Eğer The Martian filmini sevdiyseniz ya da Elon Musk’a hayransanız, National Geographic’in tam size göre bir yapımı var. Yarı belgesel yarı kurgu olan ‘Mars’ Kızıl Gezegen’i kolonileştirmeyi anlatan altı bölümden oluşan bir mini dizi ve 14 Kasım’da başladı.
Bölümler, astronot Scott Kelly, NASA Yöneticisi Charles Bolden, astrofizikçi Neil deGrasse Tyson ve Mars’a yolculuğun nasıl olacağını ve oraya nasıl erişebileceğimizi tasvir eden Elon Musk gibi önemli isimlerle yapılan röportajlara dayanıyor. Gerçek hayatta henüz birçok koşulun oluşmamasına rağmen, dizi insanlığın gezegenler arası geleceği hakkında yaklaşık tahminlerde bulunabilmemizi sağlayacak.
Yapımcılar Ron Howard ve Brian Grazer daha önce Apollo 13, A Brilliant Mind ve From Earth to the Moon’da beraber çalıştılar. Onları, neden Mars’la ilgilendikleri ve geçmişi yerine geleceğiyle ilgili belgesel yapmaları konusunda nasıl hissettikleri hakkında konuşurken yakaladık. Düzenlediğimiz röportaj aşağıda.
Popular Science: Sizi Mars hakkında bir yapım oluşturmaya iten neydi?
Brian Grazer: Öncelikle, Ron ve ben uzayı seviyoruz. Herkes uzayda seyahat etme hissini sever. Geçenlerde, RadicalMedia’dan Justin Wilkes[dizinin yapımına yardım eden şirket] bana geldi ve Mars’ı kolonileştirme hakkında bir film ya da dizi yapmak istediklerini söyledi. Hemen Ron’u aradım ve ’Ne dersin?’ diye sordum. Bu fikri beğendiğini söyledi. 24 saat içinde Peter Rice[Nat Geo’nun bünyesindeki Fox’un CEO’su] ile öğle yemeğinde bir araya geldik ve bu fikre atladı resmen. Bu hayatımda gördüğüm en hızlı atılım ve yatırımdı.
PS: Neden öyle düşündünüz? Mars’ı şu an bu kadar ilgi çekici yapan ne?
Ron Howard: Burada önemli bir nokta var. Elon Musk, Jeff Bezos ve Richard Branson gibi adamların söyledikleri “Keşif bir şekilde gerçekleşir, bir şekilde, bir formda.” gibi ilham verici bir söz var. Elon, Mars’a gitmenin tüm heyecan verici yollarını ve bunu gerçekleştirmeyi anlattı. NASA ve Başkan Obama da bu fikirleri benimsedi ve bu konudaki çabalarını öncelikli hale getirdiler. Ayrıca Mars, sinema konusu olmaya bir hayli müsait, inanılmaz derecede acayip, egzotik ve tehlikeli. Herkes bunun insanlığın en büyük görevi ve macerası olduğunun farkında.
BG: Bence küresel toplum kültürü bilerek ya da bilmeyerek bu gezegende ne kadar zayıf olduğumuza karşı duyarlılaştı ve bence bu bir bakıma insanlık olarak bizim ilkelliğimiz. Gerçekleştiği takdirde türümüzü küresel felaketlere karşı nasıl koruruz?
PS: Belgesel serilerinin gerçek hayatta Mars’ta kolonileşmeye yardım edeceğini umuyor musunuz?
BG: Ben insanların kendimizi uzayda taşımanın nasıl olacağını, ne hissettireceğini- macera, yeni keşifler- ve bunun sonucunda oluşacak olası muazzam bilimsel gelişmeleri ve jeopolitik önemleri anlamalarını istiyorum.
RH: Benim motivasyonum da buna yakın. Bununla ilgilenmek çok heyecan verici- ne olacak, ne gibi olacak, Mars’a gitmek ve kolonileşmek ne? Keşfetmenin zorunlu olduğuna inanıyorum, bu yüzden içinde bulunabileceğim her proje bunu başarmamı sağlayacak ve insanların hayal gücünü genişletmemi sağlayacak. Bu da karşılaşacağım olumlu şeylerden biri.
PS: Dizilerde, Mars yolculuğuna uzay yolculuğu milletleri ve havacılık sanayi firmalarından oluşan bir koalisyon grup liderlik ediyor. Bunu neden sadece NASA yapmıyor?
RH: Bu işi yapmak için özel kaynakların bir araya getirildiği uluslararası bir çabanın en ilerletici yol olduğunu hissettik. Böylece politikadan uzak tutmayı, düşünmeye cesaretlendirmeyi ve büyük girişimcilerin bununla ilgilenmeye hevesli olduğunu göstermek istedik.
PS: Apollo 13 gibi geçmişteki olaylar hakkında film yapmaya kıyasla, gelecek hakkında belgesel yapmak nasıl bir şey? Özellikle Mars’a yolculuk hakkındaki bütün detaylar henüz netleşmemişken.
RH: Bunun gerçekleşebileceğine dair pek çok araştırma var ve Apollo devrinden beri bu araştırmalar devam ediyor. Roket bilimcileri son 50 yıldır bunun için çalışıyorlar. Evet, herşeyi bilmiyoruz. Büyük bir kısmı varsayım. Ama birçoğunun gerçekleşeceğini hissediyorlar. Bu yüzden dramatikleştirdiğimiz birçok şey şimdiye kadar öğrendiklerimizden ve röportajlarımızdan ilham aldı.
“Herkes bunun insanlığın en büyük görevi ve macerası olduğunun farkında.”
BG: Bu da aynı eksende. Araştırmalar, astronotlarla ve uzay uçuşlarıyla uğraşan kişilerle yapılan görüşmeler ki bu kişiler Elon Musk ve Jeff Bezos’un çalışanları. Her zaman dahil olunacak bir araştırma var. Mars içinse tahmin edilmesi gereken onu kolonileştirebilmek ve bu yüzden farklı. Biri gerçek olayları anında izlemeli, diğerleri NASA’nın uzay araştırma laboratuarı veya diğer firmalardaki uzmanlarla konuşarak tahminlerde bulunmalı; imkanlar neler, sonuçları ne olacak, riskler neler ve bunlara benzer şeyler.
RH: Başlama noktamız Stephen Petranek’in kitabı, How We’ll Live On Mars(Mars’ta Nasıl Yaşayacağız). Bu alandaki herkes tüm detaylarda hemfikir olmasa da kitabın güzel bir araştırma olduğunu düşünüyor. Bu yüzden Stephen ile çalıştık ve kitabını kaynak olarak kullandık.
PS: İmkanınız olsaydı Mars’a gider miydiniz?
BG: Sadece trans-Atlantik uçuşlarında bile çok zor zaman geçiriyorum, bu yüzden yeterli yetkinliğimin olmadığını düşünüyorum. Ron büyük ihtimalle gitmez, ben de.
RH: Gitmezdim. Bu büyük bir sorumluluk. Ama Scott Kelly ile uzay istasyonunda konuştuğumda şöyle söyledi, “Evet, uzayda bir buçuk yıldan fazla zaman harcadım, hiç sanmıyorum.” Ve sonra bekleyip, şöyle devam etti, “Ama yaşlı, eski bir adama ihtiyaçları olduğunu düşünürlerse, giderdim herhalde.” İnsanlığın devamının bir parçası olmak çok cezbedici bir şey, ama ben büyük ihtimalle bu kategoride yer almam.
Çeviren : Hikmet Bursalı