Londra’daki Doğal Tarih Müzesi ve Batı Avustralya Müzesi’ndeki araştırmacılar, nesli tükenmiş olan bir domuz ayaklı keselisi türü keşfetti.
Bu memelilerin en ufak otçul memeliler arasında olduğuna inanılıyor. Memelinin boyutlarına rağmen, hızı oldukça dikkat çekici.
Yeni domuz ayaklı keselisi türü, dünya çapındaki müzelerde bulunan 29 numune üzerinde gerçekleştirilen araştırmalar sırasında keşfedildi. Bilim insanları, tüm numunelerin aynı türe (Chaeropus ecaudatus) ait olduğunu düşünmüştü. Araştırmacılar; geleneksel morfoloji kombinasyonları, morfometri, paleontoloji ve moleküler filogenetik kullanarak iki ayrı tür bulunduğunu keşfetti. Ayrıca bu canlıya ait olan DNA numuneleri, 1946 yılında Sir Thomas Mitchell tarafından toplanmış ve hem morfolojik, hem de genetik olarak iki farklı tür olduğu onaylanmış.
İlk tanımlanan bu domuz ayaklı keselisi türü, kurak bölgelere adapte olmuş ve ayrıca keseli tavşanlar ile diğer keseli porsuğumsularla birlikte 20 milyon yıl önce evrimleşmiş.
Domuz ayaklı keselilerin cinsi Chaeropus. Bu cins, keseli porsuğumsular takımına ait.
Bu canlıları diğer memelilerden ayıran en önemli özellik ise iki ayakları üzerinde hareket edebilmeleri.
Boyutları yaklaşık 23-26 cm aralığında. Ön ayaklarında sadece iki parmağı var ve bunlar toynaklaşmış durumda. Bu canlılar, arka ayaklarında ise sadece dördüncü parmağı ile yürüyordu.
İsimlerini; ön ayaklarının, bir çift toynaklı familyası olan Domuzgiller türlerinin ayaklarına benzemesinden almışlar. Postunun rengi, gri ila kavuniçi-kahverengi arasında değişiyor. Burnu ise tüm keseli porsuğumsularda olduğu gibi uzundu ve uzun kulakları da keseli tavşanınkine benziyordu. Vücut uzunluğu 25 cm civarında, kuyruğu ise 10 – 15 cm uzunluğundaydı. Domuz ayaklı keselisi, Avustralya’nın bütün güney bölümünde yaygındı.
Domuz ayaklı keseliler, çölümsü bölgelerin yanında, çalılık ile kaplı bölgelerde de yaşardı. Diğer keseli porsuğumsular kadar gece aktif olmadıkları tahmin ediliyor. Uyumak için, ot ile döşedikleri yassı bir kuyu kazıyorlardı. Diğer ilginç olan bir yanları da, ilerleme yöntemleriydi: Besin ararken, tavşan gibi hoplayarak ilerliyorlardı ama bir tehlikeden kaçarken at gibi koşarak (galop) büyük süratlere ulaşabilirlerdi. Ayrıca daima yalnız yaşarlardı.
Sindirim sistemleri ile dişlerinin biçimi, bitkisel beslenmiş olduklarını gösteriyor. Güçlü koku alma duyuları ile buldukları besinleri, ön ayaklarıyla kazarak yerden çıkarırlardı. Avustralya’nın yerlileri (aborjinler), bitkisel beslenmenin yanında karınca ve termit de yediklerini anlatıyorlar.
12 günlük bir gebelik sonrası, 2 – 4 yavru dünyaya geliyordu ve bu yavrular, ilk 50 günü annelerinin kesesinde geçiriyordu. Girişi arkaya doğru olan kesenin içinde 8 meme bulunuyordu.
Phys
Çok tatlı
güzel bi yazı olmuş şuna da göz atmanızı tavsiye ederim.
https://www.gercekburada.com/carnotaurus-hakkinda-15-ilginc-bilgi/
vay be
vay be