Başkan Obama kanseri alt etmek için yeni bir hedef belirledi, ancak kanser tek hastalık değil – Scientific Amircan
12 Şubatta başkan Barack Obama, son State of the Union’ında, “kanser tedavisi” için bir hayli hevesli bir plan hazırladı. Bu çaba için belirli bir zaman aralığı ya da başarıyı ölçebilecek bir ölçüt ortaya koymadı ancak başkan yardımcısı Joe Biden’ı bu görevin kontrolünden sorumlu tuttu. Ve şimdiden, Beyaz Saray, Biden’ın gelecek aylarda gerçekleşecek birtakım görüşmeler yapacağı haberini verdi.
Acaba yine de bu amaca yakın zamanda gerçekten ulaşılabilmek mümkün mü? Bütün hastalar ve doktorlar, kanserin tek bir hastalık olmadığını ve bu karmaşık bozuklukların tek bir tedavisi olmadığını çok iyi biliyorlar. Biden, $ 264 milyonun kanser araştırmalarını desteklemesi içi Ulusal Kanser Enstitüsüne temin edeceğini söyledi. Ancak kanseri etkili bir şekilde yenmenin karşısında finansal bir problemden daha fazla engel var. Teksas Üniversitesi M. D. Anderson Kanser Merkezi, İmmünoloji Bölümünden James Allison şöyle diyor: “ Tedaviyi bulmak çok uzakta,” ancak bazı spesifik kanser türleri için umut ışığı var. Allison bu duyuruya şaşırmadığını söylüyor çünkü bizzat başkan yardımcısı ve diğer araştırmacılar son 2 aydır kanser araştırmaları için kendisiyle iletişim kurmaktaymış. Ve şimdi, 5 yıl öncesinin aksine, 10 yıllık yeni bir görev çok daha gerçekçi görünüyor, melanoma gibi tedavisi çok zor gözükenler için bile.
Son yıllarda, immünoterapi olarak da bilenen, hastanın kendi bağışıklı sisteminin görev aldığı pek çok önemli metot geliştirilip, yol kat edildiği için kazanımlar bir hayli fazla. Ama yine de konu farklı türlerdeki tümörü tedavi etmeye geldiğinde, immünoterapinin karşısına büyük engeller çıkıyor. Bazı kanserler(özellikle melanoma ve akciğer kanseri gibi mutasyonun çok olduğu) bağışıklık sisteminin karşısına, hücrelerin yüzeyini tanıyıp saldıracak daha somut bir hedef yaratsa da; prostat ve pankreas gibi kanserler hala çok inatçı ve uzlaşması daha zor. Scientific American’da bu yılın başlarında rapor edildiği gibi, bulunan kanser vakalarının yarısından fazlası bir çeşit immunoterapi ile uyuşuyor ancak yine de onkologlar nasıl bir tedavi uygulanmasını gerektiğini anlamada daha ilk aşamadalar. İmmunoterapiye çok iyi cevap vermiş kanserler için bile, “bu tümörleri kesin olarak tedavi edebilir miyiz, bilemiyorum” diyor Allison.
Monica Bertagnolli, Brigham ve Kadın Hastanesi Cerrahi Onkoloji Bölümü şefi ve Alliance for Clinical Trials in Oncology yöntetim kurulu üyesi, başkanın konuşmasına “tedavi”den bahsetmesinin ve ulusal çapta yeni terapiler için yapılacak test ve çabaların onu çok heyecanlandırdığını söylüyor. “Hiçbirimizin parmağımızın ucundan sihirli bir değnek olduğunu ve mucizevi şekilde tedaviye dönüşeceğini düşünecek kadar saf olduğumuzu düşünmüyorum ancak hedeflememiz gerek tam olarak bu; tedavi etmek” diyor Bertagnolli. “Bu yüzden, bu terminolojiyi kullanmak çok harika bir seçim.” Allison gibi, Bertagnolli de tedavinin zor olacağına ve bazı kanserler için etkili olup olmayacağıyla ilgili soruların ortaya çıkacağına inanıyor. Yapılacak en iyi şeyin; kanserin, hastanın hayatını negatif yönde etkilemediğinden emin olmak olduğunu söylüyor. Ve heveslendirici bir amacın, hastaya şu an ve gelecek için bir güç sağlayacağına inanıyor.
Ne var ki, “tedavi”nin anlamı bugün bile hala tartışmalı. Kanserden bahsedilirken genellikle tedaviden çok gerileme, azalma, duraksama gibi terimler kullanılıyor çünkü kanserin bir gün tekrarlayacağı kuşkusu hep var. Hala birtakım eski kafalı cerrahlar şüpheli bir koyu renkte yara veya doku gördüklerinde kanser “tedavi” edilmedi diye dile getirseler de; Allison, eğer kanserin var olduğuna dair kesin bir delil yoksa ve 10 yıldır tekrarlanmadıysa, her yönüyle tedavi edilmiştir diyor.
Klinik tedavi uzmanlarının kanser karşısında başarılı olmalarının tek sebebi immunoterapi değil. Amerika Kanser Derneğinin yıllık raporuna göre, 1991 ile 2012 yılı arasında, 1.7 milyon kanser ölümü başarılı tedbirler alındığı için önlendi. Göğüs ve kolon kanseri taramaları, sigara kullanımının azaltılması gibi tedbirler.
Kansere karşı bütün bu gelişmelere rağmen; kanser, Amerika’da hala kalp hastalıklarından sonra ikinci sıradaki ölüm sebebi. Geçmiş yıllara göre daha çok kanser hastası yaşıyor ya da hastalar daha uzun süre yaşıyor olsa da, hala tam anlamıyla tedavi edilemiyor. Kanser, kesin olarak insan hayatının bir parçası olmaya devam edecek ancak önemli olan ortaya çıktığında nasıl yatıştıracağını bilebilmek. En büyük problemlerden biri de, bu terapilerin uzun süreçte hastalarda kullanılıp, kesin yeri belirlemede etkili olup olmayacağından emin olamamak. Yani, kanser terapileri değişik kombinasyonlarla mı hazırlanmalı yoksa belirli hastalar için belirli şekilde ve düzende mi uygulanmalı? “Maalesef, bazı hastalar bu yeni ve harika terapilere cevap vermiyorlar ve bazıları da başta vermiş gibi gözükse de ardından direnç geliştiriyorlar ve tümör geri dönüyor.” diyor Bertagnolli. “Bu kanser tedavisinde görülebilecek olası bir durum ve bizim istediğimiz de hastanın hiçbir zaman direnç geliştiremeyeceği bir tedavi bulmak.”.
Doğrusunu söylemek gerekirse, kansere karşı savaşmak uzun bir yol ve Obama’nın sadece 1 senesi kaldı. 1970’te başkan Richard Nixon da “Kansere Savaş” çağrısı yapmıştı. Halkla ilişkiler kampanyalarıyla ve gerçekçi olmayan birtakım beklentilerle kanserin bir anda yok olmasını beklediler. Şimdi farklı olan ne? Kanser, sebebi ve hedefi hakkındaki sahip olduğumuz bilgiler temel olarak farklı. Allison şöyle söylüyor: “Umarım insanlar kanser tedavisinin hemen köşeyi döner dönmez karşımıza çıkacağını düşünmüyordur ancak optimistik yaklaşmak için bir hayli sebep olduğunu düşünüyorum.”