1990’larda değiliz. Şu şehir efsanelerinden kurtulmanın zamanı geldi.
Bilgisayarlar onlarca yıldır hayatlarımızın bir parçası oldu. Bu esnada niş bir ilgi alanından, modern yaşamın bir gerekliliği haline geldiler. Onlarla epey bir zaman geçiriyoruz, hem iş hem de eğlence için.
O halde yıllar yılı bilgisayarlarla ilgili bazı şehir efsanelerinin oluşması ve halen devam etmesi kulağa mantıklı geliyor. Bunlardan bazıları eski teknolojiyle ilgili fikirlere dayalıyken, diğerleri ise baştan beri doğru değildi. Haydi şimdi birkaç yaygın bilgisayar efsanesini araştıralım ve gerçeklerden bahsedelim.
Masaüstünüzü temizlemek bilgisayarınızı hızlandırmaz
Bilgisayarların belleğinin çok daha düşük olduğu uzun bir zaman önce doğru olmuş olabilen efsanelerden biri de bu. Simgelerle dolu bir masaüstünün bilgisayarınızı yavaşlatacağı yönünde temel bir görüş bulunuyordu. Ayrıca bilgi işlem biriminde çalışıyorsanız, bu mantığı neredeyse görebilirsiniz: Çok yavaş çalışan bir sürü bilgisayarın masaüstünde pek çok şey vardır. Fakat herhangi bir bilim insanının bildiği üzere ilişki olması nedensellik anlamına gelmez.
Eskiden Microsoft’ta çalışmış bir mühendis olan Leo A. Notenboom, bunun böyle bir durum olduğunu yazmış bir blog gönderisinde.
“Masaüstündeki bir sürü simgenin sistem hızınızda hiçbir etkisi yoktur, nokta” yazıyor. “Masaüstünü yeniden biçimlendirmek için gereken süre üzerinde ufak bir etkisi vardır ama bu çok küçüktür.”
O halde neden bir sürü yavaş bilgisayarın masaüstünde çok sayıda simge var? Masaüstündeki simgeler, bir sürü yazılım yüklediğinizi akla getiriyor.
“Masaüstündeki bir sürü simge, makinenizde kurulu çok sayıda yazılım olduğu anlamına gelebilir” yazıyor Notenboom. “Genelde bu durum ihtiyacınız olmayan ya da kullanmadığınız bir sürü yazılım anlamını taşır.” Yüklenen bu yazılımların birçoğunun açılışta otomatik olarak başlıyor olabileceğini ve bilgisayarı yavaşlatabileceğini söylüyor eski Microsoft çalışanı.
Bu durumda masaüstünden simgeleri silmek makineyi hızlandırmaz; altta yatan sebebi değiştirmez. Kullanmadığımız yazılımları silseniz daha iyi; özellikle o yazılımın bilgisayarınızı açtığınızda başlama gibi bir alışkanlığı varsa. Muhtemelen bu işe el atmışken zararlı yazılım taraması yapıp sistemi temizlemenin de zararı olmaz.
Dizüstü bilgisayarınızı düzenli olarak kapatmanın bir önemi yok
Pek çok insanın mesai gününün sonunda ya da yatağa gitmeden önce enerji tasarrufu yapmak için dizüstü bilgisayarını kapatma alışkanlığı var. Aslında uyku durumundayken pek enerji harcamayan modern laptop’larda bu çok da gerekli bir şey değil.
Kendi hesaplamalarımla, kişisel laptop’umu açık bırakmanın gecelik 0,02 kWh enerji kullandığını saptadım. Bu enerjinin bir yıl boyunca bana 1,42$’a mal olacağını hesapladım. Hiç değil ama hiçe yakın; 60 watt’lık eski bir ampul, yarım saatte daha fazla enerji kullanıyor. Daha basit ifade etmek gerekirse, enerji tasarrufu yapmaya çalışıyorsanız eski ampulleri LED’ler ile değiştirme veya kıyafetlerinizi asarak kurutma gibi şeyler yapsanız daha iyi olur.
Bilgisayarınızı uykuya bırakma, başlamasını beklemeden sabah hazır olduğu anlamına gelir ve temelde enerji temel bakımından ortada olumsuz bir durum yok.
Bununla beraber, kapatmanın mantıklı olabileceği belli koşullar var. Örneğin laptop’unuzu birkaç hafta boyunca kullanmayacaksanız, pilin tamamen bitmesini önlemek açısından bilgisayarı kapatmak iyi bir fikir. Ayrıca güvenlik açısından tamamen kapalı bir bilgisayar daha güvenlidir (özellikle sabit disk şifrelenmişse). Ancak günlük kullanım için sadece kapağı kapatmak yeterlidir.
SSD’ler artık eskisi kadar hassas değil
Uzun bir süredir katı hal sürücülerin (SSD) geleneksel sabit disklere (HDD) göre daha kısa ömürlü olduğu söyleniyordu. Katı hal teknolojisinin ilk zamanlarında bu doğruydu. SSD’lerin mekanik sürücülere göre daha düşük yazma döngüleri olduğu görüşü vardı. Ayrıca teoride durum böyle olsa da; modern sürücülerde bu konuda çok endişenmenize gerek yok.
Teknoloji endüstrisinde, yedekleme şirketi Backblaze’in sunucularında müşterileri için çeşitli sabit diskler kullandığı ve onları benzersiz bir duruma sokup sürücülerin ömür uzunluğu hakkında veri kaydettiği biliniyor. Şirket uzun bir süredir, sabit disklere dönük en iyi dayanıklılık istatistikleri arasında olduğu düşünülen bir dizi yıllık istatistik yayımlıyor. Şirketin bir blog gönderisinde, SSD’lerin HDD’lere göre ömrü inceleniyor ve çoğu kullanıcının bu konuda endişelenmesine gerek olmadığına karar veriliyor; en azından gündelik kullanım için.
“Normal kullanım altında bir SSD’nin yıllarca dayanmasını bekleyebiliriz” diyor gönderide. “Eğer bilgisayarınızı çoğu kullanıcının yaptığı gibi üç yılda bir değiştiriyorsanız, o zaman SSD’nizin bilgisayarınız kadar uzun dayanıp dayanmayacağından endişelenmenize muhtemelen gerek yoktur. Önemli olan SSD’nin ömrü süresince verinizi kaybetmeyeceğiniz kadar güvenilir olup olmayacağı.”
Dememiz o ki bir katı hal sürücüsünün ömründen endişelenmenin mantıklı olduğu zamanlar vardı ama günümüzde bunu fazla düşünmenize gerek yok. En azından gündelik kullanım için.
Yazar: Justin Pot/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.