iddiasını ve hızını ortaya koyudu.

Çok yakın gelecekte fırlatılması planlanan Connecta T3.1 ve Connecta T3.2 ikiz uydularıyla uydular arası iletişim yetkinliklerimizi genişletmeyi hedefliyoruz. Plan-S’in bu başarılı girişimleri, INFINIA olarak bizim de sektördeki yerimizi güçlendiriyor ve firmalarımızın ortak hedeflere doğru emin adımlarla ilerlemesine olanak tanıyor. Bu yaklaşımımız aslında, New Space yani ‘yeni uzay’ hareketinin dünya çapındaki vizyonunu ve bu vizyona sahip olarak dünyada ne kadar iddialı olduğumuzu gözler önüne serdi. Connecta T1.1 firma kuruluşundan sonra en hızlı tamamlanıp uzaya gönderilen uydu olarak dünya tarihine geçti.

INFINEA kurucularından CEO Tugay Güzel

Gelecekte hangi tür uzay teknolojilerini geliştirmeyi planlıyorsunuz?

Plan-S olarak uzay teknolojileri alanında yenilikçi ve cesur hedeflerimiz bulunuyor. Amacımız, IoT ve yer gözlemine odaklanarak bu alanlarda derinleşmek ve bunların entegrasyonundan ortaya çıkacak yenilikçi çözümleri, müşterilerimize uzay teknolojilerinde bütünsel bir perspektifle sunmak. Kişisel olarak da uzay turizmiyle alakalı geleceğin çok parlak olduğunu düşünüyorum. Uzay turizmi konseptini yeni bir seviyeye taşıyarak uzayda otel ve eğlence merkezleri inşa etme fikri üzerine yoğunlaşıyoruz. Firma olarak hem Plan-S hem de INFINIA’nın yol haritalarına baktığımızda uzayda otel ve eğlence merkezleri inşa etme fikrinin çok uzak bir gelecek olmadığını düşünüyorum. Bu sayede, uzayın ticari kullanım olanaklarını genişletmeyi ve bu sınır ötesi deneyimleri insanlık için erişilebilir kılmayı amaçlıyoruz.

Uzayın ticaret potansiyeli, artık yalnızca bilim kurgunun değil, gerçek dünyanın da bir parçası haline geliyor. İnsanlık için sınır tanımayan bu yeni erişim, dünyamızın karşılaştığı sorunlara yukarıdan, yani uzaydan çözümler getirme fırsatı sunuyor. Bizim de hedefimiz bu. Öyle ki insanlık için yaşanabilir ve çalışılabilir yeni mecralar yaratma arayışındayız. Bu meydan okumayı, yüksek çözünürlüklü görsellerle desteklenen karar destek sistemleriyle birleştirerek, müşterilerimizin karşılaştıkları sorunlara uzay temelli çözümler sunmayı planlıyoruz. Uzun vadeli hedeflerimiz arasında bu yenilikçi yaklaşımları araştırmak ve geliştirmek yer alıyor, çünkü inanıyoruz ki uzay, yakın gelecekte insanlık için hayati önem taşıyacak. Biz de bu vizyonun peşinden gitmek için uğraşıyoruz.

Uzay teknolojilerinde dünya çapında rekabet edebilir düzeyde yenilikler sunarak, ulusal kapasitemizi güçlendirmek, ülkemizi bu heyecan verici ve hızla büyüyen alanda bir lider yapmak niyetindeyiz. Uzayın sadece keşfetmek için değil, aynı zamanda eğlenmek ve öğrenmek için de bir alan olabileceğine inanıyoruz ve bu vizyonu gerçekleştirmek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Uydu üretiminde hangi zorluklarla karşı karşıyasınız?

Uydu üretimi sürecinde karşılaştığımız zorluklar oldukça çeşitli ve her biri, mühendislik çözümleri ve titiz planlama gerektirmekte. En başta, uyduların uzaydaki zorlu çevresel koşullara dayanıklı olmalarını sağlamak zorundayız. Bunlar, ekstrem sıcaklık dalgalanmaları (-165 ile +125 derece arasında) ve yüksek seviyedeki radyasyon gibi faktörler. Ayrıca, uydu imalatının yapılacağı tesislerin ameliyathane odası kadar temiz ve uyduların uzay ortamına uygunluğunun testi için havasız vakum benzeri koşullarda olması gerekmekte ki bu da kendi başına bir zorluktur.

Bunlara ek olarak, yer yer yaşanan malzeme tedarik krizleri, uydu üretiminde kullanılan özel malzemelerin zaman zaman kısıtlı olmasıyla işleri daha da zorlaştırabilmekte. Küresel tedarik zinciri sorunları, bu malzemelerin erişiminde dalgalanmalara sebep olmakta ve projelerin zamanlamasını etkileyebilmektedir.

İnsan kaynakları açısından bakıldığında, yeterli ve nitelikli personel bulmak ve yetiştirmek konusunda da çeşitli meydan okumalarla karşı karşıyayız. Sektördeki hızlı gelişmeleri takip edebilecek ve sürekli yenilenen teknolojilere uyum sağlayabilecek mühendis ve teknisyenlere ihtiyacımız var.

Tüm bu zorluklarla mücadele etmek için, sürekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yürütüyoruz. Kalite standartları ve uluslararası regülasyonlara uymak, üretim süreçlerimizi sürekli gözden geçirmemizi ve iyileştirmemizi gerektiriyor. Fırlatma maliyetleri ve lojistik zorluklar gibi faktörler de uygun fırlatma penceresini bulmak ve en verimli fırlatma yöntemlerini seçmek için kapsamlı planlama yapmamızı zorunlu kılıyor. Bu zorlukların üstesinden gelebilmek için ise yenilikçi çözümler ve stratejik ortaklıklar geliştiriyoruz.

Projeleriniz arasında yer alan “Ahbap Bilim Tırları” oldukça dikkat çekici. Bu gezici bilim tırlarında çocuklara ve gençlere neler sundunuz ve bu etkileşimler sırasında hangi konulara değindiniz?

Ahbap Bilim Tırları’ projemiz, GUHEM (Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi) ile benimsediğimiz etkileşimli ve deneyimsel öğrenme yaklaşımını daha geniş bir kitleye ulaştırma amacı taşıyor. “Bilime Açılan Kapı” (BAK) girişimimizle başlayan bu yolculuk, çocukların ve gençlerin beş duyusunu da etkin şekilde kullanarak öğrenmelerini hedefleyen gezici bilim laboratuvarlarından oluşuyor.

Bizim buradaki amacımız, teknolojiyi çocukların eğitimine entegre ederek onlara bilimi sevdirmek. LED ekranlar, dokunmatik paneller ve Kinect gibi interaktif sistemlerle donattığımız atölyelerimizde, çocuklar fizik ve kimya gibi konuları keşfediyorlar. Bu teknolojiler sayesinde, öğrenme deneyimleri çok daha etkileşimli ve eğlenceli hale geliyor. Çünkü biz, öğrencilerin tüm duyularına hitap eden bir öğrenme ortamı yaratmaya çalışıyoruz. Burada onlara sadece teorik bilgiler vermekle kalmıyor, aynı zamanda yeni nesil teknolojileri kullanarak öğrendiklerini uygulama şansı sunuyoruz. Böylece, çocuklarımız bilimi sadece öğrenmekle kalmıyor, onu deneyimleyerek öğreniyorlar ve bu süreçte hem bilgi sahibi oluyorlar hem de eğleniyorlar.

Atölyelerimizde, lego blokları kullanarak mekanik yapılar inşa etmekten temel kimya ve fizik deneylerine kadar çeşitli pratik uygulamalar sunuyoruz. Örneğin, bir atölye çalışmasında, çocuklar legolarla basit makineler yapıp, bu süreçte mekanik prensipleri uygulamalı olarak öğrendiler. Bu hands-on aktiviteler, öğrencilere bilimi deneyimleyerek öğrenme fırsatı veriyor ve bilimsel kavramları günlük yaşamla ilişkilendiriyor.

Gezici tırlarımızın her lokasyona ulaşabilmesi özelliği sayesinde, farklı bölgelere ulaşarak genç nesillerin bilim ve teknolojiye olan farkındalığını artırıyoruz. İlgi çekici ve eğitici bu etkinliklerle gençler, bilim ve teknolojiyi sadece teorik olarak değil, pratikte de uygulayarak öğreniyorlar. Her bir etkinlik, bilim ve teknolojiye olan ilgilerini artırmayı ve bilgiyi eğlenerek içselleştirmeyi hedefliyor.

Uzay teknolojileri alanındaki hangi fırsatları görüyorsunuz? Ülkemizde bu alanda çalışmak isteyen gençlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Uzay, hâlâ gizemini koruyan, keşfedilmeyi bekleyen devasa bir potansiyel barındırıyor. Şimdiye dek sadece bir avuç insan ayak basabildi bu sonsuz boşluğa. Çok az şirket bu alanda adını duyurabildi. Ancak uzay, aynı zamanda Dünya’daki birçok karmaşık sorun için beklenmedik çözümler sunabilir. Özellikle dünyada ilerleyen zamanda karşılaşabileceğimiz çevresel problemler söz konusu olduğunda, yukarıda, yani yıldızların arasında, bu problemlere çare bulabileceğimiz, umut vaat eden bir alan. İşte bizim de gözümüz bu yönde; Dünya’nın karşı karşıya olduğu zorluklara, uzayın derinliklerindeki fırsatlarla çözüm getirebilmek için can atıyoruz. Günümüzde özellikle mikro ve nano uyduların geliştirilmesi ve üretimi, Dünya genelinde telekomünikasyon ve Dünya gözlemi gibi uygulama alanlarında ciddi bir fırsat penceresi açmakta. Bu hızla büyüyen pazarda yer almak isteyen gençlerimizin, öncelikle uzay ve uydu teknolojileri üzerine yoğunlaşmalarını ve bu alanda kendilerini sürekli olarak geliştirmelerini öneririm.

Bu alan, sadece teknik becerileri değil, aynı zamanda yenilikçi düşünceyi ve problem çözme yeteneklerini de gerektirir. Yeni nesillerimize tavsiyem, meraklarını ve yaratıcılıklarını beslemeleri, interdisipliner çalışmalara açık olmaları ve elde ettikleri bilgileri pratik projelerle pekiştirmeye çalışmalarıdır. Sektördeki teknolojik yenilikleri ve trendleri yakından takip etmek, bu heyecan verici alanda başarılı bir kariyerin kapılarını aralayacaktır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz