Mahalledeki Kaplanlar: Hindistan’da Kaplanlar ve İnsanlar Nasıl Bir Arada Yaşıyor?

0
Bhopal şehrinin eteklerinde bir tel örgünün altından geçerken fotokapana yansıyan bir kaplanın görüntüsü. Hindistan'ın kaplan koruma stratejisi iki yaklaşımı birleştiriyor: Bazı alanlar katı şekilde korunan rezervler iken, diğerleri kaplanlar ve insanların alan paylaştığı birden fazla kullanıma sahip bölgelerden oluşuyor. Fotoğraf: Yasphal Rathore

Hindistan’ın vahşi kaplan popülasyonu, artan doğal yaşam alanı baskılarına rağmen artıyor. Kaplanlar sadece hayatta kalmadı, aynı zamanda geri de döndüler. Artan bir popülasyon ve doğal yaşam alanlarında yükselen baskıya rağmen vahşi kaplanların sayısı artıyor. Sebebi ise ekolojik yenilenme, ekonomik girişimler ve politik istikrar. Bir o kadar önemli olan bir diğer etmen de insanlar ve yırtıcıların bir arada yaşayabildiği bir kültürü teşvik eden, kaplanlara duyulan derin saygı.

Tehlike altındaki bir türü nasıl korursunuz? Üstelik bu tür, insanlara karşı da tehdit sergileyen bir yırtıcı olan kaplan ise. Hindistan, kaplanların ve insanların ortak alanları paylaştığı bölgeler ile korunan rezervleri birleştirerek bunu yapmanın bir yolunu bulmuş. Son 20 yılda kaplan popülasyonunda %30’luk bir artış var.

Science bülteninde yayımlanan yeni bir çalışmaya göre Hindistan artık, dünyanın vahşi kaplan popülasyonunun %75’ine karşılık gelen yaklaşık 3.700 kaplana ev sahipliği yapıyor. Bu durum, dünyanın en kalabalık ülkesinde bile büyük etçilleri korumanın mümkün olduğunu gösteriyor.

[İlgili: NASA ve Google, Kaplanları Kurtarmak İçin Araştırmacılarla Bir Araya Geliyor]

Kaplanlar için bir B planı

Bu grafikte, 2006’dan 2018’e kadar Hindistan’daki kaplanların işgal ettikleri bölge eğilimleri görülüyor. Kırmızımsı-kahverengi alanlar bu dönem boyunca kaplanların bulunduğu bölgeleri gösterirken, turuncu yerler 2006’dan beri kolonileşen alanları; sarılar geçici mevcudiyeti, koyu yeşil bölgesel kaybolmayı ve gri ise söz konusu dönemde kaplanların olmadığı alanları gösteriyor. Grafik: Jhala vd./Science, 2025

Hindistan’ın kaplan koruma stratejisi iki yaklaşımı birleştiriyor: Bazı alanlar katı şekilde korunan rezervler iken, diğerleri kaplanlar ve insanların alan paylaştığı birden fazla kullanıma sahip bölgelerden oluşuyor. Üstelik bu sadece kaplanların lehine de değil.

Aarhus Üniversitesinde çalışan ve makalenin yazarlarından olan yardımcı profesör Ninad Mungi şöyle açıklıyor: “Bu iki yöntemi birleştirmenin avantajı, rezervlerin etraftaki alanlar için bir kaplan kaynağı görevi görmesi. Ayrıca beraber yaşamak artık işe yaramazsa, rezervler bir geri çekilme seçeneği sağlıyor ve kaplanların yok olma tehlikesi altında olmamalarını garantiye alıyor.”

Bugün Hindistan’da kaplanların işgal ettiği alanların %45’inde yaklaşık 60 milyon insan yaşıyor.

Birlikte yaşamayı mümkün kılan ne?

Araştırmacılara göre insan popülasyon yoğunluğu, kaplanların serpilip serpilmeyeceğini belirleyen tek etmen değil. Bunu insanların yaşam şekilleri, ekonomik durumları ve büyük etçillerle alan paylaşma istekliliklerini şekillendiren kültürel tutumları belirliyor.

Ekoturizm ve devlet telafi şemalarının gelir oluşturduğu görece refah bölgelerde, kaplanlara tahammül çok daha yüksek.

Aslında bazı Hint’li çiftçiler için bir kaplana büyükbaş hayvan kaybetmek özünde felaket anlamına gelmiyor. Hayvanlarını ahırlarda ve kapalı yerlerde tutan çiftçiler kaplanlardan nadiren etkileniyor. Fakat hayvanlar kaplanların yaşadığı alanlarda otlanmaya bırakıldığında ve bir kaplanın hayvanı yemesi durumunda, devlet çiftçiye finansal tazminat veriyor; bir kaybı kazanca dönüştürüyor.

Çalışmada, kaplan popülasyonlarının en hızlı şu tür alanlarda çoğaldığı gösteriliyor:

  • Kaplan rezervlerine yakın alanlar
  • Bol miktarda av ve uygun yaşam alanlarının olduğu yerler
  • İnsan nüfusunun görece düşük yoğunlukta olduğu yerler
  • Makul ekonomik refahın bulunduğu yerler
Kaplanlar Hindistan’da kültürel ve ekonomik açıdan büyük önem taşıyor. Burada, bir grup turistin çok şanslı oldukları görülüyor; araçlarında güvenle otururken bir kaplan görerek verdikleri paranın karşılığını alıyorlar. Fotoğraf: Nimad Mungi

Yoksulluk ve silahlı çatışmalar da kaplanları tehdit ediyor

Fakat kaplan popülasyonları, pek çok insanın gıda için ormanlara, yakacak oduna ve diğer kaynaklara bel bağladığı son derece yüksek yoksulluğa sahip kırsal bölgelerde nispeten düşük kalıyor.

Ninad Mungi şöyle açıklıyor: “Geçmişte ormanda kaynak aramak sürdürülebilir bir şeydi. Fakat şimdi daha fazla insan ve kaplanlar için daha az alan olduğu için çatışmalar artıyor.”

Kaplanlar, silahlı çatışmadan etkilenen bölgelerde de nadir bulunuyor.

“Çalışmamız, kaplanların kaybolduğu alanların neredeyse yarısının Naxal çatışmasından etkilenen semtlerde bulunduğunu gösteriyor” diyor Ninad Mungi. Çatışmalar etkili yönetimi zayıflattığında, kaçak avlanma ve doğal yaşam alanlarının tahribatı artıyor; bu durum kaplanların korunmasında büyük bir güçlük teşkil ediyor.

Kaplan popülasyonları, pek çok insanın gıda için ormanlara, yakacak oduna ve diğer kaynaklara bel bağladığı son derece yüksek yoksulluğa sahip kırsal bölgelerde nispeten düşük kalıyor. Burada bir çift kadın, mahua ağacından meyve topluyor (Hint Tereyağı Ağacı olarak da biliniyor). Fotoğraf: Yashpal Rathore

Kaplanlar insanlara nadiren saldırıyor

Civarda kaplanların bulunması alarm verici gibi görünse de insanlara saldırılar nadir. Kaplanlar, Hindistan’da her yıl yaklaşık 100 kişiyi öldürüyor.

En kötüsü gerçekleşirse de bir güvenlik ağı bulunuyor:

“Bir insan bir kaplan tarafından öldürülürse, devlet ailesine tazminat ödüyor” diye açıklıyor Ninad Mungi.

Bir kaplan insanlara saldırma alışkanlığı geliştirirse, yöneticiler onu yakalayıp ayrı bir koruma alanına veya bir hayvanat bahçesine taşıyor.

Kapların kültürel önemi, kaplan dansı ‘Huli Veşa’ ile görülebiliyor. Bir kaplana binen Hint’li Tanrıça Durga’yı onurlandırmak için yapılan bir halk dansı bu. Fotoğraf: Yashpal Rathore

Dünya Hindistan’dan bir şeyler öğrenebilir mi?

Hindistan’ın modeli, sınırlarının çok ötesine uzanan kıymetli dersler sağlayabilir. Avrupa’da pek çok ülke, çiftlik hayvanlarına saldıran kurtlarla mücadele ediyor. Hindistan’ın tecrübesi, hem yaban hayatını hem de çiftçilerin geçim kaynaklarını koruyan yeni yaklaşımlara ilham olabilir.

Ninad Mungi’ye göre Hindistan ve Avrupa, büyük etçilleri koruma söz konusu olduğundan bazı benzerlikler paylaşıyor.

“Hem Hindistan’da hem de Avrupa’da korumalı alanlar ufak; sadece 200-300 km². Bunların da sadece ufak bir bölümü insanlara kapalı. Avrupa ve Kuzey Amerika’daki tartışmalar, sadece yaban hayatı için ayrılan korumalı alanlara mı odaklanılacağına yönelik. Büyük etoburların herhangi bir insan kontrolünden uzak tutulduğu bu gibi korunaklı alanların olması çok önemli. Fakat bir adım daha ileri gidilerek korunaklı alanların ötesinde bir beraber yaşama kültürünün teşvik edilmesiyle önemli kazanımlar elde edilebilir. Hindistan, paylaşılan alanları dahil ederek bir alternatif sunuyor” diyor bilim insanı.

“Elbette kültürel güçlükler var ama kültür zamanla değişebilir. Hindistan’ın tecrübesi, büyük etoburların modern bir dünyada hayatta kalabileceğini ıspatlıyor; eğer yaratıcı düşünmek ve koruma ile beraber yaşama arasında bir denge kurmak istiyorsak.”

Yazar: Peter F. Gammelby/Aarhus Üniversitesi Doğa Bilimleri Fakültesi. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz