Dövüşçünüzü seçin: Ağaç mı yoksa çalı mı?
“Bir ağaç ile bir çalı arasındaki fark nedir?” sorusu, görünüşte basit olabilir.
Cevap, ilk bakışta kolay gibi geliyor. Odunsu bir bitkiyle karşılaşan ortalama bir insan, bitkiyi ya ağaç, ya da çalı biçiminde hızlı bir şekilde sınıflandırabilir ve bunu yaparken de muhtemelen kendisine özgü, hatta kendisinin bile bilmediği; pek güzel ifade edilemeyen bir dizi niteliği esas alabilir.
Fakat biraz fazla düşündüğünüzde, kolay cevap zorlaşır. Buna karşılık söz konusu kişi, daha güvenilir bir kaynaktan okuduğu veya duyduğu bir şeye yönelebilir, diyor kuşbilimci David Allen Sibley kısa ve öz şekilde: “Eğer altında yürüyebiliyorsanız ağaçtır; eğer etrafından dolaşmak zorundaysanız, çalıdır.”
Bu açıklamanın da darmadağın olması uzun sürmüyor. Sibley’in yaptığı yalınlaştırma, meşhur olan pek çok bitki için geçerli değil. Kolkwitzia amabilis (diğer adıyla “güzellik çalısı”), tıpkı çalı gibi; çok sayıdaki gövde üzerinde parlak pembe renkli çiçek açıyor fakat 3.5 metre kadar şaşırtıcı bir yüksekliğe erişebiliyor. Kızıl meyveli bir çalı olan Viburnum sieboldii, azametli bir bahçe kapısına dönüştürülebilir. Ayrıca Magnolia virginiana genç iken çalı gibi görünse de, olgunlaştığı zaman gerçek bir ağaca dönüşüyor.
Eninde sonunda; zihninizdeki dikenli bitkilerin arasında kaybolduğunuzu fark ediyorsunuz. Çünkü ağaç ve çalıların olayı bu: Aradaki ayrım; botanik bir olgudan ziyade bir his, bir tanım farkı, bir felsefe meselesi gibi. Bitkibilimciler bile bir tanım üzerinde veya böyle bir farkın gerçekten önemli olup olmadığı konusuda anlaşamıyorlar.
Deanna Curtis, New York Botanik Bahçesi‘nde odunsu bitkilerden sorumlu kıdemli müdür. Kendisi, içerisinde çalıların, ağaçların ve tropik sarmaşıkların (toprakta kökleri olan ancak üst kısımdaki gölgeliğe erişmek için diğer ağaçlara tırmanan bir asma) yer aldığı odunsu bitkilerin bir tayf üzerine dağıldığını söylüyor. Bir tarafta yere yakın ve yoğun olan; çalıdan başka bir şeye benzemeyen türler var. Diğer tarafta ise, klasik tarzda karizmatik ağaçlar: Çoğunlukla odundan meydana gelen ve 116 metreye uzanan Hyperion gibi kıyı sekoyaları veya orta kısımda 15 metre olan, Tāne Mahuta gibi Yeni Zelanda kaurileri var. Bu sürekliliğin merkezinde yer alan her odunsu bitki, size “Hı?” dedirtiyor.
Pek çok tür, kendi doğal halinde “büyük çalı, küçük ağaç sorunu” meydana getirirken; insanların kontrolü altındaki seçici yetiştirme ise, sınırları daha belirsiz hale getiriyor. Artık sadece bir kökle, kayaarmudu çalılarını (özel olarak melezleştirilmiş Amelanchier x grandiflora çeşidi) büyütebiliyoruz ve böylece kendisi de ağaç tavrı takınabiliyor. Veya Curtis’in anlattığı üzere; adeta “çomak üzerinde bir çalı” olan Syringa palibin gibi, hobi bahçesi bitkileri oluşturabiliyoruz.
Manolya sorunu da yine peşimizi bırakmıyor. Ayrı bir cins olan ve bu yüzden bebek atlardan ayrı olan midillilerden farklı olarak çalılar, olgunlaşma veya budama yoluyla pekâla ağaç haline gelebilir. Ayrıca bonsai sanatçıları, Hyperion ağacını gökyüzüne çıkartan genleri ehlileştirip, onları minyatür bir sekoya saksı çiçeğine dönüştürebiliyorsa; birkaç ağacı çalıya benzettiğimiz de hayal edilebilir.
Bu sorunun Sibley’i pes ettirmesine şaşmamalı; nihayetinde kendi ağaçbilim kitabında, “bir ağaç için kesin bir tanım geliştirmek zor” diye karar vermiş.
Yine de herkes kendine göre çabalıyor. Bana göre yükseklik, mükemmel olmasa bile önemli bir sınır noktası olmaya devam ediyor. Bu arada Curtis, bunu faunal bir yoğunluk biçiminde düşünüyor. “Ağacın yapısını gördüğünüzde”, (yani; ayrı ve büyük birkaç dal ile birlikte güçlü bir temeli) “ona bir ağaç diyeceğinizi düşünüyorum.” Eğer yaprakları veya çiçekleri çok yoğunsa, gövdesi olup olmadığını bile söyleyemezsiniz; ihtimalle bu bir çalıdır. ABD Ulusal Park Hizmetleri’nin yaptığı tanım, her iki niteliği de kullanıyor ve şu sonuca varıyor: “Genelde ağaçlar 6 metreden daha uzundur ve zeminin 1.4 metre üstünde 5 santimetreden daha büyük çaplı gövdelere sahiplerdir. Çalılar ağaçlarda daha ufaktır ve genelde temelden yükselen pek çok küçük, odunsu, kabuk kaplı köklere sahiptir.”
Nihayetinde çalı ve ağaç karşılaştırması, “bilimsel bir sınıflandırma değil” diyor Curtis. Fakat meşhur bir karşılaştırma ve günlük yaşamda da kullanışlı… çok yakından bakmadığınız sürece.