Köpekler Çocuk Yetiştirme İhtiyacını Karşılayabilir

0
Birleşik Devletler'deki hanelerin yaklaşık yüzde 66'sında en az bir köpek bulunuyor. Görüntü: Vera Vita, Getty Images aracılığıyla

‘Popüler inanışın aksine, aslında sadece ufak miktardaki bir köpek sahibi evcil hayvanlarına insan çocukları gibi davranıyor.’

Varlıklı ve gelişmiş pek çok ülkede doğum oranları düşerken, köpek ebeveynliği sabit kalıyor ve hatta popülerlik kazanıyor. Avrupa’daki hanelerin yarısına kadarı ile Birleşik Devletler’deki evlerin yüzde 66’sında en az bir köpek bulunuyor ve bu evcil hayvanlar sık sık aile üyesi veya “kürklü bebek” şeklinde görülüyor.

Macaristan’daki Eötvös Lorand Üniversitesinde çalışan araştırmacılar, bu değişimin toplumumuzla ilgili ne söylediğini araştırmak üzere bir literatür incelemesi yürütüp verileri analiz etmişler. Araştırmacılar köpekler her ne kadar çocukların yerini almasa da; doğuştan gelen ve ebeveynliğe benzeyen bir yetiştirme dürtüsünü tatmin etme olanağı sunabildiklerini öne sürüyor: Fakat biyolojik çocuk yetiştirmeye göre daha düşük talep ile. Bilim insanlarının bulguları, iki gün önce European Psychologist bülteninde yayımlanan bir çalışmada anlatılıyor.

Çocuklar yerine köpekler

Pek çok çift çocuk sahibi olmaktan hepten kaçınmanın sebepleri arasında ekonomik güvensizlik, gezegenin çevresel sağlığına ilişkin endişeler ve destekleyici olmayan meslek hayatlarını öne sürüyor.

Bu yeni çalışmadaki araştırma takımı da konu üzerindeki mevcut bilimsel literatürü inceleyerek, insanların kendi çocukları yerine köpek sahibi olmayı mı seçtiğine ve bazılarının onları neden ve nasıl ailenin bir üyesi olarak gördüğüne cevap bulmaya çalışmış.

Ekibin temel görüşlerinden biri, köpeklerin bazı insanlar için tatmin edici bir tavizi temsil edebileceği yönünde. Köpekler, biyolojik çocuk yetiştirmek için gereken önemli (ve boyutu artan) bir kaynak yatırımı yapmak gerekmeksizin genetik olarak yerleşik yetiştirme ve sosyal bağlar kurma dürtüsünü tatmin edebilir. Bağımlı bir varlık ile yakın duygusal bağlantı kurma fırsatı sunuyor; olumlu duygular, sosyal destek ve hatta ebeveynlerin deneyimlediğine benzer bir amaç hissi sağlıyorlar.

Neden köpekler?

İnsanlar ve köpekler en az 12.000 yıldır beraber çalışıyor. Bu yüzden en başta çok güçlü bir bağımız var. Araştırma takımı, literatürde köpeklerin bilişsel kabiliyetleri ile insan iletişimine uyum sağlama kabiliyetlerinin geniş bir sosyal davranış yelpazesi sergileyebildikleri anlamına geldiğini keşfetmiş; sıklıkla da henüz gerçek anlamda konuşamayan bir çocuğunki ile kıyaslanabilir ölçüde.

Ek olarak bazı köpekler, özellikle de bebeklere benzeyen özellikleri fazla olanlar (ör. pug’lar ve Fransız bulldog’ları), ufak çocuklar gibi çaresiz, zararsız ve masum görünüyor. Bakıcılara bağımlı olma durumu da evcil köpekler ve küçük çocuklar arasındaki bir diğer paralellik. İnsan aileler arasında yaşayan çoğu köpek, çocuklar gibi ne yiyeceğine karar veremiyor, yürüyüş veya oyun programlarını kontrol edemiyor veya kiminle etkileşim kuracağını belirleyemiyor. Bu yüzden köpek sahipleri, köpekleri için uygun bakımı sağlamakla yükümlü. Pek çok ülkede hem hayvanların hem de çocukların haklarını korumak için kanunlar çıkarılmış durumda.

Çalışmanın yazarlarından olan doktora öğrencisi Laura Gillet, “Köpeklerin bakıcılarına olan yüksek bağımlılık ve bağlılıklarına rağmen, köpek sahibi olmanın getirdiği yükümlülükler pek çok kişinin gözünde çocuklara bakmaktan daha külfetli değil” diyor bir açıklamasında. “Pek çok etmenin yanında köpeklerin kısa ömürlü oluşu da buna katkı sunuyor olabilir; çoğu kişi çocuğundan değil, köpeğinden daha uzun yaşamayı bekliyordur.”

Daha önce yapılan çalışmalarda da geleneksel olarak Hristiyan etkisi altında kalmış pek çok Batılı toplumda hayvan yaşamlarına insan yaşamlarından daha düşük değer verildiği gösterilmiş. Bu durum, insanların hayvanlarıyla neden ve nasıl belli tip ilişkiler geliştirdiğini anlamak açısından hem evcil hayvan ebeveynliği hem de sosyokültürel bağlam etrafındaki bireysel kararları çok önemli bir hale getiriyor.

Bir diğer önemli husus ise köpeklerin istek ve ihtiyaçlarının, sahiplerinin beklentileriyle her zaman örtüşmemesi ve bu durumun hayvan refahı konusunda önemli bir nokta teşkil etmesi. Köpeklere çocukların yerine geçen canlılar şeklinde davranılması ve onlarda çocukları andıran olağanüstü özellikler aranması, bazı sağlıksız özelliklerin zamanla kitlesel şekilde çoğaltılmasına yol açan birtakım ahlaki kaygılar meydana getiriyor. Köpeklerde duygusal ve davranışsal problemlere yol açabilen aşırı korumacı yetiştirme davranışları da kayda geçmiş.

Üniversitenin ‘Momentum’ Evcil Hayvanlar Araştırma Grubu’nun başkanı olan makale yazarı Eniko Kubinyi, “Popüler inanışın aksine, köpek sahiplerinde sadece ufak bir azınlığın aslında evcil hayvanlarına insan çocukları gibi davrandığına dikkat çekmek istiyoruz” diyor bir açıklamasında. “Çoğu durumda köpek ebeveynleri köpekleri tam olarak çocuklara benzemedikleri için seçiyor ve onların türe özgü ihtiyaçlarının farkında oluyorlar.”

Özel bir ilişki

Araştırma takımı genel itibarıyla köpek bakma pratiklerinin pek çok şekilde olabileceğini keşfetmiş. Bu tarzların hepsi sosyokültürel bağlama ve bireysel koşullara bağlı olmakla, kişinin yaşamı boyunca değişebiliyor. Örneğin bir köpek, çocuksuz genç bir çift için bir “ön çocuk” olabiliyor ve sonrasında ilk doğan çocuğa kardeş gibi olabiliyor.

Araştırma takımı, farklı insan ilişkilerinin özelliklerini bir araya getiren köpek-insan bağıyla ilgili alternatif düşünme şekilleri de ileri sürüyor. Köpek sahipliği her zaman çocuk-ebeveyn ilişkisi olmaktan ziyade arkadaşlık ve birliktelik şeklinde de olabiliyor. O yüzden kendi dinamiğinin oluşabildiği eşsiz bir bağ bu.

Evcil hayvanların genel olarak insan yaşamlarında oynadığı rollerin değişmesi, yalnızlığın bazı yerlerde bir salgın şeklinde görüldüğü ve sosyal ile toplumsal açıdan önemli bağların zayıfladığı bir zamanda aile kavramını da yeniden tanımlıyor.

Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz