Columbia Üniversitesi Mailman Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Robert Butler Columbia Yaşlanma Merkezi ve Paris Dauphine Üniversitesinde çalışan araştırmacıların yeni çalışması, iki çocuğa karşılık üç veya daha fazla çocuk sahibi olmanın, hayatın sonraki dönemlerinde biliş* üzerinde olumsuz bir etki yarattığını gösteriyor. Sonuçlar söz konusu etkinin, daha yüksek doğurganlık oranlarının ekonomik kaynakları azalttığı fakat bölgedeki sosyal kaynakları iyileştirmediği Kuzey Avrupa’da en güçlü olduğunu gösteriyor. Yeni araştırma, yüksek doğurganlığın geç dönemdeki biliş üzerindeki nedensel etkisinin incelendiği ilk çalışma.
Doğurganlık, şimdiye kadar (eğitim veya meslek gibi diğer etmenlere kıyasla) hayatın sonraki dönemlerindeki bilişi haber veren muhtemel bir etmen şeklinde görülmemiş. Bulgular iki hafta önce Demography bülteninde yayımlandı.
Columbia Üniversitesi Mailman Anabilim Dalında nüfus ve aile sağlığı profesörü olan Vegard Skirbekk şöyle aktarıyor: “Hayatın geç döneminde en uygun biliş düzeyine katkıda bulunan etmenlerin anlaşılması, bireysel ve toplumsal seviyelerde başarılı yaşlanmanın temin edilmesi için gerekli; özellikle de aile boyutlarının küçüldüğü ve nüfusların hızla yaşlandığı Avrupa’da. Bireyler için hayatın geç döneminde bağımsızlığı sürdürmek, sosyal yönden aktif ve üretken olmak için bu dönemde bilişsel yönden sağlıklı olmak gerekiyor. Toplumlar için ise yaşlı nüfusun bilişsel sağlığını teminat altına almak, çalışma hayatlarının uzatılması ve sağlık masrafları ile bakım ihtiyaçlarının azaltılması için gerekli bir durum.”
Araştırmacılar, ikiye karşılık üç veya daha fazla çocuk sahibi olmanın hayatın sonraki dönemindeki bilişsel performansı ne derece etkilediğini incelemek üzere Avrupa Sağlık, Yaşlanma ve Emeklilik Araştırması’ndan (SHARE) alınan verileri analiz etmişler. SHARE anketi, aralarında Avusturya, Belçika, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya , Yunanistan, Bulgaristan, İtalya, Lüksemburg, Hollanda, Polonya, Portekiz, Slovenya, İspanya, İsveç ve İsviçre’nin bulunduğu 20 Avrupa ülkesi ile İsrail’de yaşayan yaşlı nüfusun temsili örneklerini barındırıyor. 65 yaş veya üstü olan katılımcılar, en az iki biyolojik çocuk sahibi.
Nedenselliği basit ilişkilerden ayırabilen ileri ekonometrik yöntemlere dayalı bulgular, ikiye karşılık üç veya daha fazla çocuk sahibi olmanın, hayatın sonraki dönemlerinde bilişsel performansın kötüleşmesiyle ilişkili olduğunu akla getiriyor. Araştırmacılar söz konusu etkinin hem erkekler hem de kadınlar için benzer olduğunu da keşfetmiş.
Doğurganlık, hayatın geç dönemindeki bilişsel performansı birkaç şekilde etkiliyor. Birincisi, ilave çocuk sahibi olmak sıklıkla önemli ekonomik masraflar getiriyor, ailenin gelirini azaltıyor ve yoksulluk sınırının altına düşme ihtimalini artırıyor; bu sebeple de ailenin tüm üyeleri için yaşam standardını düşürüp, bilişsel gerilemeye katkıda bulunabilen ekonomik kaygılar ile belirsizlere sebep olabiliyor.
İkinci olarak ise ilave çocuk sahibi olmak; kadınların iş hayatına katılımıyla, çalışma saatlerinin ve kazançların azalmasıyla nedensel bir ilişki sergiliyor. Buna karşılık işgücüne katılım (emekliliğe kıyasla), erkekler ve kadınlar arasında bilişsel işlevselliği olumlu şekilde etkiliyor.
Üçüncüsüyse çocuk sahibi olmak, yaşlı bireyler arasında bilişsel zayıflama ve demans yönünden önemli bir tehlike unsuru olan sosyal izolasyon tehlikesini azaltıp, ileri yaşlarda bilişsel gerilemeye karşı koruyucu etki gösterebilen sosyal etkileşim ve destek seviyelerini sıklıkla artırıyor.
Son olarak çocuk sahibi olmak stresli olabiliyor, sağlık açısından riskli davranışlara etki edebiliyor ve yetişkinlerin bilişsel gelişimini olumsuz etkileyebiliyor. Daha fazla çocuk sahibi olan ebeveynler daha fazla stres yaşayabiliyor, bilişsel yönden uyarıcı boş zaman faaliyetlerine ve dinlenmeye ayıracakları zamanları daha az olabiliyor. Bu durum, ebeveyn için uyku eksikliği anlamına gelebiliyor.
“Üç veya daha fazla çocuk sahibi olmanın bilişsel işlevsellik üzerindeki olumsuz etkisi ihmal edilemeyecek düzeyde ve 6,2 yıl yaşlanmaya denk” diyor Bonsang. Bu durum, üç veya daha fazla çocuğu olan Avrupalı sayısındaki azalmanın, yaşlı nüfusun bilişsel sağlığı açısından olumlu sonuçlar doğurabileceğini akla getiriyor.
(* Biliş: Bilgi edinme ile düşünme, deneyim ve duyular yoluyla anlamaya dönük zihinsel faaliyet.)
Kaynak: Columbia Üniversitesi Mailman Halk Sağlığı Anabilim Dalı. Çeviren: Ozan Zaloğlu.