UNSW’de yeni yapılan bir araştırma, kişisel seçimler üzerinde söz hakkımızın sandığımızdan bile az olduğunu ve bilinçdışı beyin etkinliğinin biz daha seçimlerin farkında bile olmadan seçenekleri belirlediğini öne sürüyor.
Popular Science Arşivinden /
Scientific Reports’ta yayımlanan çalışmaya göre, UNSW Psikoloji Okulu’nun Future Minds Laboratuvarında yürütülen bir deney, ne düşüneceğimiz konusundaki bireysel seçimleri, biz bilinçli olarak düşünmeden 11 saniye önce, beyin etkinliği desenlerinden tahmin etmenin olanaklı olduğunu gösteriyor.
Deneyde kişilerden yeşil ve kırmızı şeritli iki görsel desen arasında serbestçe seçim yapmaları istendi. Desenlerden birinde şeritler yataydı, diğerindeyse dikey. Bu kişiler, ardından işlevsel manyetik rezonans görüntüleme (MRI) makinesinde sürekli olarak gözlemlendi.
Katılımcılardan seçim yaptıktan sonra desenleri görsel olarak ne kadar kuvvetli hissettikleri soruldu ve araştırmacılar bu süreç sırasında onların beyin etkinliğini kaydetti.
11 SANİYE ÖNCE SAPTADILAR
Araştırmacılar bu sayede kişilerin hangi seçimleri yapacağını önceden tahmin etmekle kalmadılar, katılımcıların bu görselleştirmeleri nasıl puanlayacağını da öngörebildiler. Makine öğrenimi sayesinde, araştırmacılar katılımcıların istemli seçimlerini, düşüncelerin bilinçli hale gelmesinden ortalama 11 saniye önce saptayabildiler.
Gelecek seçimlere ilişkin bilginin yer aldığı beyin bölgeleri, beynin bilinçli karar verme işlemini yaptığı yönetim bölgesinin yanı sıra görsel ve korteks altı bölgelerindeydi. Bu da düşüncelerin doğumundan sorumlu bir genişletilmiş bölge ağı olabileceğini düşündürüyor.
Laboratuvar müdürü Profesör Joel Pearson, önceki beyin etkinliklerine dayanan düşüncelerin “hazırda tutuluyor” olabileceğini ve bunun da biz bilincine varmadan nihai kararı etkileyebileceğini düşünüyor. “Ne düşüneceğimiz konusunda iki ya da daha fazla seçenekle karşılaştığımızda bilinçli olmayan düşünce izlerinin zaten oluştuğunu düşünüyoruz; biraz bilinçdışı halüsinasyonlara benziyor,” diyor Profesör Pearson. “Ne düşüneceğimize dair karar verirken beynin yönetim bölgesi, daha güçlü olan düşünce izini seçiyor. Bir başka deyişle, önceden mevcut beyin etkinliklerinden biri, seçimlerinizden biriyle uyuşuyor ve beyninizin önceden mevcut olan beyin etkinliğini seçme ihtimali yükseliyor. Bu da bir konu üzerinde ne kadar kafa yorarsak karşımıza o kadar düşünce çıkmasını açıklıyor çünkü bir pozitif geribildirim döngüsü oluşuyor.”
Araştırmacılar, beynin algısal bölgelerindeki (bunların gelişigüzel değiştiğine inanılıyor) mevcut etkinliğin, bir şeyler hakkında düşüncelerimizin ne kadar güçlü olduğunu da belirlediğini düşünüyorlar.
İLK ÇALIŞMA OLDU
Bu araştırmalar kendi kişisel ve özel zihinsel görsel imgelerimizin ne derecede istemli olduğu konusunda soru işaretleri oluşturuyor. Araştırma, istemsiz görsel düşüncelerin içeriğini, kökenini ve bunların takip eden istemli, bilinçli imgeleri nasıl taraflı hale getirebileceğini gösteren ilk çalışma oldu.
Deneyden elde edilen bilgi, zihinsel imgeleri kullanan davetsiz düşüncelerin olduğu zihinsel hastalıklar (örneğin travma sonrası stres bozukluğu) için kullanılabilir. Ancak araştırmacılar tüm seçimlerin doğası itibariyle önceden mevcut beyin etkinliği tarafından belirlendiği anlamının çıkarılmaması konusunda uyarıda bulunuyorlar. “Sonuçlarımız tüm seçimlerin öncesinde istemsiz imgelerin olduğunu garanti etmiyor; böylesi bir mekanizmanın var olduğunu ve günlük seçimlerimizde taraflılığa yol açabileceğini söylüyor,” diyor Profesör Pearson.
LACHLAN GILBERT