Ups.
Avustralya’daki araştırmacılar, ülkenin %99.8’inin artık vahşi kedilerle kaplandığını buldular. Bu kediler ülkenin yerli doğal yaşamında tahribata yol açıyor ve belirli türleri yok oluşa sürüklüyor.
Yeni araştırma, 40 farklı araştırma takımı tarafından yürütülmüş olan 91 ayrı çalışmanın bir meta incelemesi durumunda; ve neredeyse bütün ülkenin hayvanlara ev sahipliği yaptığını gösteriyor. Buna ana karayı çevreleyen küçük adaların yüzde 80’i de dahil.
Araştırmacılardan biri olan Queensland Üniversitesi’nden Sarah Legge şöyle söylüyor: “Avustralya’nın toplam vahşi kedi nüfusu, verimsiz zamanlarda 2.1 milyon ile yaygın yağmurların sonucunda pek çok mevcut avın ortaya çıktığı zamanlarda 6.3 milyon arasında dalgalanıyor.”
Bu durum kulağa komik bir vahşi kedi egemenliği gibi gelebilse de, yeni tahmin, Avustralya’nın 20 milyondan fazla vahşi kediye ev sahipliği yaptığını iddia eden önceki çalışmalardan aslında daha düşük.
“Bizim çalışmamız, vahşi kedilerin ölçeğini ve etkilerini, acil olarak etkili denetim yöntemleri geliştirme ve gayretlerimizi bu denetimin en büyük kazanımları üreteceği alanlara yöneltme ihtiyacını vurguluyor,” diyor Legge.
Takım, vardıkları kararı elde etmek için, bölgeye dayalı toplam 91 kedi yoğunluğu tahmini yayınlamış olan 40 farklı araştırma takımından aldığı vahşi kedi nüfusu verisini çözümledi.
Takım, bu verilerin hepsi birbirine eklendiği ve çözümlendiği zaman, vahşi kedi nüfuslarının tam olarak ne kadar yaygın olduğunu ve ekosistemi nasıl etkiliyor olabileceklerini isabetli şekilde göstermeyi başardı.
Vahşi kediler, Dünya üzerindeki neredeyse her ülkede bulunsa da (2004 yılında ABD’deki araştırmacılar, ülkede aşağı yukarı 70 milyon vahşi kedinin yaşıyor olduğunu tahmin etmişlerdi), Avustralya gibi yerlerde önemli bir tehlike oluşturuyorlar. Bunun sebebi, adanın doğal ortamındaki vahşi yaşamın, yırtıcı vahşi kedi baskısı olmadan evrimleşmiş olması ve onlardan kaçınacak şekilde donanımlı olmamaları.
Legge şöyle açıklıyor: “Vahşi kediler şu anda Avustralya boyunca muhafaza idarecilerinin ve tehlike altındaki türleri kurtarma takımlarının çabalarını baltalıyor.”
“Bu zorluk, muhafaza idarecilerini, yırtıcı içermeyen çitli alanlar oluşturmak ve nüfusları yırtıcı içermeyen adalara yerleştirmek gibi pahalı ve son çare koruma seçeneklerine itiyor.”
Aslında, yırtıcı kediler, Avrupalı göçmenler ile birlikte 1800’lerin başında kıtaya ilk kez geldiklerinden beri Avustralyalı 20 memelinin soyunun tükenmesinden sorumlu tutuluyordu.
Peki bu konuda ne yapılabilir? Henüz resmî bir şey yok, fakat uzmanlar ve hükümet, nüfus rakamlarını uygun bir derecede seyrekleştirmek ve yerel vahşi yaşamın geri gelmesine olanak sağlamak için vahşi kedileri toplamakta ısrar ediyor.
Avustralya’nın Tehlike Altındaki Türler Vekili Gregory Andrews şöyle söylüyor: “Bu yeni bilim, Avustralya’daki vahşi kedi yoğunluğunun, Kuzey Amerika ve Avrupa’da olduğundan daha düşük olduğunu gösteriyor ancak vahşi kediler bizim vahşi yaşamımız için yıkıcı durumda.”
“Avustralya, Dünya üzerinde Antartika’dan sonra hayvanların kediler olmadan evrimleştiği tek kıta konumunda. Bu durum, sahip olduğumuz vahşi yaşamın onlara karşı çok savunmasız olmasının sebeplerinden biri. Bu, vahşi kedileri insanca ve etkili şekilde toplama ihtiyacını güçlendiriyor.”
Tartışmalı olarak, 2015 yılında yayınlanan bir çalışmada, kedileri toplamanın aslında nüfuslarını daha güçlü hale getirdiği, bu durumun yetkililerin istediğinin tam tersi olduğu bulunmuştu. Takım, bunun sebebinin, bir bölgedeki kedileri yok etmenin bir güç boşluğu oluşturması ve kontrolü ele almak isteyen dışarıdaki kedileri bölgeye çekmesi olduğunu düşünüyor.
Yetkililer, toplamadan başka, kedileri yakalayabilir ve kısırlaştırabilir. Fakat bunun işe yaraması için yetkililerin tahminen 5 milyon kediyi yakalaması, kısırlaştırması ve tekrar salması gerekecek. Bu inanılmaz derecede zor, çünkü bir kedi sahibi olan birinin size söyleyebileceği üzere, onlar epey kurnaz.
Çözüm ne olursa olsun, araştırmacılar yaptıkları yeni çözümlemenin, karar verme sürecini yönlendireceğini ve kanun yapıcılara vahşi kedilerin nerede en yoğun şekilde yaşadığını göstermesini umuyorlar.
Takımın çalışması Biological Conservation bilim bülteninde yayınlandı.
ScienceAlert
