![why-do-i-sneeze-so-loud[1]](https://popsci.com.tr/wp-content/uploads/2025/02/why-do-i-sneeze-so-loud1-696x464.jpg)
Bazı insanlar hapşırdığında duymayan kalmaz. Ortaya çıkan şok dalgası pencereleri sallar, uyuyan hayvanları uyandırır ve civardaki insanları ürpertir. Hıçkıran bir tarla faresi gibi hapşıran bazı kişiler, bu tip insanların kasıtlı şekilde sesli hapşırdığını düşünebilir. Bu desibel seviyesindeki hapşırma dürtüsü kaçınılmazdır. Peki neden bazı insanlar bu kadar sesli hapşırıyor?
Hapşırdığımız zaman ne oluyor?
Öncelikle şunu kabul edelim: Hapşırmak vücut için önemli bir şeydir. Houston Metodist Akademik Enstitüsünde Kafa ve Boyun Cerrahisi ile Kulak Burun Boğaz Bölümünün başkanı Mas Takaşima, “Burun akciğerler için bir hava filtresidir” diyor. Burnumuzun içerisinde sıkı bir epitel hücre (vücudun tamamında bulunan çok amaçlı bir hücre) örgüsü, ufak kıllar ve kalın mukus yer alır. Takaşima, bu öğelerin “parçacıkları hapsederek akciğerleri koruduğunu” söylüyor. Bu parçacıklar biriktiği zaman ise dışarı atılmaları gerekir.
Burnumuzda, hapşırık başlatan bileşenlerden yüksek seviyede tespit ettiği zaman uyanan bağışıklık hücresi popülasyonları da vardır. Manchester Üniversitesi Bağışıklıkbilim Bölümünde çalışan Profesör Sheena Cruickshank, “O bağışıklık tepkisinin bir sonucu olarak ortaya çıkan bu kimyasallardan bazıları, burnumuzun iç yüzeyinde değişimlere sebep olur” diyor. Bu değişimler, polen dolu bir yaz veya balgamlı bir kış mevsimine katlanmış kişilere tanıdık gelecektir. Vücut daha fazla mukus üretir, burunda şişme başlar ve sinyaller, yüze duygu veren üçlü sinir yoluyla beyne gönderilir. Bu sinyal, beynimizin tabanında medulla oblongata şeklinde adlandırılan bir alan tarafından işlenir ve sonucunda refleksif kas kasılmaları ortaya çıkar. Tüm bunlar bir hapşırığa yol açar. Fakat hapşırığın sebepleri değişse de Cruickshank, bir virüsün çimen poleninden daha gürültülü hapşırık meydana getirmesi için sebep bulunmadığını söylüyor.
Hapşırıkları daha gürültülü yapan şey ne?
Hapşırık sesinin anahtarı, solunum sistemimizin yapısında yatıyor. Takaşima, hapşırma refleksinin ilk adımının derin nefes almayı içerdiğini söylüyor.
“Her şeyi dışarı atabilmek için o havaya ihtiyacınız var” diye ekliyor bilim insanı. Hava akciğerlerimize çekildiğinde, ses tellerimiz sıkı şekilde kapanıyor. Akciğerlerimizde yeterli basınç biriktiğinde, tüm bu hava dışarı atılıyor. “Hapşırık sesini meydana getiren şey, ses tellerinden itilen o hava oluyor” diyor Takaşima. Ses tellerimizin şekli ve “gevşekliği” ile gırtlağımızın gerisindeki diğer yumuşak dokular, sessiz mi yoksa gürleyen bir şekilde mi hapşıracağımızı etkiliyor. Akciğer hacmi de bir hapşırma sırasında göğsümüze ne kadar havanın girip çıktığını belirliyor. Dolayısıyla hapşırma hacmini haber veren tek bir fiziksel ölçüt yok. “Büyük akciğer hacmi olan bazı kişilerin çok narin hapşırıkları var” diyor Takaşima.
Hapşırığınızla uzay zamanı yırttığınız bir sonraki sefer tınlayan boğazınızı suçlayabilir misiniz? Maalesef, Takaşima bunun o kadar basit olmadığını söylüyor. “Bir hapşırığın sesine etki eden sosyal normlar veya kültürel etmenler vardır” diyor.
Nasıl sessiz hapşırılır
Takaşima, başkalarına rahatsızlık vermeme üzerine ağır bir kültürel vurgunun olduğu Japonya’da insanların hapşırıklarını baskılamayı başardığını belirtiyor. Buradaki kilit noktanın, ağız boşluğunuzdan geçen yankılanma enerjisinin miktarını en aza indirmek olduğunu söylüyor; yani basit bir ifadeyle, ağzınızı kapatmak. Bunun, hapşırığınızın sesini azaltacağını söylüyor bilim insanı.
Kulakları sağır eden bu sorunun çözümü gerçekten o kadar basit mi? Tıbbi literatüre baktığımızda, hapşırık baskılamanın şaşırtıcı derecede kötü bir fikir olabileceği görülüyor. Belçika’nın Liege şehrindeki bir hastanede yürütülen vaka çalışması, bu konuda uyarıcı bir hikaye niteliğinde. COVID-19 salgınının zirve yaptığı ve sesli hapşırmanın halk arasında iyi karşılanmadığı zamanlarda, 38 yaşındaki bir adam hapşırığını tuttuktan sonra yüzünde ağrı ve şişme şikayetiyle gelmiş. Yapılan bir tarama sonucunda adamın sinüsünün çatladığı ortaya çıkmış. Takaşima da bunu destekliyor. “Bir hapşırığı bastırarak, burun kanamaları gibi bazı tıbbi sorunlara sebep olabilirsiniz” diyor. “Havayı östaki borusuna çıkmaya zorlayıp, kulak zarınızla alakalı problemlere sebep olabilirsiniz.”
Fakat bir daha kütüphene boğazınızı gıcıklayan bir toz zerreciği bulduğunuzda veya yanınızda rahat rahat uyuyan bir evcil hayvan olduğunda, gürültülü hapşırmaya karşı bir alternatifiniz var. “Olay çıkarmak istemediğiniz veya durumu mümkün olduğu kadar sessiz tutmaya çalışmak istediğiniz zamanlar vardır” diyor Takaşima. “Hapşırırken ağzınızı kapalı tutmak kesinlikle iş görür.”
Yazar: RJ MacKenzie/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.