Düşünen makinelerin çağında biz insanlar nasıl işlerimizi koruyabiliriz?
12 Ekim 2016’da, Beyaz Saray yapay zekâ ile ilgili iki rapor yayınladı. “Yapay Zekâlı Bir Geleceğe Hazırlanma” isimli rapor, şu anda durumun ne olduğunu, nereye gidebileceğini ve federal hükümetin alabileceği aksiyonları inceliyor. “Milli Yapay Zekâ Araştırma ve Geliştirme Stratejisi Planı” ise gelecekteki federal araştırma ve geliştirmelere yön vermek için özel olarak tasarlanmış bir rehber. Bu raporlar birlikte ele alındığında, yapay zekânın (YZ) potansiyeli irdeleniyor ve doğabilecek sorunlara kapsamlı bir bakış açısı sağlanıyor.
“Geleceğe Hazırlanmak” (“Preparing for the Future”) uyarıyor: Otomasyonun olumsuz etkileri, en fazla düşük maaşlı işleri vuracak. Yapay zekâ kaynaklı otomasyonun, eğitimli ve eğitimsiz çalışanlar arasındaki maaş farkını bir uçurum haline getirerek ekonomik eşitsizliği arttırma riski de var.
Beyaz Saray bünyesindeki bir başka araştırma grubu bu sorun üzerine özel olarak eğilip çalışmalar yapıyor olsa da, YZ politikası sadece YZ tarafından mükemmellikle yapılabilecek işlere sahip olmaktansa, işçileri birlikte çalışabilmeleri için yeniden eğitmeyi öneriyor.
Bu arada, bu yapay zekâları kim üretip kontrol edecek? “Milli Yapay Zekâ Araştırma ve Geliştirme Stratejisi Planı”na göre:
Söylentilere bakılırsa YZ uzmanları gitgide artacak bir ihtiyaca rağmen, oldukça az bulunuyorlar. Yüksek teknoloji şirketleri, bu uzmanları işe alabilmek için yüklü yatırımlar yapmakta. Üniversiteler ve endüstri, yetenekli YZ uzmanlarını ellerinde tutabilmek için bir savaş içerisindeler.
Yapay zekânın günümüzde en yaygın olan uygulamalarından birini hayal edin; fotoğraftan yüz tanıma. Bu uygulama, tek tek tüm fotoğrafları gözden geçirip olası eşleşmeleri kontrol etmek gibi çok zahmetli ve yorucu bir işin yerini alıyor. Bu iş yapay zekâ tarafından yapıldığında, bir ön uç (ya da “front-end”) süreci onu milyonlarca yüz içeren bir algoritmayla eğitiyor. Bir kez tüm bu yüzleri öğrendikten sonra, algoritma yeni bir fotoğrafla karşılaştığında, tüm yüzleri tarayıp hali hazırda öğrenmiş olduğu veritabanında çok hızlı bir arama yapabiliyor.
Bu işi eski moda şekilde yapmak, büyük ölçüde sabır ve iyi bir hafıza gerektiriyor. Aynı işi çok daha etkin ve hızlı bir şekilde yapabilecek bir makine öğrenme sistemi kurmanın gerektirdikleri ise; bilgisayar bilimi ve enformasyonu. Eski metodun yenilenmesinin, yıllar boyu sürecek bir eğitimden başka yolu yok.
YZ politikası durumun eşitsizliğini ele almıyor olsa da, Başkan Barack Obama (Wired dergisi ile YZ hakkında bir röportajında) sessiz kalmıyor.
Çok yetenekli kimseler, bu sistemlerle oldukça iyi çalışıyor. Makineler üzerindeki araştırmaları sayesinde daha gelişebilir, ürün ve servislerinin satışını arttırabilirler.
Düşük maaş ve yetenekli bireyler ise zamanla git gide daha lüzumsuz olacak. İşlerine el konmasa bile maaşları daha da azalacak. Eğer biz bu iş geçişini tamamlayacaksak, bunu başarıyla gerçekleştirebilmek için ne yapmamız gerektiği konusunda toplumsal bir tartışmaya girmeliyiz. Her zamankinden daha çok üretim yapıyor olmamıza rağmen, gelir yalnızca toplumun küçük bir kesimine gidiyorsa nasıl ekonomimizin kapsayıcı olduğunu savunabiliriz? Toplumun geri kalanının düzgün gelirlerinin olmasını nasıl sağlayabiliriz? Tüm bu gelişmelerin, sanat, kültür veya gazilerimizin bakımına destek olmak gibi konulardaki yeri nedir? Ekonomi modellerimizin de sosyal düzen gibi bu yeni teknolojilere uyum sağlaması gerekiyor.
Bu yapay zeka ve Amerikan toplum ve ekonomisine etkileriyle ilgili devamı gelecek olan bir çok tartışmanın yalnızca başlangıcı. Bu, bir sonraki başkan ve kongrenin de devam ettirmesi gereken bir tartışma. Tüm bu raporlar yeterli cevabı sağlayamıyorsa bile, en azından sorular sormaya ve sordurmaya başladılar. Durumun özü; hacker ve güvenlik mimarı Eleanor Saitta tarafından kısa ve net bir şekilde belirtilmiş: “Yeterlilik veya kapsamla ilgili tüm teknik problemler, aslında öncelikli olarak politik problemler.”
Çeviren: Ceren Güzelgün