İnsanlar da dahil sadece iki tür ‘kendi kendini evcilleştirmiş’ olabilir. Yürütülen yeni bir çalışmada, hassas devin üçüncü olabileceği ileri sürülüyor.
Vahşi filler, kendini evcilleştirme işaretleri gösteren özel bir tür listesine katılan bir sonraki hayvanlar olabilir. Geçtiğimiz yıl Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) bülteninde yayımlanan bir çalışmada, fillerin kendilerini evcilleştirmesinin ölülerine ağıt yakma, hasta veya yaralı fillere yardım etme ve hatta kendilerini aynada tanıma gibi bazı gelişmiş özelliklerine yol açmış olabileceği bulunmuş.
Kendi kendini evcilleştirme hipotezine göre insanlar, kendiliğinden meydana gelen ve zorla olmayan “saldırganlığa karşı seçilim” sürecinden geçmiş.
Max Planck Enstitüsünde çalışan ve makalenin eş yazarı olan evrimsel biyolog Limor Raviv, “Kendi kendini evcilleştirme kuramını test etmesi zor” diyor bir açıklamada. “Bunun sebebi, insanlardan başka yalnızca bir diğer türün; bonoboların kendilerini evcilleştirdiğinin iddia edilmesi.”
Raviv ve meslektaşları, Afrika savan fillerinin insanlar ve bonobolarla karşılaştırıldığında 20 farklı ölçütte nasıl göründüklerine bakmış. Üç türün tamamının da aynı fiziksel özelliklerden bazılarını paylaştıklarını ve aynı alışkanlıkları sergilediklerini bulmuşlar. Filler oyun oynuyorlar, sosyaller, uzun bir çocuklukları var ve gruplarındaki diğer üyelerin yavrularına “bakıyorlar”. Bonobolar ve insanlar da bunu yapıyor. Ek olarak vahşi Afrika fillerinin kısalmış bir çene kemiği var. Kediler gibi evcilleşmiş hayvanlar da bu özelliği paylaşıyor. Filler ayrıca diğerlerine karşı saldırgan olmamak için kendilerini dizginleyebiliyor gibi duruyor.
Filler birbirlerinden bir şeyler de öğrenebiliyor. Ne yenileceği ve yavrularını nasıl yetiştirecekleri gibi bilgiler, başka hayvanlardaki gibi doğuştan gelen bir şey olmaya karşılık sosyal şekilde aktarılabiliyor. Örneğin örümcekler ağ örmeyi bilerek doğuyorlar. Aynısı yuva yapan kuşlar için de geçerli. Filler ayrıca karmaşık ve çeşitli bir iletişim sistemine de sahip. Kapsamlı ses repertuvarları, kükremelerden düşük frekanslı gürlemelere ve borazan seslerinden kükremelere kadar değişiklik gösteriyor. Hatta Kenya’daki fillerin, arılar için insanlardan farklı bir uyarı çağrısı bile var.
Araştırma takımı, fillerde evcilleşmeyle ilişkilendirilen birkaç gen adayı da keşfetmiş. Vahşi fillerin genomlarını, 261 evcil memelinin genomuyla karşılaştırmış ve evcilleşmeyle sık ilişkilendirilen bir gen listesi oluşturmuşlar. Araştırma takımının önceki fil nesillerinden aktarılmış olma ihtimalinin yüksek olduğunu belirttiği 674 genden 79 tanesi, diğer türlerde evcilleşmeyle ilişkilendirilmiş. Bu durum evcilleşmenin, memelilerin evrim ağacındaki birden fazla dalda evrimleşebileceğini akla getiriyor.
Araştırma takımı fillerdeki kendi kendini evcilleştirmenin, onların büyük boyutları ve nispi güçleriyle ilişkili olabileceği hipotezini öne sürüyor. “Bu durum, fillerin genelde hayatta kalmak için diğer türlerden kaçma veya onlarla kavga etme konusunda daha az endişe duydukları anlamına geliyor” diyor Raviv. “Bu tür bir ‘güvenli ortam’, saldırganlığa dönük seçici baskıları hafifletebilir, bilişsel kaynakları serbest bırakabilir ve keşif, iletişim ve oyun için daha fazla fırsat meydana getirebilir.”
Bazı bilim insanları, genel olarak kendi kendini evcilleştirmeye ihtiyatlı yaklaşıyor ve bu hipotezin daha fazla test edilmesi için gelecekte başka çalışmaların yürütülmesi gerekiyor. Smithsonian Enstitüsünde çalışan fahri arkeolog ve evcilleştirme uzmanı Melinda Zeder, “Bonobolar, insanlar ve sadırganlığın azalmasıyla bağlantılı genetik benzerlikler arasında bağlantılar görmek güzel” diyor Science dergisine. Kendi kendini evcilleştirmenin, “suları bulanıklaştıran anlamsız bir terim” olduğunu ve evcilleştirmenin, “tango yapan iki taraf” gerektirdiğini; yani bir evcilleştiren, bir de evcilleştirilen olması gerektiğini ekliyor.
Yazar: Laura Baisas/Popular Science. Çeviren: Ozan Zaloğlu.