Yedi yaşına kadar Terasa Cody’nin oğlu Neal, ilk kelimesini ancak söyleyebilmişti. Neal’da, 21. kromozomun fazladan bir kopyasının bozukluğa neden olduğu ve Amerika’da her yıl 6000 bebekten birinde görülen hastalık olan Down sendromu var. Tedavisi yok ve teşhis konulan çoğu hastanın IQ’su ortalamanın altında, 50 puan civarında. Yaşam süreleri de daha kısa.
Cody, oğlununa gıda takviyeleri, vitaminler ve ilaçlar vererek algılama düzeyini artırabilmek için umutsuzca çabalarken, bu çabaları onu olası görünmeyen bir tedaviye yönlendirdi; Prozac. Cody, antidepresan-fluoksetin olarak da biliniyor- kullanılarak, farelerde yeni nöronların gelişiminin sağlandığını ileri süren çalışmalar keşfetti. Doktorunu ilacın çocuğuna bir zarar vermeyeceğine ikna ederek takviyelerine ilacın eklenmesini sağladı. Cody, ilacın Neal’in gelişimine katkı sağladığına inanıyor ve neden-sonuç ilişkisini ispatlamasının bir yolu olmamasına rağmen, Neal’a verdiği ilaç protokolünü teşvik amacıyla 2006 yılında Değişen Zihinler Vakfı’nı kurdu.
Aileler sıklıkla, çocuklarının hayatlarını daha iyi hale getireceğini umduğu tedavilerle ilgili hikayelere-Cody’nin durumunda olduğu gibi- herhangi bir bilimsel kanıt beklemeden, umut bağlıyorlar. Bu eğilim gerçek zarara neden olabiliyor. Tıpkı aşıların otizme neden olduğu yanlış söylentisiyle, ebeveynlerin aşı yaptırmaktan vazgeçmeleri sonucu kızamık gibi önlenebilinir hastalıklara neden olan hızlı artışta olduğu gibi. Cody’nin iddiasının doğru olup olmadığını görmek için, Down sendromlu çocuğu olan Paul Watson , 2015 yılında doğru düzgün bir çalışma yürütebilmek için Texas Southwestern Üniversite’sine başvuruda bulundu.Geçen bahar, UTSW’dan araştırmacılar, fetüslerinde trisomi 21teşhisi konulan 21 hamile anneye fluoksetin ya da placebo vermeye başladılar. Doğumdan sonra, çocuklara iki yıl daha ilaç uygulamasına devam edilecek.
Araştırmacılar, fluoksetinin yeni nöron gelişimini tetikleyeceğine ve büyüyen beynin gelişimine yönlendireceğine inanıyorlar. Baş araştırmacı Carol Tamminga ,‘İki yılın sonunda, daha hızlı ve daha yüksek oranda beyin gelişimi ve algılama elde edeceğimizi tahmin ediyoruz.’diyor.
Herkes iyimser değil. LuMind Down Sendromu Araştırma Vakfı baş bilim sorumlusu Michael Harpold, 21 kişilik araştırma grubunun çok küçük olduğunu düşünüyor. ‘Bundan gerçekten anlamlı sonuçlar elde edilip edilmeyeceğini sorgularım.’ diyor. (2007 de Harpol ve 20 diğer uzman Değişen Zihinler protokolünün önemli riskleri ve bilinmeyen sonuçları olduğunu içeren açık bir yazı imzaladılar.)
Yine de Tamminga, bu küçük deneyin, fluoksetinin istatistiksel olarak algılamada önemli bir artış olduğunu gösterirse, daha fazla araştırmayı teşvik edecek umut vadeden bir başlangıç olacağını söylüyor. Eğer çalışma olumsuz bir sonuç ortaya çıkarırsa, ailelerin Prozac kullanmada heveslerinin kırılacağını da ekliyor. Tamminga, ‘Her iki şekilde de bu tür çalışma büyük bir kazanç ya da büyük bir kayıptır.’ diyor.
Çeviren : Deniz Tuna