ABD’nin Kuzey Karolina eyaletindeki Kara Nehir boyunca uzanan bataklık servisi ağaçları, binlerce yıldır sessizce büyüyor. Hem de hiç abartısız bir şekilde: Bilim insanları burada, içlerinde en az 2.624 yaşındaki bir ağacın da yer aldığı, 2.000 yaşından daha yaşlı ağaçlar bulmuşlar.
Bu ağaç, dünyanın klonal olmadığı bilinen en eski beşinci ağacı. (Utah eyaletindeki antik bir titrek kavak ormanı olan Pando ise, 80.000 yaşındaki bir kök sisteminden eşeysiz biçimde çoğalıyor.)
Civarda bulunan bir başka ağaç ise 2.088 yaşında. Üstelik yerbilimciler, Üç Kızkardeş Bataklığı’ndaki bazı bataklık servilerinin (Taxodium distichum) aynı yaşta ve hatta daha yaşlı olabileceğine inanıyorlar.
Aransas Üniversitesi’nde çalışan yerbilimci David Stahle, The Charlotte Observer sitesine şöyle söylüyor: “Kara Nehir’de muhakkak 2.000 yaşından büyük birden fazla ağaç vardır. Bence, 3.000 yaşını aşmasa bile buna yaklaşan bazı ağaçlar var.”
Bölgedeki bazı ağaçların antik olduğu, onlarca yıldır bilinen bir şeymiş. 1980’li yıllarda Stahle ile meslektaşları, 1.700 yıllık ağaçlar olduğunu keşfetmişler. Bunun üzerine Kuzey Karolina Doğa Koruma kurumu, bu heybetli bitkilerin korunmasına yardımcı olmak amacıyla 6.500 hektarlık alanı özel olarak satın almış.
Ancak yeni keşif, söz konusu ağaçların bilinen yaşını neredeyse bin yıl kadar daha geriye götürüyor.
Keşif, araştırma takımının daha önce ziyaret etmediği bir bataklık bölgesinde yapılmış.
Araştırmacılar, artım burgusu şeklinde adlandırılan ve ağaçlara kalıcı hasar vermeyen bir örnekleme aleti kullanarak, (yıllık büyüme katmanlarının meydana getirdiği) ağaç halkalarını saymaya olanak sağlayan bir çekirdek örneği almışlar. Fakat bu örnekler göbek çürümesi sebebiyle komplikasyon geliştirip, ortası boşluk olan ağaçlarla sonuçlanabiliyormuş; bu yüzden takım, bütünüyle sağlam olan ağaçları seçmiş.
BLK227 isimli bir ağacın en az 2.624 yaşında olduğu bulunmuş. Buna göre ağaç, milattan önce 605 yılında fidan olmalıydı; bu tarih, Osmanlı ve Roma İmparatorluğu’ndan yüzlerce yıl öncesine ve 2. Nebukadnezar‘ın Babil tahtına çıktığı yıla denk düşüyor.
Bir diğer ağaç olan BLK232 ise 2.088 yaşındaymış; yani büyük kraliçe Kleopatra’nın doğduğu zamanlara, milattan önce 70 yılına kadar gidiyor.
“Böyle bir nehrin her tarafında el değmemiş ağaçların bulunduğunu görmek, fazlasıyla alışılmadık bir durum. Bataklık servileri, kereste bakımından değerli ağaçlardır ve bu ağaçlar ciddi ölçüde kesiliyor. Esas bataklık servisi ormanlarından geriye, yüzde 1’den çok daha azı kaldı” diyor Stahle.
Bu ağaçlar, yaşlarından başka şeyler için de dikkate değer. Bataklık servi ağaçlarının halkaları, herhangi bir yıldaki büyüme mevsimi esnasında yağan yağmurları da açık biçimde kaydediyor.
Bu yüzden BLK227 ile BLK232, iki buçuk bin yıllık değerli bir iklim verisi taşıyor; ta Neo-Babil İmparatorluğu zamanına kadar giden kuraklık ve sellerin bilgisini taşıyorlar.
1587 yılında başlayıp iki yıl süren ve Kuzey Karolina’daki Roanoke şehrine yönelik ilk yerleşim girişimlerine rastlayan şiddetli bir kuraklık ise, özel bir konuma sahip; muhtemelen bu olay, Roanoke Kolonisi yerleşimcilerinin 1587 ile 1590 yılları arasındaki bir zamanda niçin ortadan kaybolduğuna biraz ışık tutabilir.
Stahle, Smithsonian sitesine şöyle söylüyor: “Kuzey Amerika’nın doğusunda yaşadığı bilinen en eski ağaçların, ayrıca şimdiye kadar Dünya’nın herhangi bir yerinde tespit edilen en güçlü iklim göstergesine sahip olmaları muhteşem bir rastlantı”
“Şimdiye kadarki en iyi bağıntıları bu ağaçlarda gördük. Bunun sebebini bilmiyorum. Bu ağaçlar inanılmaz derecede yaşlı ve iklime karşı son derece hassaslar; özellikle de yağmura.”
Takım, on binlerce ağaçtan yalnızca 110 ağacın içini çıkarmış. Bu yüzden, söz konusu bataklıkta çok daha yaşlı ağaçların olması mümkün. Bu ağaçların bazıları boş olabilir ve bu yüzden, yaşlarını belirlemek imkansız olabilir; ancak bu durum, ağaçların olağanüstü oldukları gerçeğini değiştirmiyor.
Bu yüzden, bölgenin korunması çok daha önemli hale geliyor. Ayrıca elbette yukarıda bahsedilen ağaç kesme tehdidi de var; ancak diğer insan faaliyetleri, daha dolaylı bir tehdit oluşturuyor: Çevre kirliliği, iklim değişimi, deniz seviyelerinin yükselişi gibi…
Araştırmacılar makalelerinde şöyle yazıyor: “Kuzey Amerika’nın doğusunda yaşadığı bilinen en eski ağaçların ve aslında Dünya üzerinde yaşayan en eski ağaçlardan bazılarının keşfedilmesi, bu tehditlere karşı koymak amacıyla akarsu yatağının özel teşebbüsler, devlet ve eyalet eliyle korunmasına yönelik güçlü sebepler sunuyor.”
Araştırma, Environmental Research Communications bülteninde yayınlandı.
Yazar: Michelle Starr/ScienceAlert. Çeviren: Ozan Zaloğlu.